METİN UCA”BENİ SEÇMEDİNİZ DE İYİ Mİ OLDU?”

Metin uca – Umut Kaşan Röportajı – İstanbul

Babası Hakkarili annesi Bilecikli. Kimya mühendisliği, jeoloji mühendisliği ve tiyatro eğitimleri sonrası 87 yılında kazandığı Anadolu Ajansı sınavıyla muhabirliğe başladı. 1989 yılında TRT’ye geçerek ekran yüzü olmaya başlayan Metin Uca, Kanal D, Show TV, ATV , Star TV gibi kuruluşlarda muhabirlik ve programcılık yaptı.

1999’lu yıllarda  “Günaydın Türkiye” adlı sabah haberleriyle, stand- up gösterilerileriyle beklenen çıkışı yakalayan Uca 2010’da Star TV’de yayınlanan ve bugün bile keyifle hatırlanan “Passaparola” adlı eğlenceli  genel kültür / bilgi yarışmasındaki sevilen sunuculuğu sonrası memlekette onu tanımayan bilmeyen ve neredeyse onunla yarışmayan kalmadı.

Kendisine sivri dilli denildiği vakit… ”-başkalarının dili yalamaktan aşındığı için benimkisi sivri kaldı!” diyecek kadar cesur, memleket meselelerinde son derece ciddi, hatta öyle ciddiydi ki Cumhuriyet Halk Partisi içinde aktif siyasetle uğraştı. Görev süresi dolan 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer sonrası 2007 yılında yapılan 11.Cumhurbaşkalığı seçimi için cumhurbaşkanlığı adaylığını açıkladı. Cumhurbaşkanı olmasa da cumhuru gülümseten ve çok sevilen  ‘ Yes Yerine Orrayt Demek Caiz Midir Hocam’ , ‘Tüh: Otur Anla Rahatla’ Her Tuzluğum Var Diyene Hıyarla Yetişemedim adlı eğlenceli mizzah kitaplarının yazarı. Metin Uca sunucu, oyuncu, programcı, yapımcı ve yazar olarak çalışmalarını sürdürüyor.

ALEKSANDIR TELEFONU KALDIR

Akıllı telefonlar arası başlayıp biten, şarj ömrü ile sınırlı günümüz aşklarını yazmak için yaptığımız minik bir araştırmada Türkiye’nin ilk cep telefonu kültürü oyunu olarak tanıtımı yapılan, yaptığı her işi aşkla yapan özel kişilerden biri olan METİN UCA ‘nın “Aleksandır Telefonu Kaldır” adlı çok sevilen ve beğenilen oyununa rastladık. Bizim de röportaj teklifimizi kırmayan sevgili Metin Uca ile İdea Dergi okurları için, iki perdelik oyununa, aşka ve hayata dair keyifli de bir röportaj gerçekleştirdik.

Metin uca – Umut Kaşan Röportajı – İstanbul

Cep telefonu olmadan yaşayamayanlar, telefonsuz bir hayatın hayalini bile kuramayanlar için, tarihin ilk kablosuz iletişiminden, tweeter atası posta güvercinine, uzay yolu dizisindeki konuşan kutudan günümüz cep telefonuna iletişimin ve kadın erkek iletişiminin hiç bilmediğimiz ilginç yanlarını, güldüren detaylarını dinleyince de oyunu biz de diğer tüm izleyenleri gibi keyifle alkışladık.

Keşke orada siz de olsaydınız dediğimiz, başrollerini Metin Uca ve Alexsander Graham Bell’in paylaştığı iki perdelik komedi  “Aleksandır Telefonu Kaldır ” Cep telefonlarının bize özgü garip uygulamalarını, baş döndürücü teknolojik gelişmeleri, birbirinden eğlenceli kadın-erkek ilişkilerini, cep telefonunun bizleri, ilişkilerimizi ve hayatımızı nasıl etkilediği anlatıyor Metin Uca kıvaklığı ve eğlencesi ile…

