ZEKİYE BARAN / Avukat – Kibele Kadın Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Kurucu Üye İnsan Hakları Derneği Aydın Şube Yönetim Kurulu Üyesi.
1967 doğumlu Söke Avşar köyü doğumlu bir yörük kızı. Okuduğu tüm okullarda hep başarılı olmuş öğrencilerden. Parasız Hemşirelik yatılı okulunu kazanıp 2 yıl Bolu’da sadece kızların olduğu bir okulda okumuş. Sonrasında da not ortalamasını yükselterek ilk mesleği olan hemşireliği İzmir’de bitirmiş. Yine aynı yıl üniversite sınavına girip İstanbul Hukuk fakültesini kazanmış. Mecburi hizmet tayini Van /Muradiye’ye çıkınca hukuk okuması için hemşirelik mesleğinden istifa etmeyi düşünmüş ama ödemesi gerekli tazminatı ödeyemeyince Van’da hemşirelik yaparken hukuk okumaya başlamış. Hayatının buradaki dönüm noktasında ise bir başka güçlü kahraman kadının izi var. Hayatı boyu kız çocukları ve kadınlar için çalışmış, Tıp Doktoru, Akademisyen, Yazar, Eğitimci ve Aktivist ve daha çok Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin kurucu başkanı olarak bilinen Cumhuriyet tarihinin en güçlü kadın figürlerinden olan kahraman Türkan Saylan. O yıllarda sadece başarılı bir doktor. Dr. Türkan hemşire Zekiye’yi çok sevmiş, Zekiye hemşireye inanmış ve onu İstanbul’a çalıştığı hastaneye yanına almış ki çalışarak okusun ve avukat olsun. Zekiye hemşire de hem çalışmış hem okumuş ve Avukat Zekiye olmuş. Ne de iyi olmuş, iyi ki de Avukat olmuş. Tüm Sağlık Sen’in ilk kurucu 129 üyesinden birisi, İnsan Hakları Derneği Aydın Şube Yönetim Kurulu Üyesi. Kibele Kadın Dayanışma ve Yardımlaşma Derneğinin 15 kurucu üyesinden birisi. Didim başta olmak üzere, şiddet mağduru kadınlarının hak ve hukuk mücadelelerinde adını iyi bildiğimiz korkusuz yürek. Her sabah 6:30 da uyanırım diyecek kadar disiplinli, çok çalışkan, çok dirençli, bildiğini yapanlardan, düşündüğünü korkmadan söyleyenlerden, eylem yapanlardan, harekete geçenlerden, itiraz edenlerden, yol gösterenlerden, herkese dokunanlardan, çok sevilenlerden o sadece hakkını aradığı kadınlara ait kazandığı davalar ile bile çoktan pek çok erkeğin bile korkulu rüyası olmayı başarmış bir kahraman. Sadece Didim’in de değil en başarılı kadın Avukatlardan. O Avukat Zekiye Baran.
- Dr. Türkan Saylan ile tanışma sürecinizi ve hemşire iken Avukat olma öykünüzü bizlere anlatır mısınız?
Hemşireliği bitirdiğim yıl üniversite sınavına girip İstanbul Hukuk fakültesini kazandım. Tayinim Van’a çıktı. Hemşirelik mesleğinden istifa edip İstanbul’da okumayı düşündüm ama tazminatı ödeyecek o param yoktu. Ben de okul kaydımı dondurup Van /Muradiye’de sağlık ocağında hemşirelik yamaya başladım. Daima sevgiyle anarım Türkan Hoca’yı. 85’li yıllardı ve İstanbul’da Lepra Hastanesini yeni kuran Dr. Türkan Saylan Van’a hasta taraması için geldiğinde sağlık ocağında çalışan sıradan bir hemşireydim. Türkan Hoca da o zamanlar sadece başarılı bir hekim. O benim aynı zamanda hukuk okuduğumu öğrenince torpilli bir tayin dokunuşu ile İstanbul Lepra Hastanesine hemşire olarak beni yanına aldı. Geceleri nöbette çalışırken gündüzleri de okula giderek İstanbul Hukuk Fakültesini bitirdim. Öğrenci derneklerinde de çok aktiftim. O yıllarda 15 kişilik hemşire grubu ile yaklaşık 2 yıl Nabız dergisini de çıkardık. Teknik Sağlık Mensupları Derneği o yıllarda odalaşmaya geçince Tüm Sağlık Sen’in ilk kurucu 129 üyesinden birisiyim. Memur sendikalarında aktif zorlu süreçler geçirdim ne güzeldi o günler.
