Biliyorum gündem ile hiç alakası yok ama gündemin çirkinliğinden uzaklaşmak hayatı savaşlarıyla, ölümleriyle, acısıyla kabul etmek ve mücadeleye bulunduğumuz yerde bulunduğumuz şart ve koşullarda devam etmek gerekiyor.
Ben bu hayatta üç insanı, üç adamı hiç ama hiç tanımadan çok sevmiş çocuk kalbimde yer vermiştim. Birisi değerli müzisyen ve sanatçı Barış Manço, diğeri 90’ların televizyon yıldızı Cosby Ailesi’nin sevimli babası Bill Cosby ve de değerli sanatçı Metin Akpınar’dı. Bu üç adamın çocuk kalbimde kapladığı yeri görseydiniz inanamazdınız. Bir çocuğun kalbinde yer almak çok özeldir.
Belki de benim gibi 90’larda çocuk olmuş pek çok kişi için çok özeldir bu isimler. Barış Manço öldüğünde daha çocuk sayılırdım. 3 gün ağladığımı hatırlıyorum. Uyuyup uyanıp dua ediyordum ona. O pek çok çocuk gibi benim de kahramanımdı ve kahramanlar ölmezdi.
Çok tuhaf gelecek belki ama diğer çocukluk kahramanım da “The Cosby Show” ya da bizdeki adı ile Cosby ailesinin babası olan Mr. Bill Cosby ‘dir. Hiç gerçek adını merak etmedim. Fred Çakmaktaş ile ayni sesi paylaştığı için mi bilmiyorum o kadar çok severdim ki, televizyondan izlediğim o ailenin bir parçasıydım. Bir gün gerçek adının William Henry Cosby Jr. olduğunu ve de hatta tacizci, tecavüzcü yani cinsel suçlu olduğunu öğrendiğimde de yetişkin bir kadındım ve suç dosyasını incelediğimde işin içinde çocukların da olduğu taciz ve tecavüz dosyalarını okurken ağlamaklı olduğumu hatırlıyorum. O yaşadığım üzüntüyü, yıkılmışlığı ifade edemem. Resmen çocuk kalbim acıdı benim o kadınların suçlamalarını okurken. Böylesi ahlaksız çirkin bir insanı babam kadar çok sevmiş olmanın yarattığı pişmanlığı uzun süre üzerimden atamadım. Gördüğüm her ponçik sevimli aile babasının cinsel sapkın olabileceği fikri günlerce içimi kemirdi.
Bugün ise hem çocukluk hayallerimizi yıktığı, hem de çocukların sadece kalbine dokunmadığını bildiğim için dilerim kendisi için o cehennem de cehennemin dibi de vardır. Diyebiliyorum zira uzun süre suçlu içten içe suçlu olduğunu bile kabul etmek istemedim.
Son olarak da o çok sevdiğim, saygı duyduğum değerli sanatçı Metin Akpınar benim için tam bir hayal kırıklığı oldu. Yine çocuk kalbim sızladı. Sebebini anlayamadığım biçimde üzülmüştüm.
Çok sevdiğim değerli sanatçı Metin Akpınar’ın kızının hukuk zaferini paylaştığı beyanları ile 36 yıl sonra evlilik dışı birliktelikten ikiz çocukları olduğu hatta iki tane de torunu olduğu ortaya çıktı. Magazin gündemine Dilan Polat haberleri sonrası bomba gibi düştü bu haber.
Kimsenin özel hayatı, kaçamakları, saçmalıkları, aile içi yaşadıkları beni, bizleri ilgilendirmez diyecektim ki şu açıklamayı okudum. “Varlıklarından haberdar olmadığım çocuklarımın çektiği acılardan dolayı çok üzgünüm. Ayrıca eşim Göksel Akpınar’ı üzdüğüm için özür diliyorum. En önemlisi anlamsız bir şekilde üzdüğüm halkımdan özür diliyorum. Ne yazık ki hayat geriye doğru yaşanmıyor.”
