AYDIN DENGE GAZETESİ
TV DEN DİDİM TEMSİLCİSİ / MUHABİR
EDİZ VERDİOĞLU
‘Gazetecilik Mesleğini Seviyorum. Yapmak istediğim tek meslek gazetecilik.’
Lise çağlarından bu yana gazetecilik yapan Verdioğlu’nun turizm lisesine devam ederken geçirdiği trafik kazası sonrasında başlamış habercilik serüveni. ‘O kaza hayatımda büyük değişimlere neden oldu’ diyor. Kazadan 1 yıl sonra kendi kurduğu internet sitesiyle Didim halkını kendi yaptığı haberlerle buluşturmuş. Turizm okumasına rağmen işi gücü gazetecilik olan Verdioğlu, mesleğin birçok cilvesiyle karşılaşmış. Babasının haberi yapmak zorunda kalmış ve bu yüzden çok kez eleştirilmiş. Yine de elinden kamerasını bırakmayan Verdioğlu o günü anlatırken ‘Hem ağladım hem de mesleğimi yaptım’ diyor. Kendi gazetesini açmış kapatmak zorunda kalmış, mesleğin çeşitli kademelerinde görev yapan ve hatta bir dönem radyo yayıncılığı da yapan Verdioğlu 1988 Sakarya doğumlu. 2000’li yıllarda Didim’e taşınmış. Antalya Manavgat Meslek Yüksekokulu Seyahat İşletmeciliği mezunu. Bugün aktif olarak Denge Gazetesi muhabiri ve son 1 yıldır da tvDEN Televizyonu Didim muhabirliğini yapıyor. Kendine ait www.edizverdioglu.com.tr adlı internet sitesi var.
Çok kısaca Ediz Verdioğlu’nu tanıyabilir miyiz?1988 Sakarya doğumluyum. 2000 yılına kadar Sakarya’da yaşadım. 2000 yılının Şubat ayında ailemle birlikte Didim’e taşındık. Antalya Manavgat Meslek Yüksekokulu Seyahat İşletmeciliği mezunuyum. Bugün aktif olarak Denge Gazetesi muhabiriyim ve son 1 yıldır da tvDEN Televizyonu Didim Muhabirliğini yapıyorum. Kendime ait www.edizverdioglu.com.tr adlı internet sitem de mevcut.
Gazetecilik mesleğini seçişiniz ve başlangıç hikâyeniniz ile sürecinizi ve meslek hedeflerinizi bilmek isteriz? O zaman Didim’e gelişimden başlamam lazım. 1999 yılının Ağustos ayında Sakarya depremini yaşadım.2000 yılının Ocak ayına kadar ailemle birlikte çadırda ve prefabrik evlerde kaldık. Benim için çok zor zamanlardı, çünkü depremden çok etkilendim.
Memur oldukları için ailemin Şubat ayında Didim’e tayinleri çıktı. İlk öğrendiğimde çok üzülmüştüm. Sakarya’dan ağlayarak ayrıldım diyebilirim. Çok içine kapanık bir öğrenciydim. İnsanlarla iletişim kurmazdım. Didim’de yaşayan Sakarya’dan tanıdığımız bir Turizm lisesinde öğretmelik yapan Aydın hoca vardı.Babama ‘Ediz’i turizme yazdırın’ demiş. Babam da benim turizmde yapamayacağımı söylemiş. Hocamız turizm okulu sayesinde içine kapanıklığımı yeneceğimi ifade etmiş ve böylelikle Didim’de Turizm Meslek Lisesi’ne yazıldım.
