Bir süredir refakatçi olarak onkoloji servisindeyim. Benim gibi hastasına, refakat eden, birbirinden başka kadınların hikayelerini dinliyorum. Kimisi daha sen sormadan anlatıyor, kimisi de sor da anlatayım diyor. Ne çok kadın dinledim. Sonraları da özellikle sordum. Hep mi aynıydı !
Onkoloji servisinde yatan hastaların %75 inin erkek olduğunu söylemeliyim. Yani bu veri onkoloji servisindeki hemşirelerinden ve kendi kişisel gözlem notlarımdan.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 2020 istatistikleri ise Dünya’da her 5 kişiden 1’nin kansere yakalandığını, her 8 erkekten 1’inin ve her 11 kadından 1’nin kanser nedeniyle hayatını kaybettiğini söylüyor. Neyse bahsetmek istediğim mevzu da kanser değil zaten, kanser hastası eşlerine bakan kadınlar. Çoğunlukla eşleri bakıyor. Çocuğu kardeşi ya da başka yakının baktığı hastalar da var ama ben eşlerine bakan kadınlardan duyduklarımı aktaracağım.
Kadınların hikayeleri başka başka, ama çoğunlukla dertleri aynı. Hastalar da çoğunlukla aynı. Aynı mutsuzluk, tahammülsüzlük huysuzluk ve halsizlikteler. Vaktiyle susan, sinen, yok sayılan, bu kadınlar şimdi çok cesurlar. Yaz adımı da açık açık yaz bile diyor konuştuğum kadınlar ama yine de isimlerini değiştirdim.
– Az demedim ben şuna senin yüzünden kanser olcam diye, tövbe yarabbim, inan ben olurum sanıyordum. Allahın işi işte. Amcan çok fenaydı çocuğum, bu hep aceleciydi, öfke, öfke, öfke boğdu bunu, yemek yerken ekmekle kavga ederdi bu adam, Doktorlarla bile kavga ediyor, kavga etmediği bir sorgu melekleri kaldı. Hiç de düşünmedi bir gün yaşlanırım, hastalanırım. Ben de hastayım. Midemin yarısı yok ama bakıyoz işte naaapcan, Allah hepsine şifa versin. ( Şevkatle bakıyor hastasına, ama L abla daha çok kendine acıyor gibiydi )
– Bu var ya buu ( hastasını işaret ediyor) ne çektirdi bana, dövdü, sövdü, başka kadınlara gitti, karı,kız içki, kumar ne kötülük varsa bunda vardı. Bak yaz bunu yaz kanser de kötü işte illet geldi bunu aradı da mı buldu! Bu kendi çağırdı kanseri, gel dedi! Gel bi sen eksiksin bende ! İnan ki başka biri olsa dönüp de yüzüne bakmaz şunun, ama bebek gibi bakıyom işte, çocuklarıma kıyamıyorum, hepsi iş güç ekmek parası derdinde bakıyorum ne yapayım. Diyor. ( hastasına çok şevkatle sevgi dolu cümlelerle baktığını söyleyemem. Ama eziyet de etmiyor hastasına )
– ‘Ellerine kurban olurum. –Peki canım, sen nasıl diyorsan öyle olsun. Allah razı olsun senden’ diyordu T’in hastası. Ayy, nazik bir hasta. Geçmiş olsun amca dedim. Sizin hastanız en kibar ve en uysal beyefendi olabilir. Sizi de ne çok seviyor. Gülümsedi teşekkür etti genç bayan. Hasta amcanın kızı olamayacak kadar yaşlı ama eşi olamayacak kadar gençti. Kemoterapi alıp gidecekti belli. Yatan hastalardan değildi amca. Soramadım da sanki konuşmak da istemiyor gibiydi kadın. Geçmiş olsun dedim, odadaki diğer refakatçi, hadi beni dinle artık diyen G ablayı kayıt tuşu ile dinlemeye başladım.
