Didim’in Rotasını Çizenler / Mehmet Soysalan

Didim’in Rotasını Çizenler

Mehmet Soysalan

Pek çok Didimli onu Didim’in ilk Eczacısı ve hala Ege Ezcanesi’nde mesleğine devam eden Eczacı Mehmet Soysalan olarak tanırken birçoğumuz da eski dönem Didim Belediye Başkanı Mehmet Soysalan olarak tanır. O Didim’in Rotasını çizenlerdendir. Şu gün bile ona Belediyede şu iş var git yap deseler bugün bile olsa gider koşa koşa yaparım diyecek kadar da Didim’i seviyor.

Siyaset de istismara çok açık. Yapamadık yani başaramadık. Şimdi içim acıyor.

1978 yılında geldim yerleştim ben Didim’e. Didim köydü. Mesleğim olan eczacılığı yapmak için bir Eczane açtım. Bu kadar yıldır bu ilçede yaşıyorum. Bir dönem Belediye Başkanlığı yaptım. Size İlk söyleyeceğim şey şudur ki, bu kenti biz talan ettik. Rantsız çıkarsız kazançsız arsa sahibini, mimar mühendis ve müteahhitlerin kazançlarını ve çıkarlarını yok ederek çıkarsızca sadece bu şehri Didim’i düşünerek geleceğe çocuklarımıza hiçbir şey bırakmadık. Siyaset de istismara çok açık. Yapamadık yani başaramadık. Şimdi içim acıyor.

Belediye başkanlığı süresinde (1994- 1999 )epeyce röportaj verdiğim olmuştur, tabii o zamanlar internet ve iletişim böylesine güçlü ve hızlı değildi. Sosyal medya da yoktu, ama uzun zaman sonra verdiğim ilk röportajım olacak.

Görevi alır almaz Belediyeye ilk bilgisayarı aldık getirdik. Ben Belediye Başkanlığını bıraktığımda Belediyede tek bir tane bile bilgisayar kalmamıştı.

Yıl ‘95 belediyeye gerdim ve biz sadece birkaç belediyede olan bilgi işlem servisini kurup yapılandıracağız. İlk bilgisayarı aldık. Belli başlı ana birimlere bilgisayar da yerleştirdik, bilgi işlem kuruldu ve bilgisayarlar birbiri ile sistemsel çalışacak ve imar planlarını sayısallaştırarak hedefimiz olan coğrafi sisteme geçecektik. Ben belediye başkanlığını bıraktığımda belediyede tek bir tane bile bilgisayar kalmamıştı. Hoş hiçbir şey kalmadı ya. O zaman coğrafi sisteme geçecektik kabul edilen yeni imar planıyla. Bırak sayısallaştırmayı zaten de sonrasında imar planlarını da iptal ettiler.

Şöyle anlatayım ki o yıllarda yapılan ve bugün bile hala geçerliliği olan 88 imar planları askıya çıktığında, zaten planlar eskimiş, geçerliliğini yitirmiş ve uygulanamaz haldeydi. Didim gibi Davutları da çok cüzi bir rakama ihaleyle alan Kürt Ahmet lakaplı kişiydi ihaleyi alan. O yıllarda ilk de biz karşı çıktık zaten o planlara. Şimdi bakıyorum da meğerse o plan ne güzelmiş. Şu an kullanılan plan da yasal değil çünkü sonradan herkes birbirinin planına itiraz ettiği için hala 88 planı var. Bu plana göre hareket edilsin demiyorum mümkün değil ama revize edilerek güncellenmeli bu plan, kişiler de bu planda bunun neresinden bana ne çıkar diye düşünmeden plana uygun hareket etmeliler. Kenti düşünerek koruyacak, ileriye doğru rezerv alanı olabilecek, çocuklarımıza bırakacağımız yer kalmadı çok üzülüyorum. Zaten Didim’de aklı başında başarısıyla projesiyle tercih edilen mimar ve mühendisi de barındıramadık. Tercih edilenler de iyi bir mimar mühendis olduğu başarılı projeler yaptığı için edilmediler. Belediyede kişilere fazladan kazanç sağladıkları için tercih edildiler yani en yamyamı en hırsızı en açgözlüsü başarılı oldu.

