Biz o günlerde, günlerce çırpındık. Defalarca haber yaptık, işten çıkartılan ya da zorla görev yeri değiştirilen, Didim Belediyesi işçileri emekçileri onları dinledikçe çaresizce haber yaptık, konuya dikkat çektik. Mobbinge uğrayan Didim Belediyesi işçileri çok mutsuz ve umutsuz, bu emekçiler psikolojik şiddet gördüklerini ağır mobbinge uğradıklarını söylüyorlar ve sahiden hiç birinin hali hal değil, onlar destek bekliyor dedik. Tam olarak 5 Ağustos 2024 tarihinde aşağıdaki gönderiyi tüm haber kanallarından paylaştım. Rahmetli Nilüfer Altıner henüz yaşıyordu ve o da adını vermekten çekinen işçilerden birisiydi.
Didim Belediyesi’nde yine neler oluyor? Didim Belediyesi’nin Yetkili Sendikası DİSK’i göreve davet ediyoruz. Bize gelen tüm ihbarlarda açıkça da fark ediyoruz ki uzun zamandır, özellikle sendikalı ve kadın işçilere yönelik yapılan baskı, mobbing ve işten çıkarmalar hakkında öncelikle yetkili sendika Disk’i göreve davet ediyoruz. İş Kodu değiştirilerek nitelikli görevleri olan kadın işçileri sokakta süpürge ve çapa vb. işlere vermelerinin, sebepsiz işten çıkarmalarının amacı, gerekçesi nedir?
Didim Belediyesi’nde işçilere özellikle de kadın işçilere uygulanan mobbing karşısında başta yetkili sendika Disk olmak üzere Emek, Demokrasi ve Özgürlükten yana tüm siyasi partiler ve STK’lara da açıkça çağrımızdır. SESSİZ KALMAYIN!
Soralım! Kim onları ciddiye aldı? Kim durumu sorguladı? Kim bu işçilere emekçilere yardımcı olmak için harekete geçti? Mesela Didim Belediyesi’nin Yetkili Sendikası DİSK ne yaptı? Hiçbir şey!
Ama size rahmetlinin intiharı sonrası bana yaptıklarını söyleyebilirim.
Beni yalan haber yapmak da suçladılar. Kaza dediler !!! Didim Belediyesi kazadan çok eminmiş gibi tam olarak şu gönderiyi paylaştı.
“Mesai arkadaşımız Nilüfer Altıner’i elim kaza neticesinde kaybetmenin üzüntüsü içerisindeyiz. Merhumeye Allah’tan rahmet; acılı ailesine sabır diliyorum. Başımız sağ olsun.”
DİDİM BELEDİYESİ SİZ İLK ÖNCE O “ELİM BİR KAZA” İFADESİNİ DEĞİŞTİRİN.
Gördüğünüz gibi henüz hiç bir şey netleşmemişken suçluluk psikolojisi ile açık açık “elim kaza neticesinde” dediler. İşçileri belediye bahçesine toplayıp şov yapan, kendini alkışlatan da aynı kişiler.
Rahmetlinin henüz hayatta yaşıyorken sorunları ile yakından ilgilenmeyen, çok sevdiği oğlu ile oturduğu evin adresini bile bilmeyen bazı aile üyeleri de bana “Siz katili mi koruyorsunuz? Siz nasıl gazetecisiniz, silin o ifadeyi, siz oraya ‘intihar’ yazamazsınız diye bana yaptıkları baskı üzerine gelen baskılarda ben o aile bireylerine “Peki ben nasıl ki dava dosyası netleşmeden intihar yazamazsam Didim Belediyesi de kaza yazamaz. Lütfen beni uyardığınız gibi Didim Belediyesini de uyarın” dememe rağmen aile üyeleri olduğunu söyleyen bazı kişiler bana ısrarla ‘Art niyetliler yalan haber yapıyorlar’ dediler. Demek öyle demek işlerine geldi.
Konuya dair yaptığımız her haberde, her açıklamada ısrarla “İntiharın pek çok sebebi vardır, siz neden intihar yazmamızda art niyet arıyorsunuz ki? Siz neden bu kelimeyi yazdırmıyorsunuz ki?” Diye sormama rağmen sürekli siz oraya intihar yazamazsınız. Art niyetlisiniz kötü niyetlisiniz Didim Belediyesi’ne saldırmak için fırsat arıyorsunuz gibi saçma suçlamalarla suç bastırma yarışına girdiler. Nilüfer Altıner ablamızı intihara sürükleyen pek çok detayı soruşturma dosyası kapanmadığı için hala açık açık paylaşamıyorum. Annesine sevgiyle bakan bir evladın, annesinin dava dosyasına giren son görüntülerini birlikte izlemek ve de haber yapmak hiç kolay değildi.
Nilüfer Altıner’in oğlu (19) A.Karabulut “Rahmetli annemin evin tam karşısında bulunan Sağlık Ocağı’nın Ambulansı tarafından tesadüfen kayıt altına alınan, oldukça net ve şaibesiz biçimde intihar ettiğini ortaya koyan görüntülerini izledim. Çok üzgünüm. Annemi intihara sürükleyen, bir evlat olarak bana, anneme acılar çektiren hiç kimseyi affetmiyorum ve sorumluların peşini bırakmayacağım.” dedi.
Didim Belediyesinde çalışırken görev değişikliği döneminde intihar ederek yaşamına son veren Nilüfer Altıner’in oğlu (19) A.Karabulut’un Avukatlığını yapan kendisinin de bir anne olduğunu ve çok üzgün olduğunu söyleyen Av. Zekiye Baran soruşturma dosyasına giren intihar görüntülerini istemeden de olsa, mevcut şaibeleri gidermek adına, müvekkline (Nilüfer Altıner’in Oğlu) izletmek zorunda kaldığı için kendisinin de çok üzgün olduğunu ifade ederken, adli tıp raporunun henüz sonuçlanmadığını fakat ilgili ölümün intihar sonucu gerçekleştiğini ortaya koyan görüntülerin net ve şaibesiz olduğunu vurgulayarak, bu dava konusunda tüm hukuk mücadelesinde müvekkili ile birlikte hareket edeceklerini söyledi.
Rahat uyu Nilüfer abla ben şimdiden buraya yazıyorum. Eğer seni çaresiz bırakan bir yetki zehirlenmesi ise, güce güçlüye direnmek seni yorduysa, dün seni ağlatanlar bugün arkandan ağlıyormuş gibi yapıyorsa “Herkesin maskesi düşecek.”
BEN DE BU DAVANIN ASLA PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIM.
Tekrar başımız sağ olsun.