Didim’in Muhtarları ‘ Bahri Aşık ‘
Son Frekans Bükücü
20.03.1946 doğumlu ve Selanik göçmenlerinden. İlkokulu Didim’de orta okulu da Söke’de okuyan Didim’in yaşayan tarihi Bahri Aşık ya da tüm Didimlinin bildiği adı ile Muhtar, çünkü o 1983 yılından bu yana Didim Hisar Mahallesinin de muhtarıdır. Eski terzilerdendir, ama aynı zamanda iyi bir kameramandır, montaj yapar, muhabiridir, gazetecidir, fotoğraf çeker, haber yazar, Didim’in ilk radyo ve televizyon yayınlarını da yapmış vakti zamanında ve radyo ve televizyon tamircisidir. Sayfalara sığmayacak anıların sahibi, bugün bile eski radyoların doktoru, mahallenin muhtarı, sizin anlayacağınız o son frekans bükücüdür.
Masmavi cin gibi bakan gözleri, kendine özgü şivesi, manidar sözleri, bugün bile jönleri kıskandıracak kadar da yakışıklı muhtarımız Bahri Aşık hala çok enerjik, haberden habere koşuyor, mahallesinin ve mahallelinin derdine derman arıyor.
Her yıl, 23 Nisan’da çocuklara ücretsiz uçurtma dağıtmasından anlıyoruz ki o çocukları, emekli maaşından arttırdığı para ile pit pazarından aldığı ölü radyoları canlandırıp sevdiklerine hediye etmesi ile anlıyoruz ki, o eski radyolara can vermeyi ve can verdiği radyoları hediye etmeyi, Didim’in yakın tarihine dair oluşturduğu ve kayıt altına aldığı arşivi ve özverili çalışmaları ile iyi biliriz ki Didim’i çok sever bizim Muhtar. O Didim’i çok seviyor Didimli de onu. 30 yıldan fazla muhtarlık yaptığı mahallesinde kendisine özel, eski radyoların, plakların, haberlerin ve tarihin yaşadığı özel bir muhtarlık binası var. Apollon tapınağı manzaralı. Didim’i Didim’in tarihini gerçekten tanımak ve bilmek istiyorsanız muhtarın bir çayını içmeden onunla sohbet etmeden Didim’i tanıdım dememelisiniz.
1990 da Didim TV yi kurdu ardından Didim FM radyo istasyonu kurdu, izletti, dinletti Didim’in yayatını renklendirdi. Didim’in öncülerinden. Yaptığı özverili çalışmalar özel çekimler sebebi ile Aydın Valiliği, Didim Kaymakamlığı, Didim Belediyesi’nden ve çeşitli Sivil Toplum Kuruluşlarından aldığı 30’dan fazla plaketi ve ödülü var. Didim roraty klübü 1999- 2000 dönemi meslek hizmet ödülü sahibi, Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’den aldığı üstün başarı ve onur belgesi bile var ama bizim muhtar ödül değil gönül adamı. Belki bu güne kadar binden fazla kişiye hediye ettiği radyolardan gelen her Didim haberinde, bizim muhtarın kulaklarını çınlıyordur eski radyoların yeni sahipleri.
Didim’in Muhtarı olmayı, en büyük hayallerinden biri olan aktris olmaya tercih etmiş. Nerdeyse Didim’e gelen her ünlü ve popüler isim ile bir anısı bir fotoğrafı bir yaşanmışlığı ve anlatacak çok şeyi var.
30 yıldır mahallenin muhtarı Bahri Aşık her dönem kendini kabul ettirmiş, duygusal olduğu kadar da çevreyi iyi gözlemleyen, tespitleri yorumları ve kendine has değerlendirmeleri ile Didim’in sevilen siması olmayı hep bilmiş… 20 Mart 1946 bahar ayında doğmuş muhtar kendi deyişiyle günü gününe de yazılmış nüfusa . Ataları ise 1923’te Kavala’dan gelmişler ama babası bu topraklarda doğmuş. Fanatik Galatasaraylı, Metin Oktay zamanında çok gidermiş İzmir’de Galatasaray maçlarına ama çok istese de İstanbul’da hiç maç seyretmek nasip olmamış bizim muhtara. ( Haberimizi yayına hazırladığımız günlerde Didim Gazeteciler Cemiyeti başkanı Didim’de ilk canlı spor yayınlarını yapan kişi olan gazeteci Bahri muhtara Dünya Gazeteciler günüde istanbul’a maç izlemeye gitme hediyesi ve sözü verdi )
Muhtar olmazdan evvel hayallerinde aktör olmak varmış. Öyle ki kafaya koyup İzmir’e seçmelere gitmiş. Kendi anlatımı ile ses dergisinde ilanı okuyup, Fikret Hakan’ın çekeceği Kara Fatma filmi için artis adayları arandığını duymuş ve basmış İzmir’e gitmiş müracaat etmeye…yıl 1964. Otelde müracaata, lobide Fikret Hakan bizim muhtarı görmüş ve işte “aradığımız aday geldi” demiş. Ata binmeyi bilir misin? diye sormuş muhtar da yapıştırmış cevabı ” Eşeğe bile binerim” tabii anlatmış kendini bizim muhtar, Fikret Hakan’a ve yanındaki 4 kadın artise. Yaptığı bu şakayla akılda kalan bizim muhtara da demişler ki “sen git köyüne biz sana haber edecez “ öyle demişler ama tabii telefon yok, internet yok henüz o yıllarda.