- Hem hemşire hem avukatsınız hiç işsiz kalmamışsınızdır değil mi? Hiç işsiz kaldınız mı?
Ben de bir yıl kadar işsiz kaldım çok iyi bilirim işsizliğin ne olduğunu köyde pamuğa ve çapaya bile gittim. ( Gülümsüyor ) Okulu daha bitirmemiştim ki öğrenci hareketi içerisinde olduğum için ağır işkence ve sorgularla dolu 15 gün gözaltı süreci yaşadım. Çıktığımda kollarımı kullanamaz haldeydim. Annem, ablam ailem uzun süre baktılar bana. Öyle ki en az 2 ay ablam yıkadı beni diyebilirim. Ağır travmatik bir süreçti. O süreçte bir yıl işsiz kaldım. O günlerde gittim pamuğa ve çapaya.
Sonrasında iyileşince Ümraniye Belediyesinde iş hayatına yani hemşirelik yapmaya geri döndüm. O yıllarda Ümraniye Belediyesi Büyükşehir oldu. Ben bu kez de Hızır Acil Serviste geceleri çalışırken bir yandan da adli tıpta yüksek lisans yapmaya başladım. Fakat sonrasında Politik iradenin değişmesi ile ben ve bazı arkadaşlarım yine işsiz bırakıldık. Bu kez işsiz kalınca sadece politik davalara bakan avukatlık bürosunda 3 yıl kadar avukatlık yaptım. Gazi davası avukatlarındanım, Metin Göktepe davasına da girdim. Aktif avukatlık sürecim de öyle başladı.
- Didim’e nasıl geldiniz?
İstanbul’da evlendim. Evlenip çocuk yapmaya karar verince Arya Su ‘ya hamileyken Didim’e geldim. O günlerde öyle de çok yorulmuştum ki, biraz da dinlenmek daha sakin dingin bir hayat için ailemin de ısrarları ile Didim’e geldim. Arya Su’yu 13 ay emzirdim o bir yaşına girmişti ki Didim’de Kendi Hukuk Büromu açtım. Bugün Arya Su’da hukuk okuyor. Eminim o da çok başarılı bir avukat olacaktır.
- Sanki Zekiye Baran sadece mücadele etmiş de hiç aşık olmazmış gibi geliyor bana niyeyse peki mantık evliliği mi aşk evliliği mi yaptınız?
Aşk evliliği yaptım ( gülümsüyor ) ve anne olmayı da çok istedim.
- Zekiye Baran’a biz dışarıdan baktığımızda kafasına koyduğunu yapan, mücadeleci, güçlü cesur kararlı ve inançlı bir kadın. Gerçekten kafanıza koyduğunuzu yapar mısınız? Siz kendinizi nasıl tanımlarsınız ?
Yaşamım boyu gelenek ve göreneklerle hareket etmedim. Küçük yaşta meslek sahibi olup kendi paramı da kazandığım için, tüm kendi kararlarımı da kendim aldım diyebilirim. Evlendiğimde aileme sadece evleniyorum ben dedim. Bir tek kızımla konuştuğum bir boşanma sürecim oldu ve boşandığımda da aileme boşandım ben dedim. Üniversite yıllarımdan bu yana da kendimi aktif sosyalist feminist düşüncede tanımlarım. Gözü karayım. Kafama koyduğumu yaparım. Bu kararımla yeri gelir, bir kişi de olabilirim, bin kişi de olabilirim. İnandığım bir durum için reddedilebilirim tek başıma yalnız da kalabilirim, desteklenebilir kalabalık da olabilirim, alkışlar da alabilirim. Farkı yoktur benim için, yeter ki isteyeyim. Kafama koyduysam yaparım. Ama gözüm karadır benim.
Kadını kahraman yapan şey gözü karalığı ve dirençli, inançlı ve kararlı tavrıdır. Öyle bir toplum olduk ki kadın biraz bile öne çıkıyorsa ve hiçbir şey yapamıyorlarsa kadına cinsiyeti üzerinden, ahlak sorgulaması ile yıpratma yıldırma yapılıyor. Ben hiçbir kadına asla cinsiyetçi yaklaşmam, ahlak bekçiliği yapmam, benim sorguladığım şeyler bunlar değil. Hiç olmadı. Öyle mağdur ediliyor ki kadınlar mesela karşımda hiç tanımadığım kadın erkek uyuşmazlığı yaşayan bir çift varsa ben öncelikle sorgusuz sualsiz kadından taraf olurum kadın bir sıfır öndedir bende çünkü inanın geçmiş zamanlarda dayak yediği için benim yanıma gelip ağlayan avukat arkadaşlarım bile oldu. Toplumda kadının yaşadığı ciddi bir mağduriyet var. Bu eğitimli eğitimsiz çalışan kadın genelinde mağdur olanlar hep kadın. Çünkü ekonomi erkeklerin elinde, para kimse ise düdüğü çalan da o oluyor. Erkek yer içer gezer arkadaşları ile gönlünce oturur sohbet eder, eğlenir ama kadın öyle mi hemen başlar kadına yakıştırmalar ve hemen başlar problemleri kadının. Burada erkek kadar kadının da kadına şiddeti bile var. İtiraz eden, hakkını arayan, dayatma ve baskıyı kabul etmeyen kadınların yaptığı bu toplumda kahramanlıktır.