2003 yılının Eylül ayında bir trafik kazası geçirdim. O gün Kuşadası’ndan dönüyorduk. Arabada akrabalarımız vardı ben de annemle arkada oturuyordum. Saat gece yarısını geçmişti. Didim yolunda araba yoldan çıkıp uçuruma yuvarlandı. Kendime geldiğimde arabadan fırladığımı fark ettim. Cebimde de telefon vardı, telefonla hem polisi hem de ambulansı aradım. O esnada kimseden de ses gelmiyordu. Telefon görüşmesinden sonra arabanın içerisinden şoför çıktı. Eşine seslendi, eşinden ses soluk çıkmıyordu. Annemin yukarılardan bir yerlerden sesi geliyordu. 10-15 dakika içerisinde polis arabası geçti, bizi fark etmedi. Şoför yola çıkıp ekibi geri döndürdü. Ondan sonra ambulansla birlikte şu anda Söke’de gazetecilik yapan Yılmaz Ölmez ağabeyim oğluyla birlikte haber yapmaya geldi. Kamerayla çekim yaptılar. Hastane de tedavi görürken babam Güneş Gazetesi’ni getirdi, kendimi gazetede gördüm ‘Cep telefonuyla iki can kurtardı’ yazıyordu. Hürriyet Gazetesi’nde de bu haber yer alıyordu. Daha sonra babam Yılmaz Ölmez ağabeyimden çektikleri videonun bir kopyasını almıştı. Okuduğum okula da alışmıştım. Fakat içime bir habercilik aşkı girmişti. O kazadan 1 yıl sonra kendime bir internet sitesi kurdum. Didim’i tanıtan haberler ve Didim’i ilgilendiren olay haberleri yapmaya başladım. İlk habercilik sürecim öyle başladı. Okulumdaki etkinlikleri dahi haber yapıyordum ve Didim’deki yerel gazetelerle paylaşıyordum. O kazadan sonra içime sanki gazetecilik kaçmıştı.Okuldan mezun olunca da 2007 Mayıs ayında Didim’de günlük yayınlanan Gazete 2000’de çalışmaya başladım. Daha önceden de haber attığım bir gazeteydi ve ilk olarak gazeteciliğe orada başladım. Aynı yaz içerisinde İhlas Haber Ajansı’nın Didim muhabirliğini aldım. Aynı dönem içerisinde Akşam Gazetesi’nin Didim muhabirliğini yaptım. Mayıs’tan Eylül ayına kadar bu şekilde devam etti. Eylül ayında üniversiteye gittim. Akdeniz Üniversitesi Manavgat Meslek Yüksekokulu Seyahat İşletmeciliği bölümünü okudum.
Antalya’ya gidince oranın da yerel gazetelerini alıp incelemeye başladım. Manavgat’ın Sesi ve Akdeniz Haber diye gazeteleri vardı. Manavgat’ın Sesi 41 yıllık bir gazeteydi. Gazeteyi alınca bir ilan gördüm. ‘Gazetede part-time çalışacak eleman aranıyor’ yazıyordu. Çok sevinmiştim. Hemen başvurdum, kabul edildim ve akşam haberlerine gitmeye başladım. Okulda haber olabilecek her şeyi haber yapardım. Okulun bir panosu vardı, yaptığım haberler sürekli oraya asılırdı. İhlas Haber Ajansı’na magazin ağırlıklı haberler yapardım. Mezun olunca da Didim’e döndüm. Belki ilk baştan gazeteciliğe yönelseydim iletişim fakültesini de mutlaka okurdum. Ama kendimi sahada yetiştirdim
2009 yılının Eylül ayında Didim’e dönünce Yeni Asır Gazetesi’nin muhabirliğini yapmaya başladım. 2010 yılında bir dönem kendim Sahilkent adında günlük gazete çıkardım. Daha sonra kapattığım gazeteyi 2012 yılında haftalık, renkli olarak yeniden çıkarmaya başladım 3 ay kadar kendi gazetemi de çıkardım tek başımaydım, tek başına yapmak zordu sonrasında bırakmak zorunda kaldım.
Mesleğin içinde olduğum için kendi gazetemin kapanmasına çok da üzülmedim. Daha sonrasında ilk gazetecilik mesleğine başladığım Gazete 2000’de yeniden çalışmaya başladım. Bir dönem de Yazı İşleri Müdürü olarak görev yaptım. 2014 yılının Temmuz ayından itibaren de Denge Gazetesi ailesine katıldım.
Bu arada bir de biz Bahri Aşık ağabeyimizle Didim’de ortak yerel bir radyo açtık. Didim FM adında bir yerel radyomuz oldu. 1 yıl kadar radyomuzu aktif olarak sürdürdük. Fakat elde olmayan sebeplerden dolayı radyomuzu kapatmak zorunda kaldık. Keyifli bir meslek radyoculuk. Dolmuşa bindiğimizde falan radyomuzun orada çalması bizi mutlu çok ediyordu. Basın mutfağının radyo alanında bulunmak beni mutlu etti.