Uzun süre beklemiş muhtar. Köyün kahvesini işletmeye koyulmuş, kırılacak tütün de, bakacak koyun da, yapacak iş de çok… nice sonra gelmiş tabi umutla beklediği mektup, buyur gel demişler bizim muhtara demesine ama bu sefer de babası gideceğini öğrenince izin vermemiş.
Haliyle içinde de uhte kalmış, bizim yakışıklı muhtarımızın aktör olma fikri. Aktör olmak, kabullenmiş hayatını ve devam etmiş Didim’de hayatına yoranlı. Yeşilçamda aranılan starlardan biri olacak iken Yoran’da muhtarlığa razı olmuş. Ama hep bir kamerası hep fotoğraf makinası hep de radyosu televizyonu olmuş ve hatta Didim’de ilk televizyon stüdyosunu özel televizyonu da muhtar kurmuş. Didim’e gelen her aktör ya da aktris her sanatçı ile mutlaka tanışmış muhtarımız. “ hepiciği de gelmiş ayağına kadar” muhtarımızın. O son dönem şarkıcılarını saymıyor bile, Didim’e gelip te bizim muhtarın televizyonunda geçmeyen yokmuş yani. Kameranın önünde hiç olamamış ama hep çekmiş birilerinin görüntülerini. Şiir de yazamamış ama şiir gibi haberler yazmış.
Muhtar açmış bir terzicilik dükkancığı başlamış çalışmaya kendi tabiri ile eli iş tutan yetenekli adamlardanmış muhtar. Yine de vazgeçmemiş elektronik sevdasından. Kahvenin belki de köylünün ajansları dinlediği tek radyoyu yine geceleri oynar kurcalar bozarmış, epeyce dayak yemiş babasından ama vazgeçmemiş hiç elektronik merakından. Yapa boza yapa boza sonrasında biraz anlar olmuş radyodan. Durur mu hiç bizim muhtar? İzmir’e bir de kursa gitmiş oluvermiş elektronikçi muhtar…
Gün o gün bu gündür en tamir olmaz denilen radyoları tamir edip, hayat vermiş olanlara, kiminin parası kiminin duası demiş iyileştirip vermiş radyoları. Kazancının pek çoğunu da devre, entegre gibi mercimek kadar elektronik şeylere yatırmış.
Evlenmiş tabii zaman içerisinde. Bir gün arkadaşları seçimler öncesinde demişler ki “gel muhtar ol Bahri”, önce itiraz etse de , kabul etmiş tamam demiş. Propaganda yöntemi olarak da hiç yapılmamış bir şey düşünmüş kafasından ve kurmuş evine kamera ve ses sistemini vermiş kendi yaptığı sadece mahalleye yayın yapacak kadar televizyon vericisinden görüntüyü. Sürpriz olsun diye de göndermiş karıcığını da komşuya, her düzeneği kurduktan sonra basmış düğmeye ve başlamış propaganda yapmaya “ Sevgil i Yoranlılar ben muhtar adayınız Bahri Aşık şu anda beni canlı canlı izliyorsunuz, sizleri temsil etmek istiyorum, projelerimde şunlar şunlar” demiş. Nasıl da etkili bir propaganda olduysa mahalleli de muhtar yapmış onu. Yıl 1983 Bahri Aşık olmuş Muhtar yıl 2016 Bahri Aşık hala muhtar. Başka seçimler olmuş rakip çıkan bile olmamış çünkü Bahri Aşık da artık bugün Didim’in muhtarı.
