BÜYÜK MANŞETLERİN KÜÇÜK GİZLİ KODLARI

Osmanlıların ilk dönemlerinde giyim bir tüketim aracı olmaktan çok uzaktı. Doğu kadınının Moda kavramı yoktu. Kadınların gerek saç biçimleri, gerek elbise kesimleri ve kumaş cinsleri hep aynıydı. Türk kadınının Cumhuriyet ile birlikte değişen yaşam tarzı, Türkiye’ye farklı moda anlayışlarını beraberinde getirdi.

1930’larda ekonomik kriz, giyimde sadelik rüzgârları estirdi. Dönemin moda kadını olgun, ölçülü ve daha kadınsıydı. Kadın giyiminde etek boylarındaki kısalık bir daha ancak 1960’larda görülüyor.

Elbette II. Dünya Savaşı Türkiye’yi her açıdan etkilemiştir. Tam da bu sebeple 1940’lı yılların sonu ve 1950’li yılların başında artık moda ve giyim israf olarak görülmemeye başlamış ve herkesin giyindiği gibi giyinilmesi konusuna vurgu yapılmıştır. Hazır giyimin, mağazacılık anlayışının ve çoğu ünlü markanın yeni yeni filizlendiği 60’lı yıllar kadınların mefruşatçıdan kumaş aldığı, dönemin kadın dergilerinden kalıplar, modeller bulup ya kendi diktiği ya da terziye sipariş ettiği dönemin son zamanları oldu. Aslında Türkiye de dünya markalarına diğer ülkelerle eşzamanlı olarak tanıklık etti.

1980’leri renkli ve şatafatlı giyim tarzıyla hatırlıyoruz. Tişört, sweat shirt, tayt gibi İngilizceden dilimize yerleşmiş pek çok kıyafet, saç bantları, lastik ayakkabılar ve eşofmanlar moda oldu o yıllarda. Saçlarda punk modası vardı, perma en popüler saç şekli oldu. Kot pantolon üzerine giyilen Anadolu motifli yelekler, gömlekler ya da şalvarlar üzerine yazılı tişörtler giyiliyordu.

Renkli desenli gömlekler, çizgili takımlar giyilmekte, bunların üzerine altın kolyeler, bilezikler, yüzükler, dikkat çeken büyük tokalar parlak ayakkabılar yani zenginleşen yeni kentli sınıfın kendini gösterme isteğini ortaya koyan tüm renkli detaylar. Kumaşların renkli desenlerinden de anlaşılacağı gibi renklerin tüm tonları hakimdi.

1990’lı yıllarda ise kadınlar gömlek, ceket ve etekleri ile adeta toplumda ilerleyişin simgesi oldular. Yine bu yıllarda medyanın modaya etkisi büyük olmuş, pop müzik patlaması, ‘imaj her şeydir’ dönemi de modayı şekillendirmeye başlamıştır. Bir anlamda sadelik ön plana çıkmış ve siyah renk neredeyse modaya hâkim olmuştur. 1970’lerin geniş kesimli İspanyol paçaları yeniden moda olmuş ve artık kot pantolonlar da hayatın her alanına girmeye başlamıştı. Tişörtlerde değişen ve gelişen teknoloji ile yeni baskı teknikleri görülmektedir.

21. yüzyılda ise moda çoğulcu bir döneme girmiştir. Tek bir trend yoktur, herkes kendi trendini yaratabilir. Günümüzde her ne kadar moda popüler olanı giymek gibi algılansa da moda dediğimiz şey ; tarihe tanıklık eden, o zamanın yasam biçimi, değerleri, teknoloji seviyesi ve yaşam hakkında bilgi veren kodlar taşıyor.

Oysa moda sanattır ve tüm sanatların birleşiminden ortaya çıkar. İnsanların cinsel, dinsel, fiziksel, kültürel, ekonomik ve siyasal haberleşme biçimine verilen bir sosyal olgu yani “Mood”, içinde bulunulan durum demektir diye tanımlıyor çoğu ünlü modacılar.

Kültürü olan her şeyin Modası da var olur. Algıyı yöneten haliyle modayı da yönetir. Tam da bu sebeptendir ki çok ünlü markaların çok büyük reklam bütçeleri vardır ve bize kocaman kocaman billboardlardan ve dergi sayfalarından medyanın tüm yelpazesinden ayrı ses verirler.

Hayallerimizi bile biliyorlar…

Sevgilerimle

Umut Kaşan

 

Konular

E- Bülten

    Sosyal IDEA

    Bizi takip edip yalnız bırakmayan siz değerli okuyucularımıza teşekkür ederiz.