– G abla da biri bana sorsa da anlatsam diyormuş sanki. O da çilekeş kadınlardan ama sürekli olarak hastasına ‘Sus, bağırma, geliyor hemşire, aaah yeter, gitcem ama şimdi kalcan bir başına! Allahım ne bitmez çilem varmış! Bu yaşta boşarım da bak seni görürsün, Sus ! Yeter ahlama vahlama mızıldanma bi hasta sen misin? Bak kimseyi uyutmadın! Onu bu öfkeli sözleri, doğulu şivesi ve çatık kaşları ile hatırlayacağım hep. Hiç anlaşamamışlar karı koca öyle diyor. ‘Olduk olası kavga ettik, anası yüzünden, ne çektim o kaynanadan, görümcelerimden, doğum yapacağım, ilk bebeğim. Kaynanam denen lanet biz evde doğurduk, dedi yollamadı beni hastahaneye o kaynanam, ilk çocuğumu bunlar öldürdü, doğuramadığım gibi kendim de ölüyordum. Ne çektim anasından danasından sülalesinden, kendinden yıllarca çok alttan aldım, çok sustum. Sor bak benim oğlanlara onlar da şahittir çektim çok çektim bundan. Kınama beni ayıplama sakın, bakma şimdi şimdi sesim çıkıyor, ee az da o beni dinlesin. İnan bana yarın iyileşsin, bu dönüp de teşekkür mü edecek? Allah razı olsun demez bu! Aynı tas aynı hamam devam eder. Rabbim büyük işte benim vereceğim bir lokma suya muhtaç şimdi’ Allah vermiş cezasını ama bence hala bana da günah. (Bir de güzel bakıyor hastasına, hiç aksatmadan ilacını, faydalıymış diye ceviz içinden çay yapıp kaşıkla içiriyor, kalan üç beş saçını da kürtçe birşeyler mırıldanarak tarıyordu ve namazını hiç aksatmadı )
– Bahçede kahve içiyordum, yanıma geldi ve sessizce dedi ki G’ablayı ben de dinledim adımı sakın vermeyin ama benimkinin yanında onun çektiği nedir ki? Belki en acı hikaye benimkidir. Sen acı hikayeleri yazıyormuşsun değil mi? Sadece adımı sakın verme! Ben daha acı hikaye yazmadığımı bile anlatamadan ‘Dili tatlı olanın, iğnesi de kıçında olurmuş. Onun yanında konuşmak istemedim, vallahi her şeyi duyuyor, anlıyor. Küsüyor sonra ilaçları içmiyor, uğraş dur. Ben onların evinde hizmetliydim, küçücüktüm, bana zorla tecavüz etti, kimselere de anlatamadım derdimi. Hamile kalınca, ailem beni öldürür diye ben, karısına çocuklarına söylerim anlatırım diye o kendisi korktu bir işçisiyle apar topar nikahladı beni. Anlatsam neler neler! Bir şey olmuş devlet malı, mülkü her şeyine el koymuş bunun sonradan hiç bir şeyi kalmadı. Ailesi çocukları terk edip yurtdışına kaçmışlar. Karısı boşamış. Bilmem ki başka bişey mi yaptı? Ne yaptı? Ahh ah abla bi anlatsamm! Oğlumun babasıdır, dili tatlı olanın iğnesi kıçında oluyor işte, bakma süslü laflarına sen onun. Hayatı dümen bir adam. Nikahlı karısı bile değilim. Çocuğum orta okula kadar babasını bayramdan bayrama anca gördü, demedi ki ben babayım, şu çocuğun iki başını okşayayım. İnan ki ölse ağlamam biliyor musun? ‘ İçim ağlıyor dinledikçe onunla, onun gibi, o an anlıyorum ki, kızı mı yoksa karısı mı anlayamadığım bu genç ve güzel kadın aslında hastasından ölesiye nefret ediyor. ( Hastasına çok güzel baktığını, hatta sevgi dolu baktığını da söylemeliyim. Bu arada öğreniyorum ki, ben yokken, ani bir kalp krizi ile yolculanan rahmetli, helallik bile isteyememiş. Kemoterapiye cevap veren, hatta iyileşen, en iyi hastalardandı. Gidişi süpriz olanlardan )
Farklı zamanlarda konuştuğum, hastalarına bakan kadınların tamamı çok çilekeş kadınlardı. Hepsi de çok ama çok da güçlüydüler. Bazıları artık başka serviste, bazıları da kabristan başında.
Bana Umut bir tane bile iyi bir hikaye dinlemedin mi? Diyeceksiniz değil mi? Ya çok dertlisi beni buldu ya da ben iyi hikeyesi olanı bulamadım. İnanın ki bir tane bile bu adam bana çektirmedi, ben ondan razıyım diyen refakatçi bir kadına rastlamadım. Vakit buldukça dinlemeye devam ediyorum. Belki de bulurum.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesileyle güçlü ve güç veren, refaketçi tüm kadınlara selam olsun.
Beyler hayatınızdaki kadını bir gün hastalanırsam bana bu kadın bakacak diye daha çok sevmelisiniz.
Hastalanınca sevgi ve saygı görmek için de hastalanmadan sevgi ve saygı verin. Kadının haklarını, emeğini, onurunu, duygularını yok saymayın ve beyler lütfen unutmayın ki şiddet aciz erkeğin işidir.
Susmak da susturmak da en ağır şiddettir.
Refakatçi – Umut Kaşan – 2023 ( Adü Onkoloji ) Aydın