Böylece televizyonla propaganda yapan ilk muhtar adayı olma ünvanını da almış bizim muhtar. Deprem olmuş bir çok Yoranlı’nın evi büyük hasar görmüş 280 tane yeni ev yapılmış Yoran’ın adı da değişmiş Yenihisar olmuş. Bizim muhtar da televizyonculuğu kafaya takmış, Fanatik de Galatasaraylı maç günü kurmuş su deposunun üstüne vericiyi duyurmuş herkese de maçı kahveden izleyin diye. Dolmuş taşmış kahve yan dükkanlara bile sığmamış Didimliler maçları izleyemiyor. Yağmuru var yaşı var, soğuğu var kışı var diye düşünmüş ve bir gün Yoranlılara demiş “Size Söz eğer ben sizin muhtarınızsam size bu yayınları rahatca izlettirecem” ee söz vermek başka şeye benzemez laf bir kez çıkar ağızdan diyor muhtar anlatırken. Atlamış gitmiş İzmir’e elektronikçiler pasajına “ bana bir televizyon vericisi lazım nasıl bulurum ? ” O adresten o adrese koşturmuş verici almak için ama olmaz demişler “ olmaz öyle muhtar ne kadar vatt istiyon ? “ ben bilmem vat mat işte şu kadar kilometreye ulaşın olur.” Böyle konuşmalar sonrasında olmaz öyle gelip bizim bakmamız lazım nasıl bir şey yapacağız diyerek gelip bakmışlar Yoran’a. Zamanın Belediye Başkananı da Ünal Boztürk’müş projeyi de anlatmışlar Ünal başkan olur demiş neden olmasın siz bir fiyat çıkarın. Hesap kitap yapmışlar buraya 20 milyonluk bir verici yeter demişler o zaman da Başkan Ünal demiş ki Bahri bu para çok belediye olarak biz karşılayamayız olmaz bu iş…
Üzülmüş Bahri Muhtar yapacak bir şeyde yok parası da yok … tek başına vazgeçmiş gibi olmuş gelenleri yolcu edecekmiş demiş adamcağızlara bir yemek ısmarlayayım bari, kurmuş çilingir sofrasını yaptırmış balıkçıkları güzelce salata soğuksu rakı sohbet muhabbet gırla gitmiş ama muhtarın aklında mahalleliye verdiği söz hiç çıkmamış ve adamlara demiş yafu hiç olmazsa şu mahalleye yetecek kadar bir şey yapın ucuz yollu olsun.
Adamlar demişler muhtar bak gittik bir sürü yer ziyaret ettik, o kadar Yenihisarın zenginleriyle tanıştık, bir tanesi bile bir bardak su bile ısmarlamadılar, sen belli ki gani gönüllü bir adamsın yapalım sana bir şeyler, masrafı alacağız sadece biz bitince sana haber veririz.
Aramış adamlar bir süre sonra demişler Bahri Baba verici hazır, ama 7 milyon tuttu, demiş yok bende o kadar para yarısını şimdi vereyim yarısını da sonra. Bu işin veresiyesi olmaz demiş adamlar kendi anlatımı ile; Bahri muhtar düşünmüş karar kara, sıyırmış karcığının kolundaki bilezikleri almış boynundaki sarı liraları gitmiş İzmir’e almış gelmiş vericiyi Didim’e. Bir iki anten manten bişeyeler, kurmuş su deposunun üstüne başlamış kendi yayına bir de anons geçmiş UHF 32. kanala ayarlayın diye Magic Box, HBC, Star yayınlarını vermiş herkeslerin evine. Yayını duyan alan herkes duacı, muhtardan herkes memnun. Muhtar söz verdi ya biraz da para kazanmak lazım tabii duyurmuş herkese Galatasaray’ın Dünya kupası finalinin olduğu gün yayın yapacam kahveye gelin diye… o da ne maç saatinde kahvede 3-5 kişi ya var ya yok. Muhtar anlamış ki herkes kendi evinde seyrediyor maçı gelmemiş kimse babasının kahvesine… Napsın söz de vermiş bir kere, bu sefer başlamış filmiler yayınlamaya, araya zaman zaman Yunan adalarındaki televizyonlardaki porno filmler karışsa da yayınlarına sürdürmüş yayını, reklamlar almaya başlamış haberler programları yapmış istekler çalmış videolar göstermiş. Kamerayla da epey tanışık olmuş. Bizim Muhtar Didim’in’ böyle böyle televizyoncusu muhtarı olmuş.
Seçim zamanları para kazansa da destek görememiş politikacılardan hiç. Osman Ayyıldız’ın orda stüdyo da hazırlamışlar . Didim’de en çok çalışan ve iş yapan başkan Mehmet Soysalan’dır diyecek kadar takdir ettiği başkan Mehmet Soysalan’ın seçimi kazanmasında epey de etkili olmuş.
