Bu yazdığım ve sildiğim üçüncü editör yazısı. İlk ikisinde dergiyi elinize alıp okuyacağınızı düşünerek yazdım. Oysa hayatın her zaman bizim için hazırladığı sürprizler var. Dergiyi elinize alıp okuyamadığınız için çok üzgünüm.
Dergimiz çok özel sektörel araştırması, özel içeriği, birbirinden özel röportajları ile yine dolu dolu ve yine çok severek okuduğunuz sayılar arasında olmayı diliyorum. Bir önceki sayıdan sonra, öyle çok uzun zaman da geçmedi oysa dergimizi baskıya hazırlarken her zaman olduğu gibi özel araştırmalar, zamandan bağımsız konular ve konuklar seçmeye, İnşaat emlak konu başlığında doyurucu ve verimli bir sayı olmasına gayret gösterdik. Maalesef ekonomik kriz ve değişen reklam pazarı sebebi ile istediğimiz hızda baskıya veremedik. Haberlerimiz ve konu başlıklarımız şu an gündemden o kadar uzak ki… çok keyifle okunası tüm röportajlarımız da daha önceden yapıldığı için gündemden ve Korona’dan habersiz beyanlar içeriyor. Sonrasında da malum sebeple günlerdir evlerimizden çıkamıyoruz hiç baskıya vermedik.
Şu günlerde tüm gündemimiz Covid-19 yayın konu başlığımız İnşaat Emlak. İlk kez yazarken böylesi zorlanıyorum. Dergiyi yayına verip vermeme konusunda ise hiç bu kadar düşündüğümü de hatırlamıyorum. Malumunuz içinde bulunduğumuz günlerde Covid-19 salgını sebebi ile karantinadayız. Evlerimizden dışarıya çıkmıyoruz. Okuyacak gerçek bir derginin iyi gelebileceğini düşünerek zor da olsa print yayın yapmayı daha fazla beklemeden ilk digital yayınımızı yapıyoruz. Bizim için önemli bir detaydır dergimize reklam veren, tanıtım ve duyuruları için bizi tercih eden firmaların tamamına ücret iadelerini yaptık. Bu ilk digital yayınımızda gördüğünüz reklamlar ise bize destek olmak isteyen, para iadesi kabul etmeyen, hatta dergimizde yer almayı isteyen digital yayınların print yayın kadar önemli olduğunu, emeğimizin kıymetli olduğunu söyleyen çok değerli işletmeler. Bu ilk digital yayınımızda reklamları ile bize güç ve motivasyon veren firmalara ve değerli yöneticilerine huzurlarınızda bir kez daha çok teşekkür ederim. Hep derim. “Var eden var olsun” dergimiz en etkili tüm digital platformlarda çeşitli haber ve reklam kanallarında karşınıza çıkacaktır.
Sabır sözcüğü katlanılması zor durumlar karşısında umutsuzluğa kapılmayıp, şikayet etmeden sızlanmadan dayanmak tahammül göstermek demektir. Sabırla ve büyük bir özenle hazırladık biz bu dergiyi. Sabırla da bu günlerin geçmesini diliyoruz. Sabırla evlerimizdeyiz. Yeniden elinize alıp okuyacağınız yayınlar yapmayı diliyorum, büyük bir sabırla…
Tüm dünyayı etkisi altına alan bulaşıcı bir hastalığın ( Korona Virüs ) bizlere bulaşmaması, bizi ve sevdiklerimizi hasta edip, yok etmemesi gayretindeyiz. Koskocaman Dünya, mikroskopla bile zor görülen küçücük bir bir mikrobun pençesinde durdu. Hayatlar durdu. Kayıplar oldu. Gözümüzle göremediğimiz, nerde olduğunu bulamadığımız bir bulaşıcı mikropla savaşıyoruz. Karantinadayız. Karantina sözcüğü de Fransızca “quarante” sözcüğünden geliyormuş. Ortaçağda limana yanaşan gemilerdeki insanların hastalık riskine karşın kırk gün karaya çıkmaları yasakmış. Karantina sözcüğü de anlamını buradan almış.