Delikli jeton’dan tarihin ilk whats up mesajına ilk santral memuremizin bilinmeyen tüm ilginç eğlenceli bilgileri de bu eğlenceli oyunda ayrıca emojiyi kullanan ilk tarihi karakter kimdi?  Charlie Chaplin’in bir şakası nasıl gerçeğe dönüştü, sadece telefon sallayarak kimlere nasıl ulaşılır? Tarihin ilk instagram uygulaması hangi müzede sergileniyor, telefonda erkek ne der kadın ne anlar? Garantili yanılma yöntemleri ve daha onlarca ayrıntı da var bu oyunda. Gördüğünüz yerde koşa koşa gidin diyebileceğim bir oyun Aleksander Telefonu Kaldır ve oyun sonrası gözlemleyebildiğim kadarı ile aldığı tüm alkışı da sonuna kadar hak ediyor değerli Metin Uca.

Sevgili Metin Uca öncelikle İdea Dergi olarak röportaj teklifimizi bizi kırmayarak kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Diğer başrol oyuncumuz sevgili  Alexsander Graham Bell’e bir türlü ulaşamadık ama hazır konuşuyoruz o halde size soralım ’ Aleksandır Telefonu Kaldır’ iki perdelik oyununuz hakkında siz bize Didim okurlarına neler söylersiniz? 

Türkiye giderek dijitalleşmeyi yaşarken, bir yandan her şeyi kendimize benzettiğimiz gibi telefonu ve iletişimi de kendimize benzetiyoruz. Hem bunun eğlenceli öyküsünü anlatmak istedim, hem de telefon dışında neredeyse ortak kültürümüz kalmadı maalesef. O kadar çok çok konuda ayrıştık ki telefon dışında bizi anlatan ve bizim üzerinde uzlaştığımız başka bir şey yok. Solcusu, sağcısı, alevisi, sünnisi, kürdü, lazı, çerkezi, zengini fakiri kim ararsanız bu telefonu kullanıyor ve hemen hemen herkes aynı şeyi yapıyor. Bu oyun bizim iletişememe öykümüz. Artık birbirimizi anlamaya ve dinlemeye vaktimiz yok, birbirimizi bir yerlere koyup orada değerlendiriyoruz ve bunu yaparken de işin kolayına kaçıyoruz. Az kelime ile hiçbir şey söylemeden anlaşamamamızın öyküsünde telefonun çok ağırlıklı yeri var. Ben de bu oyunda bu süreci tarihsel gelişimi ile sorguladım.

Ama çok iyi biliyoruz ki siz de telefonunuzu iyi kullanıyorsunuz, özellikle sosyal medyayı çok aktif kullanarak telefon üzerinden çok güzel iletişim kurduğunuzu ve bundan da keyif aldığınızı düşünüyorum. Yanılıyor muyum?

Hem sosyal medyayı iyi kullandığımı düşünüyorum, hem de sadece o alanda bir takım paylaşımlar yaparak habercilik televizyon ve eğlence anlamında klasik iletişim kanallarından çoktan vazgeçmiş, bunun yerine kendi ekranını koyarak farklı şeyler yakalamaya çalışan insanları da anlama çabasının bir parçası da diyebiliriz. Klasik ekranlara inanmayan her şeyi kendi ekranından doğrulayarak yorumlayan genç özel bir seyirci de var.

Mahalle baskısı yerine de artık sosyal medyanın baskısı olduğuna inanıyor musunuz?

Onu da kendimize benzettik. Klasik medya o kadar yoğun ve o kadar ciddi bir güvenilirlik ve inandırıcılık kaybı yaşıyor ki klasik medya tam olarak bir alternatif olmadığı halde, özellikle telefon üzerinden yapılan sosyal medyanın şansı da buradan geliyor tam anlamı ile alternatif olmaya başlıyor. Orada ürün veren insanlar için şans olmaya başlıyor, çünkü daha çok önemseniyor. Ayrıca 9 bin gazetecinin işsiz kaldığı bir ortamda başka yapılabilecek bir şey de yok.

Sizi TV ekranlarından tanıdık sevdik. Düşünsenize ben de sizin hayranlarınızdan birisiydim. Sonra ne oldu da sizi göremez olduk, artık TV ekranlarında olmamanız sizin tercihiniz mi?