Demek Metin Akpınar da bizim üzdüğümüzü biliyordu hatta bizlerden özür diliyordu. Çocuk kalbimi kıran Metin Akpınar’ın son derece özenle kaleme alınmış açıklamasını dikkatlice okudum. Çocuklarımın çektiği acılardan dolayı üzgünüm, eşimi üzdüğüm için özür diliyorum en önemlisi sevgili halkımdan özür diliyorum’ diyordu. İşinden hatta çok sevgili halkından özür dilerken neden o çok acılar çeken kızlarından özür bile dilememişti?
Evet belki eşiyle sıkıntılı olduğu bir dönemdi, belki ihanet etmemişti zaten ayrıydılar belki de turne ayrılığıydı eşiyle çok da mutluydular kendince çapkınlık yaptı, kimsenin özel hayatı bizi ilgilendirmezdi, 82 yaşındaki Metin Akpınar’ın yıllar önce bir gece kiminle seviştiği kimsenin umurunda değildi. Değildi diyorum çünkü kızı Duygu Hanım’ın açıklamaları sonrasında hepimiz o dönemi, o kadını ve neler olduğunu çok merak ettik.
Yıllar önce anneleri tarafından terk edilen, belki de terk edilmek zorunda bırakılan, bir köye bırakılan ve sonrasında devlet korumasıyla bir aileyle evlatlık verilen kızlarından birisinin inatla gerçek ailesini bulmak istemesiyle ortaya çıkan, bizim bildiğimiz kadarıyla yani bizlere anlatılabilen kadar olan bu süreç gerçekten film gibiydi.
Kamuoyuna açıklama yaptığı için kendi hikâyesini anlatarak paylaşma cesareti gösterdiği ve mücadelesini tüm saygısıyla saygı ortaya koyan Metin Akpınar‘ın kızı Duygu Nebioğlu diyordu ki’ ‘Henüz 21 yaşında üniversite öğrencisi iken gerçeklerin karşında yoğun şaşkınlık hissiyle, hayranı olduğum sanatçının biyolojik babam olmasının mutluluğunu ne yazık ki yaşayamadım. Aldığım yetersiz sevgi nedeniyle beni bağırana basmakta zorlandığı için ağır travmalar yaşadım bu sebeple saygı değer avukatlarıma ulaştım. Adalet karşında tüm haklarımı koruma altına almış bulunuyoruz. Şaşkınım, yıllar sonra gelen mutluluk hayatımın ilk günü gibi oldu. Kamuoyuna bunu açıklamayı borç bilip sevgi ve barış içerisinde hareket edeceğimizi duyurmak istiyorum. Bu süreçte bana destek olan ve koşulsuz sevgi veren Nebioğlu aileme teşekkür ediyorum.’ Diyen kızı Duygu bir savaş kazanmış komutan edasıyla acemice duygularını kamuoyu ile sosyal medya üzerinden paylaşırken, yaşadığı acının babası tarafından kabul görmemiş, sevilmemiş istediği şefkati alamamış bir kız çocuğunun öfkesini yuttuğunu, yılların hesaplaşmasını taşıdığını heyecanlı hallerinden o bunları ifade etmese de görülebiliyordu. Ustaca düşünülerek kaleme alınmış sanatçı Metin Akpınar’ın açıklamasında olduğu gibi “Ne yazık ki hayat geriye doğru yaşanmıyor.” Demiyordu. Bundan sonrası için “Öncesinde bana inanmadınız, beni yok saydınız ama artık mahkemenin kararına göre Metin Akpınar’ın kızıyım, hadi şimdi de sakla da göreyim” der gibi bir hali vardı. Çok ulaşmaya çalıştığı hayranlık duyduğu sanatçının babası çıkmasının yarattığı şaşkınlık, yıllarca yaşadıklarına çok öfkeli ama çok da saygılı sevgi dolu bir kız çocuğu gördüm ben kendisini ve açıklamalarını izlerken.