İnsanlar kente bunun neresinden bana ne çıkar diye baktıkları için biz de zamanında her yaptığımız doğru işte birini küstürdük, bazı yerlerde kat düşürdük, sitelerde ilk proje dışında proje yapılamaz dedik, yeri geldi yıktık doğrusu için, yoğunluk azalttık, yeri geldi Belediyeyi de bastık biz… Kimse değiştiremedi Didim’i ve bu hala aynı hiçbir şey değişmedi Didim’de.

Şu anki Parlamenterler sitesi Sarıkum civarlarında deniz kenarında kentin insanlarının 12 ay yaşadığı toplu yerleşim alanı yaratmak için, bir planlama oluşturmak ve uygulamak için Disar kooparatifini kurduk ve sadece bunun için uğraşırken, koştururken, o günlerde kendimi siyasetin içerisinde buldum.

Hatta sonradan dönemin Belediyesinin o bölgeyi ihaleye çıkardığını duyduk, duyduğumuz gibi de ben, Elvan Kamacı, Vedat Ege, Özcan Yurdolan’nın babası “Kardeşim orası halkın malıdır bunu yapamazsınız diye” dört kişi Belediyeyi bastık. O dönemde biz bağırıyoruz ama ortada siyaset yapacak adam yok, herkes de Anavatan’a geçmiş. O zaman bize dediler ki alın parti sizin böylelikle istemeden girdim siyasete. Ortalık karmakarışıktı ne imar var ne plan baktık öğrenmemiz lazım oturduk kentleşme plan şehircilik kitaplarından ders çalıştık.

Hatta sonradan dönemin Belediyesinin o bölgeyi ihaleye çıkardığını duyduk, duyduğumuz gibi de ben, Elvan Kamacı, Vedat Ege, Özcan Yurdolan’nın babası “Kardeşim orası halkın malıdır bunu yapamazsınız diye” dört kişi Belediyeyi bastık. O dönemde biz bağırıyoruz ama ortada siyaset yapacak adam yok, herkes de Anavatan’a geçmiş. O zaman bize dediler ki alın parti sizin böylelikle istemeden girdim siyasete. Ortalık karmakarışıktı ne imar var ne plan baktık öğrenmemiz lazım oturduk kentleşme plan şehircilik kitaplarından ders çalıştık.

– İşe yaradı mı tüm o şehirleşme kitapları o dersler?

Yaramadı galiba derken gülüyor,  ülserimize faydası oldu ama… “ Ben görevi alır almaz imar planlaması ile ilgili olarak defalarca saatlerce mimarlarla mühendislerle toplantılar yaptık. Anlatıyoruz konuşuyoruz saatlerce defalarca ama mimar duruyor duruyor peki çatı katları ne olacak diye soruyor hala? Sen bir sürü şey anlatıyorsun adamın kafası çatıda mesela yani anlatamadığımı anlıyorum”Şehrin geleceği ile ilgili ciddi emek verdik, iyi de planladık ama beceremedik sonuçta. Şimdi de düşününce diyorum ki yapamadım yapamadık hepimiz sorumluyuz.

Düşünün ki o zamanki meclis kararı ile iptal edilen planlarda Bilgi Üniversitesi için yer ayırdık radyo televizyon, belgesel, sualtı gibi 6 bölümünü buraya taşıyacaktı üniversite gelecekti yani Didim’e hadi diyelim ki Ünal cahildi ama tüm meclis üyeleri üniversite mezunuydu ama mesela ona bile oğlu orada okuyor dediler iptal ettiler. İptal edilen planda Çamlıkla – Mavişehir arsında 23.600 metre demiryolu hattı vardı. Hurdadan kiloyla vagonlar aldık, bakımı yaptık. Tren geldi, 1918 model buharlı lokomotif aldık. O günlerde demir yolları müdürümüz de de Deniz Atabay’dı. Ama o vogonlar şimdi Didim Belediyesinde hurdalıkta ve kepçeyle rastgele atmışlar. Nasıl bir kindir anlamadım. Koç müzesinin talebi üzerine kıymet bilen bir yere gitsin diye o buharlı lokomotifi müzeye verdik, o şimdi koç müzesinde. Hurdaya satılmadıysa o vagonlar şimdi bile işe yarar, rengarenk boyanıp şehrin çeşitli yerlerine dekoratif  katkı da sağlar  içinde çocuklara kurs verilir, her şey yapılır ama atılmamalıydı..