Seyirci ile çok oynandı. Seyirci niteliğinde de değişiklikler oldu. Aslında benim için de bir perhiz süreci oldu. Şimdi yine ancak yarışma yapabileceğim bir Türkiye var. Ama ben yarışmayı dijital medya üzerinden de yapıyorum. Pek çok firma marka ve hizmet ile onların halka ulaştığı üzün ve hizmetlerle buluştuk. Onları yarışmalarla tanıttık. Çok güzel geri dönüşler oldu. Bir otogaz firması ile beraberce Facebook sayfasından LİKE edilerek oynanan bir oyun yaptık ki 3 hafta içerisinde 130 bin kişi oynadı bu oyunu. Sadece ve sadece 5 soruyu doğru yanıtlayana 5TL akaryakıt verdiğimiz bir yarışmaydı. Çok güzel geri dönüşler alınca sonrasında ben de bir sürü marka ve ürün için bunu yapmaya başladım.

Oyununuzu oynamak için ya da başka bir etkinlik ya da sadece tatil yapmak için daha önce hiç hiç Didim’e geldiniz mi? Didim sizin için ne ifade ediyor?

Hayır hiç gelmedim. Didim’e gelmeyi çok isterim. Özellikle bizlerin siyasi duruşuna yakın belediyelerin bizim oyunlarımızı desteklemelerinin çok önemli ve anlamlı olduğunu düşünüyorum. Aydın için başkanımla görüşeceğiz oyun için ama Didim’den başkanımdan bir davet gelirse de severek koşa koşa Didim’e gelmek Didimli seyirci ile buluşmak isterim. Benim için Didim Bodrum yolunda sapılabilecek , heyecan veren ama hiç sapmadığım bir nokta.

Keşke sapsaydınız o yola demek istiyorum? Sizi, özellikle bu çok eğlenceli ve keyifli oyununuzla Didim’de ağırlamak ya da  tatil yapmak ve dinlenmek için Didim’de  de görmek isteriz. Diliyorum ki en kısa sürede sürpriz bir davet alırsınız…

Neden o yoldan hiç sapmadığımı ben de düşündüm şimdi? Bizlerin oyunları siyasi anlayış gereği özellikle kıyı bölgeler dediğimiz o malum kırmızı çizgiden de öteye zaten geçemiyor maalesef. Hiç davet almadığımı da düşünerek soruyorum şu an Didim’de yerel yönetim hangi siyasi partide bilemiyorum ama Didim’de kırsaldan gelen oyların çok güçlü olduğunu ve iktidar partisinin orada çok da güçlü olduğunu iyi biliyorum. Belki de ondan davet almadım Didim Belediye Başkanı hangi siyasi partiden seçildi?

Cumhuriyet Halk Partisi belediye başkanı adayı sayın Ahmet Deniz Atabay çok da kıran kırana bir seçim ile aldı son yerel seçimleri Didim’de. Az bir farkla da olsa CHP’li bir Belediye Başkanımız var. Her fırsatta ve platformda sanatı ve sanatçıyı desteklediğini de söylüyor sayın başkan. Eğer özlem başkanla görüşmeniz sonrasında oyununuz Aydın’a gelirse belki Aydın’dan Didim’e de gelirsiniz kim bilir? Olmadı Didim’den Aydın’a geliriz oyunu izlemek için. Kendimi çok bencil hissettim. Bu keyifli oyunu Didim’de tüm sevdiklerim de izlesin istiyorum. Ben de çok isterdim…

Siz Metin Uca siz hep kadın erkek ilişkisini kurcaladınız, hep bu ilişkiyi sorguladınız aşk ile ilgili konuşacak yaptığı her işi aşkla yapanlardansınız. Peki yeni aşık hissedenlere, genç aşıklara önemli tavsiye vermeniz gerekti diyelim bu tavsiye ne olurdu?