Duygu hanım öz annesinden hiç bahsetmeden onu yetiştiren evlatlık alan, onu yetiştiren okutan büyüten ailesine duyduğu derin sevgiden bahsediyor ve soyadını değiştirmeyeceğini söylüyor ama adalet karşında tüm haklarını koruma altına aldığını paylaşıyordu. Söylentilere göre anneleri onları doğurup köyde bir kadına emanet edip evlenip yurtdışına çıkıyor. 6 aylıkken Antalya Valiliği tarafından devlet korumasına alınan ve Çocuk Esirgeme Kurumu yurduna yerleştirilen ikizler, 6 yaşındayken öğretmen çift Emine-Özdener Nebioğlu tarafından evlat edinilmiş. 6 yaşına kadar yetimhanede şiddet gördüğünü, çok kötü hatta unutmak istediği günler yaşadığını da paylaşan Duygu Hanım evlat edinildiğinde konuşamıyormuş, çok canı yanmış, örselenmiş ve öfkelenmiş bir kız çocuğunu iyileştiren yetiştirip büyüten çok sevdiği Nebioğlu ailesine karşı sorumluluk taşıdığını gördüm ben Duygu Hanım’da. İkizi olan kız kardeşinin duygularını onun neler yaşadıklarını ise kendisi bunları paylaşmadığı için hiç bilmiyoruz. Bu ikiz kız kardeşler bakım evinde neler yaşamış olabilirler hiç bilemiyorum ama unutmak istediğim günler dediğinde göre ne kadar zor olduğunu tahmin etmek, çocuk kalplerinin parçalandığını görmek hiç de zor değil.
Ben iki evladını bırakıp başka bir hayat kurmak zorunda kalan, sakın babanızı sormayın sorgulamayın diyen hiç yüz yüze tanışamadıkları annelerinin neler yaşadığını da çok merak ettim bir anne ve bir kadın olarak. Dramlar hep bonuslu, dramlar hep içinde başka bir dram barındırıyor. Evlatlarını terk etmek zorunda kalmış, başka ülkelere gitmiş bir anne, kızlarına neden bu konuyu kapatın baskısı yapar ki? Bilemiyoruz tabii ki neler yaşadı? o kadın nasıl başka kötü şeyler yaşadı ama ortada kirli bir pazarlık olduğunu görmek çok da zor değil. Metin Akpınar’ın kızı Duygu Nebioğlu biyolojik anne ve babasını korumak ister gibi. “Kardeşimle, Çocuk Esirgeme Kurumu’ndan çıktıktan sonra koşulsuz sevgiyle büyüdük. Adlarımızı da biz kendimiz seçtik. Annem Suphiye Orancı, beni Çocuk Esirgeme’ye bırakmadı, bir bakıcı kadına bıraktı. Babamla iletişim kuramadığımız için haklarımı aramak istedim. İnanılmaz bir linç kampanyası başladı. Onu suçlamalarını hiçbir şekilde kabul etmiyorum. Sonuçta benim babamdır.” diyor. Evet haklıdır. Bize ne? Sanatçı Metin Akpınar’a madem kızların vardı neden sakladın? Neden onlara istedikleri sevgiyi ilgiyi vermedin? Neden kızlarına hayranın muamelesi yaptın? Diye birisi suçlayacaksa bu hak öncelikli ve daima kızının Duygu hanımındır. Tabii ki bize ne ama hepimiz kendi kalbimizden geçenlerle yaşıyoruz.
- Çok sevilen çok da zengin ünlü birisi olmanız eşinizi aldatmanızın haklılığı olamaz.
- Çok sevilen çok da zengin ünlü birisi olmanız istemeseniz de dünyaya gelmiş evlatlara “Sizi ben istemedim ki şımarıklığı yaşatmanıza, yok saymanıza, saklamanıza sebep olamaz!
- Çok sevilen çok da zengin ünlü birisi hatta belki de iyi bir insan olmanız iyi bir baba olmamanıza sebep olamaz!
Evet ne yazık ki hayat geriye doğru yaşanmıyor. Ne yazık ki çocukluk kahramanlarının hepsi çocuk kalbimi kırdı. Çok sevdiğim, hayranı olduğum Metin Akpınar da buna dâhil.
Umut Kaşan / Ege İdea Dergi / Didim ( 15.10.2023)