– Şu an kendinizi siyasette Didim’de nerede buluyorsunuz?

Ünal’dan sonra gelen herkes bizdendi. Çok beklentilerim vardı onlardan. Didim’de imarı düşünmediler.

Yarattığımız şehirlerden utanmamız lazım.

Biz tüm o eski şehirlerin 2500 yıl önce şehir planlamış biz onların mirasçılarıyı. Siyasi olarak iktidarın amacı günü kurtarmak yandaşa çıkar yaratmak. Çıkar için siyaset yapan veya imar işlerinden nemalanan insanlar siyasette aktifler. Çok kolay kazandıkları için de çok da kolay para harcıyorlar. Siyaset de maalesef para harcamayı gerektiriyor. Didim’de muhalefet de hiçbir zaman rant hesaplaşması yapmadı çünkü işlerine gelmedi. Bu başıboşluk yaptım oldu muhalefet de bundan geçinmiş.

Buyurun sizi başkan seçtik, koltuk sizin ama değiştirebileceğiniz çalışacağınız sadece 3 şey olacak deselerdi neler olurdu o önemli üç şey?

Türkiye’de mevcut eğitim sistemi sebebiyle bugün artık çocuklarımız gençlerimiz hızla kaderci dinci oluyorlar. Demokratik laik eğitimden, kültür ve sanattan uzaklar. Bu kesilmiş damarları besleyecek projeler yapardım. Ben örgütlü topluma inanıyorum. Rasyonel nesnel sivil toplum örgütlerine inanıyorum bir din etrafında buluşanlara birleşenlere tarikatlara değil. Sendikalar meslek odaları ticaret odaları dernek ve sivil toplum örgütleri ile el ele vererek güzel modern çağdaş projeler yapmak lazım. O sokağı o yolu çok güzel yapmak kaldırım taşlarını güzel döşemek zaten asli görev.  Ama toplumsal kültürel gelişimi sağlamalı kadınlarımıza çocuklarımıza gençlerimize daha çok ulaşmalı ve acilen bu gericiliği durduracak projeler yapmalıyız çok daha geç olmadan. Bırak kalsın o kaldırım da öyle kalsın.

Pişmanlıklarınız var mı?

Siyasette ivme kazandığım dönemde en çok çocuğumu ihmal ettim. Hatta en büyük pişmanlığım budur. Onun gelişim sürecinde onunla olamadım. Çocuğumun büyüdüğünün farkına varamadım. Yanında olamadım. Ben benim dönemimde Didim’de sözü edilip hal yoluna giremeyecek tek bir mesele kalmayacak dedim. Meğer çok yanlışmış.  Şimdiki aklım olsa yapmazdım. O değilmiş, belediyede çok insanla görüşmek kahvelerde toplantı yapmak değilmiş. Dağılmayıp da 100 proje yerine 50 projeye yoğunlaşsaydım 2. dönem de başkandım. Bırak çocuğumu en yakın arkadaşlarım ahpaplarıma bile ulaşamamışım ki. Düşün ki o yıllarda İmar zabıtası kurdum ben, ve pek çok belediyede olmayan O büyük Marmara depreminden önce çıkardık imar ve yapı yönetmeliğine dair pek çok önemli detayı uyguladık.  Benim için şu tarihte doğru şu tarihte yaşadı şu tarihte Didim’de yaşadı şu tarihte öldü diyecekler. Didim’in de gelişim tarihi yapılanlar yaşananlar ortada. Ben hala sorumlu hissediyorum. Sen çağının yaşadığın kentin tanığıydın deseler ne diyeceğim. Görmeyim diyorum olmuyor, göreyim diyorum olmuyor, başka bir siyasi parti olsaydı adama iş yaptırmazdık ama sessiz kalmak da suça ortak olmaktır. Çöpler çok iyi toplanmasa da olur, kaldırımlar bırak yahu parke taşını iki yıl sonra döşesen de olur öyle kent gidiyordu nasılsa? Tamam bunlar da çok büyük başarı ama şu imar olayını gerçekten düzeltmeliler. Şu güne dair şimdiki Belediyeyi de imar yapılanması konusunda eleştirdiğim noktalar var tabii bu konudaki şikayetimi de Deniz’le paylaştım resmi dilekçe de verdim. Deniz çok temiz çok iyi dürüst bir insan rüşveti yok etti mesela ama mümin zamanında rüşvetle yapılan işler şimdi rüşvetsiz yapılıyor. Şimdiki Belediyenin şu anki imar ekibini onaylamıyorum. Oturup sıkıntı duyduğum noktaları tek tek yazdım içimi döktüm geçenlerde uzun uzun yazdım ama yayınlamadım neden çünkü eleştirmeye yazmaya çizmeye bir başlasam farkındayım ki bir kutuplaşma yaratacak, bir sürü adam inandığı için değil sadece muhalefet etmek için eleştirecek ben bunu da istemiyorum. Ben bu şehir ile ilgili derdimi anlatabilmeyi istiyorum. Bu şehrin sokaklarında kimse benim hissettiklerimi hissederek yürümüyor. Bazen içim acıyor. 10 yıl Mümin’e yalvardım olmadı. Şimdi Deniz’e de her fırsatta her gördüğüm yerde konuşalım diyorum o da tamam diyor ama uzun zamandır bekliyorum. İstedikleri  durumda elimden gelen desteği vermeye hazırım.