Aslında ben aşkı hep ikinci ve üçüncü plana ittim. Hayatım çok kavgalarla geçtiği için aşk yerine hayatıma giren kadınla yetinmek ve aşkı aramamaya dönüştü zamanla ve aşkı ötelemekle geçti. Hayat o kadar karmaşık ki ben daha da zorlaştırmayayım aşkı es geçeyim dedim. En büyük şansım da hayatıma giren kadınların beni benim onları sevdiğimden daha çok sevmesi oldu. Aşkla sevdiğim diyebileceğim çok az kadın var. Aşkı da bana tanınan sınırları hiç zorlamadan yaşadım, yani hayat bana ne kadar izin verdiyse o kadar sevdim, sınırları hiç zorlamadım. Ben o yanlışı yaptım işe gençler yapmasınlar. Hayatınızda çok kadın olması çok kadın sevdiğiniz anlamına gelmiyor ne yazık ki? Şimdi de 55 yaşında bekar ve aşk acemisi gibi hissediyorum zaman zaman …

50 yaşından sonra yaşanan hayat değiştiren güçlü aşklar için ne düşünüyorsunuz?

Bilmeyen yoktur hani bir söz vardır değil mi ellisinden sonra saz çalanı teneşir paklar derler öyle mi acaba ( gülüyor ) öyle olmasın durun bakalım belki de 55 den sonra da yaşanır güçlü aşklar.

Hiç kariyer planlaması yaptınız mı yoksa duygusal kararlarla mı yol aldınız?

Ben hep iç sesimi dinleyerek yol almayı tercih ettim ama hayatta ne istediğimi biliyordum, o yüzden şanslı bir adamım ki istediklerim ile sonuçları arasında büyük uçurumlar olmadı. Bu sebeple ben hiç istemediğim şeyleri yapmadım istemediğim yerlerde de olmadım. Hiçbir tercihim için de pişman değilim. Ama sonuçlarına hala katlanıyorum. Sonuçlarına katlanabileceğim kararlar aldım ki bu gerçekten zordur.

Kimya mühendisliği, jeoloji mühendisliği ve tiyatro eğitimleri gibi farklı farklı dallarda eğitimler aldığınızı biliyoruz. Tüm bu eğitimlerin size nasıl katkıları oldu?

Mühendislik eğitiminin bana en büyük katkısı neden sonuç ilişkisi ve bilimsel kuşkuculuk işte tutuculuk tüm bunları alt alta koyarsak sizin hayatı algılamanızda reflekse dönüşüyor. Aynı zamanda felsefe eğitimi ve yaratıcı drama eğitimleri aldım. Eğitim sisteminde artık kendilerine yer verilmeyen kaldırılan bu iki önemli dal ve bence her ikisinin eksikliği de kişilerin kendini ifade etmesinde ya düşünce üretmesinde ortaya koyuyor. En önemli toplumsal sorunumuz olan yerine koymak kültürü, yani birini yeterince iyi incelemek, tüm detayları göz önünde bulundurmak, empatik davranış geliştirmede kendimizi karşımızdakinin yerine koymada yaratıcı drama eğitimi çok önemli. Doğru düşünmek ve o düşünce tarihi ile ilgili şeyleri bilmek ve onun getirdiği bakış açısıyla başkasını anlayabilmek ama belli noktalarda değerlendirmeler yaparak düşünce üretebilmek için de felsefe eğitimi çok önemlidir. Artık okullarda bu iki eğitimin verilmemesinin sonuçlarını görüyoruz.

Cumhurbaşkanlığı adaylığınız olmuştu, o günlerde ne çok konuşuldu bu durum. Bugün yine başka bir seçim Türkiye’sindeyiz neler söylemek istersiniz?

Yani siz beni seçmediniz de iyi mi oldu! diyorum diyor ve gülüyor o bir şakaydı o bir protestoydu toplumun geniş bir kesiminde akılcı bir tepkiydi diye de değerlendirildi ama ciddiye alanlar da oldu. Benim tek bir isteğim vardı ve ben o arzuma ulaştım. Tüm evlerde evet Metin Uca cumhurbaşkanı olmayacak ama, acaba bu siyasetçilerin dışında bizi gerçekten temsil eden Türkiye’nin yüz akı isimlerinden birisi aday olsaydı sorusunu sordular. Keşke yaşadığı dönemde Yaşar Kemal cumhurbaşkanı olsaydı bilimde yüz akı isimlerden birisi olsaydı. Dünyada var böyle cumhurbaşkanları. Şu anda ne olursa olsun kim olursa olsun seçilse de seçilmese de %49 ile 52 arası birisi Cumhurbaşkanı olacak. Oysa tüm toplumu tüm Türkiye’yi tüm bu değişimi tüm farklı kesimleri temsil eden birinin olabilmesi için herkesin kabul edebileceği bir üst makam ve siyasi simge değil de birleştirici bir unsur olarak algılanması gerekiyordu. Oysa şimdi kötü Afrika ülkeleri benzeri bir başkanlık sisteminin üstelik yargı ve parlamento denetiminin devre dışı bırakıldığı bir tarza geçiş var. Keşke o zaman beni dinleselerdi. Ama bilmenizi isterim ki bu adaylığın ciddiye alındığı kentlerde günün seçime giren adaylarından daha fazla da oy alabilirdim.

