Sanırsın ki hak savunucuları sendikalar işçiler, emekçiler İstanbul Taksim’i yakıp yıkıp dağıtmaya talan etmeye gelen düşman ordusu!

Dünyanın her yerinde gösteri hakkını devletler zor kullanarak engellemek ister, eylemci ile polis karşı karşıya da gelir. Politikalar da siyaset de sendikalar da tüm bu karşı karşıya gelişlerde devreye girer. Emperyalist sistemler, emek sömürüsünün sürekliliğini sağlamak için, başta işçiler ve tüm diğer çalışanların dayanışma ve birlikteliğini engellemelidir ki büyük bedeller ödenen mücadeleler ile elde edilen ekonomik ve demokratik kazanımlarını koruyamasınlar.

Üstelik bu kazanımlar günümüzde daha da önem kazanmıştır. Çünkü çalışma hayatına ilişkin adım adım gerçekleştirilen değişiklikler, hukuk tanımazlıklar bu dayanışmayı ve de özü itibariyle var olan kazanımları yok etmeye yöneliktir. Emeğin ekonomik ve demokratik mücadelesi engellendiğinde ne olur? Nüfusunuz artarken, sendikalı işçi sayısı azalır. İşverenlerin ekonomik gücü, sermaye lehine, işçi aleyhine dengeyi bozarsa, hak talepleri için hukuk devreye girer diye düşünebilirsiniz. Oysa hukuk çoktan yok sayılmıştır. Saraçhane kemerini tutan ve on binlerce insana karşı şiddet kullanan iktidar Taksim’in güvenliğini sağlasaydı ve de yine anayasayı tanımamak yerine AYM kararlarına uysaydı Taksim’de kitlesel ve barışçı bir 1 Mayıs kutlaması yapılması elbette mümkündü. Bunun güvenlik kaygısından öte iktidarın, otoriter-baskıcı tavrını ve muhalefeti sindirme yaklaşımını güçlendirdiğini düşünüyorum. İktidarın bunu kim daha kararlı inadına bindirdiğini düşünüyorum.

İstanbul Barosu yaptığı açıklamada “1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü 2010, 2011 ve 2012 yıllarında barışçıl bir şekilde Taksim’de kutlanmış ve bu gösterilerde hiçbir sorun yaşanmamışken, 2013 yılından beri hukuk kuralları hiçe sayılarak Taksim işçilere ve emekçilere kapatılmıştır. İstanbul Valiliği Taksim’de 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününün kutlanmasını yasaklayarak hem kanunu hem de Anayasa Mahkemesi kararını hiçe saymaktadır. İdarenin yapması gereken Anayasa Mahkemesi’nin bu kararının gereğini yerine getirerek, 1 Mayıs’ın Taksim’de ve her yerde güvenli ve barış içinde kutlanması için gerekli önlemleri almaktır. Aksi durum yeni bir hak ihlali olacaktır. Taksim Meydanının 1 Mayıs İşçi Bayramı ile özdeş olduğu Taksim’de 1 Mayıs kutlamasını engellemenin hak ihlali olduğu ve de hükümetin görevinin işçilerin ve yurttaşların 1 Mayıs’ı Taksim’de ve her yerde güvenli ve barış içinde kutlaması için gerekli önlemleri almak olduğu vurgulanmıştır. “ diyor.

Saraçhane’de demokrasinin, hukukun ve emeğin önüne konan gerçekten de aşılması gereken bir barikat vardı. Sermayenin desteğini alan iktidar polisine “Onları durdurun, bu barikatı aşmasınlar” dedi. Barikat karşısında kimler vardı? Demokrasi, hukuk, adalet ve eşitlik iradesi için, hak, hukuk, emek ve demokrasi için mücadele ettiğini söyleyenler. Büyük bir polis barikatı ve polis şiddeti ile baş başa bırakılanları sonrasında ne sendikalarda görebilirsiniz ne de meydanlarda!

Biz o barikatı aşamadık ama bizim bu barikatı aşmamız gerekiyor. 54 ilden neden aynı selam gitti Taksim’e?  “Her yer taksim her yer direniş” diyenlerin gözü kulağı aynı saatlerde direnen Taksimdeydi. Yoksa bizler bulunduğumuz meydanlarda kavgasız olaysız bayram gibi kutluyorduk 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü, isteyince çok da güzel kutlanabiliyor çünkü. Her yerde bayram gibi kutlanabilen 1 Mayıs İstanbul’da trafiği kilitledi neredeyse hayatı durdurdu.