Barış Şenliğini başlattım biliyorsunuz iyi biliyorum ki içinde olmayan devam ettirmez bunu yapmaz zaten zaten biliyoruz. Biz bir dönem sivil toplum kuruluşları ile tam beş yıl belediyenin beş kuruş faydası olmadan yaptık bu işi. Deniz iyi bilir bizim o zamanlar meşalecimizdi Deniz o zaman yaşardı hissederdi. Şimdi neden onu yaşatmak canlandırmak barış şenliğini istemiyor? Üç gündü bir güne düşürdü. Barışı şimdi konuşmayacaksak yaşamayacaksak ne zaman yapacağız? Mesela Mümin de müsamereye çevirmişti bu işi. Olay şu ki, bu şenliği ruhunda hissetmek istemek lazım. Abdi İpekçi Barış Ödülüm var bana mı verildi o ödül değil yapılan bu işler aldı o ödülü. Barış şenliğinin tam zamanıdır şimdi. Barışı şimdi konuşacaksın polisin kaymakamın izin verip vermemesi ise hiç umurumuzda olmamalı. Biz Didim’de istersek barışı da konuşuruz çünkü biz barış içinde yaşıyoruz ki zaten. Bugün Belediye Başkanı olsam Ermenileri mutlaka davet ederdim barış şenliğine.

En sevdiğiniz sıfat ne olmuştur? Eş, baba, eczacı, belediye başkanı?  İnsanlar bana hangi sıfatı yakıştırdılarsa hak etmişimdir. Ben çok kötü bir eştim, örnek aile babası da eş de ailede iyi bir figür de olamadım bir kere.

Sizce siyasetin önündeki en büyük engel nedir? Siyasi yapılarda dogmaların yani biatlaşmanın olmaması lazım. Bu en büyük engeldir bence. Buranın da canına buranın yerlileri okudu. Yerli diyorsam da İbrahim Kıray, Ünal Boztürk, Mümin Kamacı. Şimdi biliyorum ki Deniz iyi niyetli ama bazen iyi niyet de yetmiyor.

Devlet Planlama Teşkilatına Didim’i yatırım programına aldırabilmek için Didim’in nüfusu ilerde 350 bin o yalanını ben söyledim. Benden Didim Didim Nüfus Projeksiyonu araştırması ve geri ödemelere dair bir rapor istediler. Onların hazırlaması gerekiyordu ama çaresiz DPT’ye projelerin geçmesi için yalan söyledim gerekliydi. Didim’in nüfusu ilerde 350 bin dedim. ( gülüyor ) keşke daha fazlasını söyleseymişim.

Klasik müzik türkü dinlerim Rock dışında her müziği dinliyorum.