Düzenli takip ettiğiniz gazete ve de köşe yazarı var mıdır? kimdir?
Düzenli olarak takip ettiğim bir isim yok. Fakat Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü’ne ait ‘Anadolu’nun Sesi’ adlı mobil uygulama sayesinde yerel medya gazetelerini takip ediyorum.
Sosyal medyayı düzenli ve aktif kullanır mısınız? Tercih ettiğiniz sosyal platform nedir ? Sosyal medya haberciliği üzerine neler söylemek istersiniz? Evet, sosyal medyayı düzenli ve aktif olarak kullanırım. Facebook, Twitter ve İnstagram hesaplarım mevcut ve buralardan paylaşım da yaparım. Sosyal medya haberciliğine katılmıyorum. Çünkü sosyal medya, habercilik ortamı değil, paylaşım ortamıdır. Fakat günümüzde maalesef sosyal medya haberciliği, Anadolu medyasının en önemli handikapı.
Gazetecilik yaşantınızda unutmadığınız anılarınız var mı?
2013 yılında Didim’de yelkenli yat yarışlarının haberini yapmak için sürat teknesine binmiştim. Açıktan çekim yapacaktım. Sürat teknesinin ön kısmına oturdum. Ön kısmına oturmak çok sağlıklı değilmiş. Düşmeyeyim diye kendimi kasıyordum. Kasmamla beraber birden belime bir ağrı girdi. Büyük tekneye geçtim, ayakta duramıyordum. Uzandım, kalkamadım. Aydın’a Hastaneye kaldırdılar hemen ve omurga kısmında kırık çıktı. 1 ay boyunca ayağa kalkamadım. Ameliyat oldum, omurga kısmına platin takıldı. 1 ay sonra hastaneden taburcu oldum. O dönemde gazeteci Atilla Karpınar’a doktor ve hemşireler için bir teşekkür yazı yazdırmak istediğimi söyledim. Denge en çok okunan gazetelerden bir tanesiydi. Fiyatını sorduğumda Atilla Karpınar, ‘Meslektaşlarımızdan para almayız’ demişti. Bir çeyrek sayfa ilan çıkmıştı halen de saklarım.
Bir de babamın Didim’de tapu dairesinde memurluk yaptığı dönemde tapu dairesinde bir operasyon oldu. 9 kişilik tapu dairesi çalışanı adliyeye çıkarılmıştı ve hepsi tutuklandı. Tutuklananlar arasında babam da vardı. Haksız bir operasyon olduğunu düşünüyordum. Adliyeye sevk esnasını diğer gazetecilerle birlikte çekim yaptım. Bir yandan babamın fotoğrafını çekiyordum, bir yandan da ağlıyordum. Beni eleştirenler konuşurken bunu söylüyorlar. Bu mesleğin cilvesi olduğunu düşünüyorum. Benim yaptığım bu davranış gurursuzluk değildir.
Basın emekçilerinin en büyük problemleri nelerdir?
Aydın basınında çok büyük değişim ve gelişimler var. Sürekli kendini geliştiren hedef yükselten gazeteler olduğunu görüyoruz. Ama gazetecilik yapmak çok zor. Gazetecinin bir hükmü kalmadı bence. Herkes eline telefonu alıp, fotoğraf çekip, çeşitli internet sayfalarında paylaşıyor. Bir habere gidiyoruz, gazeteci olmayan birçok kişi bizi engelleyip cep telefonuyla fotoğraf çekmeye çalışıyor. Bu sefer gazetecilerin bir hükmü kalmıyor. Herkes gazeteci olmuş diyorsunuz ve bu durum isteğinizi kırıyor. Basın 4’üncü kuvvettir. Bir ilçede sıkıntı varsa yetkili kişiler bu sıkıntıyı yerel gazeteler sayesinde öğrenir. Yerel gazete halkın ağzı olur. Bu yüzden yerel gazetelerin çok önemli olduğunu düşünüyorum.