Evlerimiz ise ne kadar da önemli şu karantina günlerinde bir kez daha anladık. Karantinadan çıkar çıkmaz “Mutfağımı genişleteceğim”, “Salonu daha büyük bir eve taşınacağım”. “Ses yalıtımı daha iyi bir eve geçmeliyiz” gibi evlerimize dair ne çok fikir geçti aklımızdan. Diliyorum ki her zaman gönlünüzce olsun eviniz barkınız.
Bu arada İnşaat ve Emlak dendiğinde en otak paydaş da ‘Ev’ kelimesi. Ev –Bark ikilemesindeki “Bark” da yeni bir söylem gibi görünüyor oysa Orhun Yazıtlar’ında bile yer alan bir kelimeymiş. Bark her zaman ev ile yan yana kullanılmış. Sözcüğün kökü ise “bar”. Yani fiil kökü ile korunma ve geçinme işini ortalaşa yapmak anlamına gelirken zaman içerisinde baraka – barınak ve barınmak gibi türevleri gelişmiş. Diliyorum ki evlerinizde barınaklarınızda sağlıkta ve güvendesinizdir.
Bu salgın hastalık sonrası Dünya’da ve ülkemizde hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını iyi biliyor ama her şeyin yine eskiden olduğu gibi, en iyi hali ile devam etmesini diliyor ve istiyoruz. Bedensel sağlığımızı korumak adına evlerimizden çıkmadığımız bu günlerde Korona; korku, takıntı ve panik atak gibi çeşitli psikolojik rahatsızlık riskini de artırabilirmiş. Evlerinizden çıktığımızda onlar da dilerim evde kalır. Sizinle çıkmaz. Başkalarına bulaşmaz. İyi biliyoruz ki korku da cesaret de çok bulaşıcı.
Sanki kafese girme sırası biz insanlara geldi. Özgürlüğün değerini, gökyüzünün maviliğini, toprağın kıymetini, doğanın güzelliğini, pencereden izleme sırası bizlerde. Sevdiklerimize sarılmanın, sıradan basit durumların kıymetini anladık ve unuttuğumuz es geçtiğimiz ne çok şey öğrendik. Doğal olanın iyi geldiğini, şifa olduğunu, temiz olmanın önemini zaten biliyorduk ama bildiğimiz ile kıymet verdiklerimiz çok da başkalaşmıştı.
Gürültülü, aceleci ve ihmalkâr hayatlarımızda, yorgun yaşlı ve hasta kıymetli büyüklerimize, istediğimiz zamanı ayıramıyorduk mesela. Bu salgından yaşlılarımız o kadar kolay etkilendiler ve hoşçakal bile diyemeden öyle de çabuk gittiler ki… Büyüklerimize yeniden sarıldık.
Dünya bu mücadelede sınırları kapattı. İnsanlık en güvenli alanlarında evlerindeler. Ülkelerden ülkelere ilaç ve yardım kolileri gitti. Bir ülke diğerine koli bandına “Dostluk zor günde belli olur” mesajı yollarken bir başka ülke de koli bantlarına “Aynı denizin dalgalarıyız, aynı ağacın yapraklarıyız” mesajı yolladı. O yardım kolileri sadece ilaç ve tıbbı mühimmat taşımadı. Kolilerle şiir taşındı. Öğüt taşındı.
Bu salgınla olan mücadelemizden en az hasar ve kayıpla ve en kısa sürede çıkmayı diliyorum. Eğer söz uçuyor ve yazı kalıyorsa şuracığa Editör olarak tüm sevdiklerime, ve en zor zamanlarımızda yanımda olan güç veren moral veren iyi gelen tüm dostlarıma ve aileme “iyi ki varsınız” notu iliştirmek istiyorum. Keyifle okuyasınız.
Sağlıkla Kalın.
Umut Kaşan / Editör