Sizden başka popüler olmuş, ismi duyulmuş ya da duyulmamış kim ya da kimler Didim’in rotasını çizmiştir sizce? Bize bir isim verebilir misiniz? Siyasette rotada kadınlar var mıydı? Rahmetli Zülal’in yaptıklarını hatırlarım. Sonra bu işin delibaşı var en genç meclis üyesiydi Mete  ( Mete Telyakar ) vardır. Deli fişekti Mete her şeyde vardı en olmadık zamanlarda öyle çıkışlar yapardı ki, o zamanlar yapmadığı kalmamıştır. Şimdi bilemem daha sakin şimdi ama o günkü Mete siyasete ciddi katkı sağlamıştır. Başka da isim aklıma gelmiyor da şu an, çok fazla isim sayamam zaten şimdilerde siyaset tıkanmış durumda. Daha önce sorsaydınız bir takım isimler sayardım şu an hayal kırıklığı içerisindeyim çok fazla isim sayamam. Biz büyüdük ve kirlendi dünya. Partide kayıtlı kadın bile yoktu o günlerde. Biz de her toplantıya mutkala eşlerinizle gelin toplantılara dedik. Bunu böyle oluşturmaya gayret ettik. Herkes çok yadırgamıştı o günlerde mesela ama Nalan hanım benim dönemimde yazı işleri müdürü olmuştur. Pek çok kadın da Belediyede aktif göreve gelmiştir.

Eş başkanlık sistemine inanıyor musunuz? Doğru uygulanır ve rol çalınmazsa doğru bir uygulamadır.

Mehmet Soysalan kendisine ‘ sen cesur bir adamsın der miydi? ’ Korkuları ya da korkaklıkları da oldu mu?

Gözüm karaydı doğru bildiğim ne varsa yaptım. Alınması gereken ne karar varsa da aldık. En büyük korkuları oğlumla ilgili yaşadım. Oğlumun odasına bomba koydular. Patlamadı ama bunun travmasını yaşadık. O zaman Kerem açısından gelgitlerim oldu. Sorguladım ama doğru bildiğimden şaşmadım. Hangi konuda taviz vermiyorsan orada korkulacak bir durum oluyor. Barış şenliği o dönem için çok cesurca bir karardır.

Korkularınız da cesaretiniz de Belediye Başkanlığı dönemindeki olaylara ve duygularınıza dayanıyor. Demek ki en uç duygularınızı Belediye Başkanlığınız döneminde yaşadınız. Peki duygularınızı böylesine çok uç yaşadığınız başka bir dönem ya da olay oldu mu?

Günümüz siyasetine dair neler söylemek istersiniz.

Bariz bir ötekileştirme var. Biz birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz. Bu ülkenin renkleri dokuları ülkedeki mozaik doku da budur işte. Ötekileştirilen kişilerle diyalog kurmalıyız. Alevilerin dışlanması boşuna değil, Kürtlerin dışlanması da boşuna değil. Hiçbir kürt de asimile de olmasın birlikte kol kola yürüyebilmeliyiz. Ortak değerlerin altını çizerek ilerlemeliyiz. Bunların sistematik gelişmeler olduğunu düşünüyorum. Sıfır terörle almış iktidar şimdi iç savaş günlerindeyiz neredeyse.

Peki siz başkanlığınız zamanında ötekileştirme yaptınız mı?

Ben ötekileştirme yapmadım. Zamanında bana çingeneleri Belediye doldurdu dediler. Doğru ben çingeneye zabıta elbisesi giydirdim. Hatta bir çingenenin adını da Didim’de caddeye verdim bilerek yaptım. Kıyamet koptu. Ama Şehit Rıdvan çakır caddesi. Gurur duyuyorum şimdi.

Didim’de kişilere Mehmet Soysalan dendiğinde aklınıza ilk ne gelir diye de sorduk. Sizin için söylenenleri biz sizinle paylaşmadan sizce size yakıştırılan sıfatlar neler? Kendinize dışarıdan bakabildiniz mi? Ben bunu hak etmediğim dediğiniz bir sıfatlandırma oldu mu?

Bilimseldir dediler.

Yardımseverdir dediler.