Türkiye’nin parlamenter sistemine inanıyor musunuz?

En kötü parlamenter sistem in getirilecek olan dayatmacı başkanlık sisteminden daha iyidir diyebilirim. En azından dört liderin belirlediği parlamenterlerden oluşan bir meclis söz konusuydu şimdi ise bir liderin belirlediği ya da belirlemediği parlamenterlerden oluşan simgesel parlamentoya doğru gidiyoruz. Evet doğru elbette parlamentomuzun sorunları vardı parlamenter algısında sıkıntılar vardı, para gözlülük, hak etmedikleri mevkii, ya da sadece el kaldırdıkları yönünde haklı iddialar vardı. Ama tekrar söylemek isterim ki en kötü parlamenter sistem bile getirilmek istenen dayatmacı başkanlık sisteminden daha iyidir.

Size göre sporda ve sanata siyaset olmalı mı olmamalı mı? Son günlerde sıklıkla ünlü ve sevilen bazı sporcuların siyasi söylemlerini duyuyoruz sosyal medyada ve bu olmamalı diyenler var ya sizce?

Hayır bence olmalı. Siyasetin hayatın her alnında, legal koşullarda yer alması çok da önemlidir bence. Sporcunun da sanatçının da kendi siyasi görüşünü açıklaması çok doğaldır. Benim karşısında olduğum durum ise tarihler boyunca güçlünün yanında sadece güçlü olduğu için duranların yarattığı algı. Böylesi sporcuların ya da sanatçıların hiç de siyasi olmayan gerekçelerle insafsızca ve utanmazca güçlü olanın yanında yer almaları aslında en çok da kendilerine büyük zarar veriyor. Yoksa soldan sağa hangi partiyi desteklerse desteklesin, en başından beri inandığı siyasi görüş ve duruşla hareket ediyorsa buna kimsenin diyecek bir şeyi olmamalı. Ama sanatçı ya da sporcu belli bir durumdan faydalanıp da sonradan belli bir çıkar için siyasi söylemler yapılıyorsa, üstelik de buradaki çıkarı tüm toplumsal kesim anlıyor ve hatta başından bu yana ifade edilen o siyasi görüşün yanında olanların bile kabul etmediği inanmadığı bir ikiyüzlülük sınırına dayanıyorsa insanların da haklı tepkisini çekiyor. Bunu da o kişilerin zayıflığına vermek ve öyle değerlendirmek lazım. Yani Rıdvan Fenerbahçe camiası için ocak ayında kaybedilmişse bence helvasının kavrulup arkasından da iki satır dua edilmesi lazımdır. Neden büyütüyoruz ki? Benim için çok önemli bir oyuncudur, Fenerbahçe spor klübüne de çok büyük katkıları olan bir isimdir, elbette siyasi görüşünü de paylaşabilir bundan en ufak bir rahatsızlık da hissetmiyorum ama ben de onun yerine o üç büyük sporcu yerine o sporcuların temsil ettiği stadyumda Mustafa Kemalin Askerleriyiz diye bağıran milyonlarca tepkili taraftarın yanında duruyorum. Zaten bence yapılan değişiklikleri, yasal düzenlemeleri okusalardı Rıdvan da bunu anlayamayacak kadar yeteneksiz de değildir. O zaman bu kadar emin de olmazdı. En emin olan insanlar çoğunlukla en cahil olanlardır. Zaten de en tehlikeli güç örgütlü cehaletin gücüdür.

Endişeli misiniz? Başkanlık sistemi ve seçimi ile ilgili neler söylemek istersiniz?