Mahallesi için istekleri var. Ama bölge SİT alanı olmasına rağmen parke döşeyip yolları çamurdan kurtaranın Mümin Kamacı olduğunu da her yerde söyüyor. Deniz Atabay’ı da çok beğeniyor ancak henüz dişe dokunur bir işi yok onun diyor. İstediğim işler için SİT engeli olmasa yapacağını çok biliyorum. Deniz de artık başkanlığı öğrendi bundan sonrasında o da her işi yapar diyor fikrini sorduğumuzda.
Politikayı hiç sevmemiş çünkü Menderes döneminde haberleri radyodan takip ederken Yassıada Mahkemeleri kararını duymuş ve sormuş babasına “idam ne demek”, “asacaklar bu mazlumları ” demiş babası, o gün bu gündür o da sevmemiş politikayı. Seçim zamanları, particiler gelirmiş muhtarın ziyaretine hepsini hoş ağırlayıp da öyle gönderirmiş. Kahve işletirken, dükkâna bir Cumhuriyet, bir Tercüman birde Sabah gazetesi koyarmış masaların üzerine. Siyasetin her türlüsüne saygı duyuyor ama kendisi parti tutmuyormuş bizim muhtar.
Zamanla Apollon tapınağı keşfedilmeye başlamış. Gelenleri hep Cavit Aydoğan karşılar bilgileri o verirmiş çünkü Cavit Aydoğan hem Almanca hem İngilizce bilirmiş, Yeni Asır’ın Hürriyetin de muhabiriymiş hem de Cavit Aydoğan iyi bir eğitim almış İzmir’de sonra gelip Yenihisar’da yaşamaya devam etmiş . Ondan sonra merak sarmış bizim muhtar haberciliğe gazeteciliğe.
Bugün bile koruduğu çok değerli bir VHS arşivi var. O zamanların Didim’ini, o zamanları anlatan çektiği havadan görüntüler bile var. Drone da nesi çıkmış çekmiş uçaktan muhtar. Almanya’da belgeseller yapılmış onun görüntüleri ile çektikleriyle. Ancak hiç gereken önemin verilmediğini düşünüyor Apollon Mabedine. Definecilerin çok zarar verdiğini de üzülerek anlatıyor. “ Çok para harcadım çok, bugün muhtar maaşıyla zar zor geçiniyorum artık ama gazetecilik ve radyoculuk yapmayı da çok seviyorum. Bu uğruda harcadığım parayı biriktirseydim İzmir gibi bir yerde bile 3-4 daire dükkan sahibi olurdum” diyor. 35 yıldır muhtar olmasına rağmen hiç mühür parası almamış mesela, hatta cebinden para verip evrak da alıyormuş hizmet olsun diye.
Şimdi torunlarına aşık ama mahallenin çocuklarının da muhtar dedesi, “ Milli piyangodan para çıksa hepsine bisiklet alırım valla” diyor çok seviyor çocukları. İzmir’de para verip eski radyo getirip tamir edip ses verip hediye ediyor “ tamir ettiğim hiçbir radyoyu ben parayla satmadım satmam da” diyor. Çünkü o radyolara can verip hediye etmeyi seviyor. Kendi anlatımı ile Cırt cırt banka kartı da kullanmıyormuş bir gün internetten alacağı bir malzemeyi sipariş vermek için illa cırt cırt kart ( banka kart ) lazım gelmiş. Çok kızmış yazmış hemen facesinden “ cırtcırt kartı olan var mı ? bişey alacam “ 3-4 kişi gelmiş hemen buyur muhtar buradan cırtcırtla diye, adama vermiş parasını peşin demiş “geldin buraya kadar vereyim benzin paranı da” almamış gelen adam “Ama bu iyiliği yakınlarımdan görmezdim muhtemelen” diye de vefasızlığa ve zamana biraz sitemkar.
18 yıldır AA muhabiri. Şimdi bazıları diyormuş ki ona “ sen artık kimin ajansında çalıştığını biliyor musun? ” kızıyor onlara “Atatürk’ün kurduğu ajansta çalışıyom, devletin ajansı ben onu bilirim” diyor Atatürk’ü çok sever muhtar bir o kadar da Cumhuriyet Aşığı, Didim’de yapılan meydana kent meydanı diyenlere de kızıyor. “Oranın adı Cumhuriyet Meydanı bre cahiller” diyor. Hala her gün düzenli gazete alıp okuyor, kitap okuyor, haber dinliyor.
RÖPORTAJ / Haber : Umut Kaşan Kaşan 17.08.2016 / Didim
Fotoğraf : Ergun Korkmaz