İnandığını yapan kişidir inandırmak meseledir onu dediler.

Çapkındır dediler.

Ne dedilerse doğrudur. Hak etmişimdir. Ama beceriksiz desinler kabul ederim ama mesela rüşveti asla kabul etmem. Eczaneme siyaseti karıştırmam.

El verdiğiniz yetiştirdiğiniz sizin yönlendirdiğiniz birisi oldu mu? Oldu diyemem. Çünkü Ben insanları yönlendirmem. Bilimsel düşünmeyen kişileri bilimsel düşünmesi için yönlendirdim. Pozitif düşünen herkes ile paylaşırım. Ama bilimsel dayanağı olmayan bir gerçeği kabul edemem.

Peki Alternatif tıbba inanır mısınız? Hepsinin bilimsel altyapısı olduğuna, iyileştirici etkilerine inanırım benim de çok aspirin vererek iyileştirdiğim kişiler olmuştur. Reenkarnasyona inanıyor olsam geçmişimde Ege Denizinde ya balıktım ya balıkçıydım.

Didim’in Rotası nereye bakıyor: Didim’in geleceğinden kaygı duyuyorum. Bu Didim bu hale gelmeden siz ne yaptınız sorusunu kimse bana sormadan ölmeyi dilerim.

Sosyal medyayı aktif kullanıyor musunuz? Seviyor musunuz ? Severek kullanıyorum. Twitter ve Facebook hesaplarım var. Eskiden mektuplaşıyorduk daha zordu oysa şimdi iletişim çok daha kolay. Doğru kullanıldığında çok güçlü iletişim sağlıyor. Sen nasıl kullanırsan öyle bir şey.  Pek çok insanı takip ediyorum düşüncesini öğreniyorum. Bugün Yunanistan’daki arkadaşımla rahat rahat sohbet ediyoruz.

Sanatla aranız nasıldı? Çok severim. Ben sanatı yapmaktan çok yapanı desteklemek peşindeydim. Şairin ortamı ressamın ortamı olsun yani ben yapmasam da çevremde sanat yapanların her zaman imkan bulmalarını sağladım. Resimde ancak cin ali çizerim ama müzikte hiçbirini çok iyi çalamamakla birlikte gitar bağlama buziki hepsinden biraz çalarım. Gerçi sazı biraz daha geliştirdim.

En büyük pişmanlığınız nedir? Keşke : … ve İyi ki : …

Belediye başkanlığı dönemimde ailemi çok ihmal ettim. Farkına varamayacak kadar da kaptırmıştım. iyi ki yaptığım her şeyi yaptım.

Düzenli takip ettiğiniz sürekli yayın var mı? Birgün gazetesinin hem destekçisiyim hem okuruyum. Cumhuriyeti her gün alır okurum. Geçmişte iki yıl muhabirliğini de yapmışlığım var. Hürriyeti internet üzerinden takip ediyorum. Diken’e Odatv ye mutlaka bakarım. Atlas ve Birikim’e dergilerine aboneyim. Yerel gazetelere de aboneliklerim vardır.

Düzenli spor yaptınız mı? Extrem sporları denediniz mi? Son beş yıldır yapıyorum. Yürüyüş ve yüzme yelken ve dalış yaptım düzenli olarak. Serbest dalışta derecelerim var. Şimdi extrem spor yapmam ama daha önce olsa yapardım.

Şu an içinde olduğunuz desteklediğiniz destek istediğiniz projeler var mı? Projelerimi paylaşıyorum zaten özlem hanım’a Deniz başkana da götürüp vermişimdir. Benim projelerim değil doğru olan projeler yapılsın.

Siz yaşarken adınıza bir anıt adınızda bir park bir cadde olmasını ister misiydiniz? Yaşarken istemem. Böyle işler kişiler yaşıyorken yapılınca kişileri yaşatmaz aksine öldürür.

HABER / RÖPORTAJ – FOTOĞRAF : Umut Kaşan Karabacılı ( Nüans Dergisinde yayınlanmıştır ) 08.06.2016 / Didim

Konular

E- Bülten

    Sosyal IDEA

    Bizi takip edip yalnız bırakmayan siz değerli okuyucularımıza teşekkür ederiz.