Aynı saatlerde de Taksim’deki eylemciler ise yapılan çağrılar üzerine işçiyiz haklıyız kazanacağız diye gittikleri eyleme “Etkinliği sonlandırıyoruz” diyenlerin çağrısı ile öylece kalakaldılar. Eyleme etkinlik demeleri de değil de, siyasi şov yapanlar 1 Mayıs’ta Taksimdeyiz diyerek büyük büyük açıklamalar yapanlar sessiz sedasız geri döndüler. Sizce Taksim çağrısı yapılırken orada bir barikat olmayacağını mı düşündüler?

Anayasal kazanımları yok sayarak eylemcilerle polisi karşı karşıya getirerek tek bir şey hedeflenmiştir. Polisler de emir almış, üstlerine hesap vermesi gereken, sendikal hakları elinden alınmış işçidir. Sermayenin gücüyle hareket eden tüm iktidarlar gibi mevcut iktidar da Taksim Gezi Parkı direnişi sonrası Taksim’i dokunulmaz kılarak güç gösterisi yapmıştır.

CHP’nin artık çok şey değişecek, halkın tabanın sesi olacağız diyen yeni başkanı Özgür Özel “Hak verilmez, alınır. Diyerek Anayasal hakkına sahip çıkan işçi ve emekçileri, sendikaları “Taksim’de Kutlayacağız” diye çağırıp sözde güç gösterisi yapmıştır. Ben o barikatı önümüzdeki ilk seçimleri kazanarak kaldıracağım, polisle çatışarak yapmayacağım” diyen CHP lideri Özel’ sormak isterdim. Kim size polisle çatışmaya girin dedi ki? 1 Mayıs’ın mağdurları emir kulu polisler değildir. Sizlerin önce meydanlara çağırıp, sonra yarı yolda bıraktığınız ve hala kendilerinden oy istediğiniz o işçi sınıfıdır.

Polisler de halk çocuğu olarak değil devletin kolluk görevlisi olarak anayasal hakkını kullananlara ve işini yapan basın emekçilerine karşı orantısız şiddet kullandığı için tepki almıştır. Ayrıca da polislerle hepimizi şaşırtacak biçimde çatışmaya girerek zaman zaman provakatif hareketler geliştirenlerin kim/ kimler olduğunu nereden nasıl anlayacağız? Sizin ana muhalefet olarak göreviniz polisle halkı karşı karşıya getiren durumları tüm çıplaklığı ile halka açıklamak. İstediklerine, istedikleri zaman belgeye delile kanuna hukuksal mevzuata gerek de yok, biz biliyoruz bu kişi teröristtir deyip işin içinden çıkıyorlar. Anayasaya uymayanlarla, yasaları yok sayanlarla Yeni Anayasa’yı konuşmak ve tartışmak bu kadar güvenden uzaklaşmış bir hükümetle ve halktan kopuk muhalefetle mümkün değildir.

Düzene rıza üreten sarı muhalefetin de düzene rıza gösterdiği için yuhalanan sarı sendikaların da asıl kimleri nasıl mağdur ettiğini hepimiz çok iyi biliyoruz. İşçiler İşçi bayramında çalışmak zorunda kalıyorlarsa bu sarı sendikaların yüzündendir. İşçi sınıfı ekonomik mücadelesiyle siyasal mücadelesini dengeleyemiyorsa bu da kitlesini meydanlarda bırakarak alanları terk eden, sarı muhalefet yüzündendir.

Hepsine ve her şeye rağmen işçinin, emekçinin haklarının sömürülmediği günler için Yaşasın 1 Mayıs, yaşasın hak verilmezse alınır diyenler.  Var olsun ekmeğimizi patronların insafına, doğamızı rantçıların yağmasına, haklarımızı tek kişinin keyfine bırakan bu düzeni değiştireceğiz! diyebilme cesareti gösterenler.

Umut Kaşan – 2024 / Didim

1 Mayıs 2024 Didim
1 Mayıs 2024 Didim

Konular

E- Bülten

    Sosyal IDEA

    Bizi takip edip yalnız bırakmayan siz değerli okuyucularımıza teşekkür ederiz.