Hayır endişeli değilim… çünkü ülkemi iyi tanıyorum. Bu güne kadar ne badireler atlattık. Sonuç evet ya da hayır çıksa da Türkiye kendi kaosunun düzenini oluşturacaktır. Hiçbir şey için son değildir hiçbir zaman da son olmamıştır. Anayasanın da hali ortada, her gün yeni eklemeler çıkarmalar yapılıyor, demek ki bu başkanlık siteminde de böyle olacak. Bence daha tehlikeli olan da şu an bir başkanı desteklemek için gözü kapalı başkanlık sistemini destekleyenlerin, daha sonra gelecek olan kendileri gibi düşünmeyen, daha sert, daha güç sarhoşu olan bir başka başkanın tavrı ve tutumu karşısında ne yapacakları? Çünkü siyasette ilkeler kişiler için oluşturulmaz, doğrular için oluşturulur. Bu başkan için yanlış olan bundan sonra gelecek başkan adayı için de yanlıştır. Bu sizin benim dünya görüşümüzden birisi bile olsa karşı çıkılması gereken yarı tanrısal bir güç, önemli olan böyle bir yetkiyi kimseye vermemek. Sorun da bu, böylesine olağanüstü yarı tanrısal bir güç veriliyor bize dayatılan önerilen başkanlıkta başkana, buna karşı çıkıyorum ben. Yani düşünsenize yunan mitolojisinde titanlar tanrıların üstündedir biliyorsunuz titanların gücü gibi bir güç sunuluyor gelinen noktada, titan kadar güçlü bir yetki veriliyor. Böyle bir yetki, desteklediğim dünya görüşüne ait bir başka kişi için de istenseydi karşı çıkardım bu hiç kimseye verilmemesi gereken bir yetki ve güçtür.

Son olarak  Ege İdea Dergi’yi nasıl buldunuz dergimiz için neler söylemek istersiniz?

Ben bu elimdeki dergiyi gerçekten çok sevdim. Vallahi de baktım inceledim çok da beğendim. Hiç de yerel bir yayın organı gibi durmuyor söylemeliyim. Üstelik de yerel yayınların gücünü, yerel basının gücünün öneminin ne demek olduğu çok da iyi bilen biriyim. Ege İdea Dergi sadece Didim’in değil Didim’de ortaya çıkan kültür zenginliğin ortaya çıkarıldığı çok önemli bir yayın olmuş.
Bir kez daha sizi tebrik ediyorum.

Çok değerli açıklamalarını samimiyetle bizimle paylaşan, sahnede kendisine bir kez daha saygı duyduğum sohbet hiç bitmesin istediğim Değerli Metin Uca’ya ben de Didim İdea okurları ve  Ege İdea Dergi adına çok teşekkür ediyorum.

Röportaj : Umut Kaşan / Ocak 2017 – İstanbul
Fotoğraflar : Şeyma Meran Özcan
Çeviri : Leyla Ecem Demirkan

Röportaj Ege İdea Dergi’de Yayınlanmıştır. (  İŞİNİ AŞKLA YAPANLAR ( SAYI 2 ) – METİN UCA )

Metin Uca & Umut Karabacılı

METIN UCA

He had education of both chemical engineering and geological engineering.He also had an education of theatre.

With the exam of ‘’anatolia agency’’ he started to being a reporter.He made a lot of show programmes on various turkish channels.

He reported morning news in 1999, named ‘’Good Morning Turkey’’ and had stand up shows as well. So, he got popularity.

He made a funny ‘’general knowledge’’ contest on Star Tv named ‘’Passaparola’’ which we still remember. With this program, everyone knew him and almost everyone took part in his program as a contester.

Some people called him snippy and he just answered that like ‘’ everyone else’s tongue is eroded from licking so mine has stayed sharp.’’ He is brave enough to say it. Beside that funny personality, he was really serious about national matters,so he became a politician at ‘’republican people’s party’’

He also wrote a lot of books. These books were really funny and had a perfect sense of humour.

Nowadays he has been maintaining his works as an anchorman,writer and producer…

Konular

E- Bülten

    Sosyal IDEA

    Bizi takip edip yalnız bırakmayan siz değerli okuyucularımıza teşekkür ederiz.