Susmak ve sessizlik aynı şey değildir.

Derler ya her şey inceldiği, insan incindiği yerden kopuyor. Doğruymuş!

Doğrudan kendi yaşadığından, kendi gördüğünden kendi duyduğundan yola çıkanların yolda kalmamasının tek sebebi ya söylendiği, aktardığı gibi değilse ya bir yanlış anlaşılma varsa demiştir illa ve de muhattabın kendisi ile kıymet derecesiyle bağlantılı irdeler o durumu.

Zaten de tüm süreçte vazgeçebildiklerimiz sahip olduklarımızken,  vazgeçemeyeceklerimiz ise ait olduklarımızdır. Kime ait olduğuna dikkat etmeli çünkü sadece ait olduklarımız canımızı yakar, acı verir. Can kırığı da kolay kolay iyileşmez. Kırıldıkları zaman sevmeyi bırakmayıp, göstermeyi bırakanlar acı çekse de susar, bekler. Susmak değildir de o aslında kalakalmaktır. Susmak ve sessizlik aynı şey demek değildir !

Hani yazarsın yazarsın, anlatamayacağını anlayınca da tek seferde silersin. Aynı sessizlik. Yaşamın içinde yapamadığımız şey belki de tam olarak budur. Bir sürü eski artık anlamını kaybetmiş kelime ile kalakalmak. Çünkü sizin ne anlattığınız değil, karşındakinin ne anladığındadır olay. Sihir de uslupta gizlidir. Üslub da kimliktir.

Tamamlayamadadan bitiyor işte bazı şeyler. Bir sebeple bitmiş ama tamamlanmamış şeylerle dolup taşıyor hayatlarımız. Kelimeler bile eskiyor, anlamlarını kaybediyor ve zaten doluysan yeni tek bir kelime duymak istemiyorsun.

Kendi istediğini almak ya da zarar vermek için bin türlü çeşitli gerekçe ile nasıl ki bilgisayarlarımıza, virüsler yollayan hackerlar var, çeşitli manüpilasyonlarla duygularımızı, beynimizi, aklımızı da hackliyorlar aynı gerekçelerle. İdare er kişinin, şikâyet her kişinin, iftira şer kişinin işidir demiş ya atalarımız, düpedüz ben sana zarar vereceğim diyen hiç kimse de kendini onaramaz.

Onarmak da şer insanın işi değildir.

Konular

E- Bülten

    Sosyal IDEA

    Bizi takip edip yalnız bırakmayan siz değerli okuyucularımıza teşekkür ederiz.