- Masallarda prenses bile olsan bir beyaz atlı prens olur kadını kurtaran. Kadınlar tüm zamanlarda hep kendilerine kahraman yaratmışlardır. Ya da kadınlara prensler kahramanlar yaratıldı. Kahramanlık güçlü olmak sanki erkeklerin hakkıymış da biz kadınlar rol çalıyormuşuz gibi biraz… İdea Dergi’nin kahraman kadınlar sayısının kahraman kadınlarından Zekiye Baran’ın bir kahramanı/ kahramanları var mıdır? Kim / kimlerdir?
Erkek kahramanım hiç olmadı benim. Tabii ki feyz aldığım kadınlar oldu, Clara Zetkin ya da Behice Boran gibi kadınlardan etkilendim, onlar feyz aldığım kadınlardır. Ama şu da var çok adı duyulmamış, tanınmayan bilinmeyen ama kahraman kadınlar da var. Çevremizde bile var. Tek başına asgari ücretle üç çocuk okutan kadın kahraman değil midir?
- Güç, mevki sahibi kadınların geliştirdikleri savunma mekanizmasıyla zaman içerisinde erkekleşmeleri hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
Kadınların zaman içerisinde erkekleşmesi hiç doğru değil. Erkeksi kadınlar, kadının bakış açısına sahip olmayan kadınlar var. Öyle kadınlar var ki onları anlamak çok zor. Onlardan değilim. Kadın bakış açısına sahibim ve bunu öyle olması gerektiğini düşünüyorum.
- Genellikle boşayan ve kendisi de boşanmış bir kadın olarak ayrılığın son aşamasında barışan çiftler de oluyor. İkinci bir şansa inanıyor musunuz?
Doğru boşanmanın ya da ayrılığın son aşamasında barışan çok çift var. Bizim için sürpriz olmuyor bu durumlar, öyle imkansız görünen davalarda gördüm ki bu durumu alıştım ben. Müvekkilimin sesinden bile anlarım ama ben bu barışma durumunu. Çok nadir olarak boşadığım ama sonrasında tekrar mutlu mesut yaşayan çiftler de oldu ama genellikle 2. şansı verenler çoğunlukla pişman oluyorlar. Hatta daha da kötü sonuçlarla bile tekrar geldikleri oluyor.
- Hayatta olmazsa olmazınız nedir?
Hayatımın tek olmazsa olmazı kızımdır.
- Tavsiyelerinizi önemsiyoruz. Anne olarak kızınıza yap ya da yapma dediğiniz şeyler nelerdir?
Çok mutlu oluyorum ki bana beni örnek aldığını söyler kızım. Kızıma hiç şunu yap ya da yapma demem ama öğüt ya da tavsiyelerde bulunurum. İlla hataları ya da yanlışları olacak. Onun da kötü tecrübeleri olacak, o da kendi deneyimlerini oluşturacak, ama ben de hep onun yanında olacağım. Ama bir gün erkek arkadaşı ile yemek yerse bir yerde mutlaka kendi hesabını ödemesini öğütlerim.
- Sosyal medyayı kullanır mısınız?
Pek çok önemli davanın konusu sosyal medya paylaşımları. Bazen de işim gereği takip ediyorum bile diyebilirim. Evet ben de elimden geldiğince bu iletişim yöntemini kullanıyorum. Özellikle Dernek olarak, talep duyuru ya da tepkilerimizi iletişimimizi sosyal medya üzerinden sağlıyoruz. Facebook üzerinden ‘KİBELE Didim Kadın Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği’ faaliyetlerini herkes takip edebilir.
- Kurucu üyesi olduğunuz “Kibele Didim Kadın Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği” nasıl kuruldu?
2012’li yıllardı kadınların daha fazla mağdur olmaması için, kadın dayanışmasını artırmak, kadınlara eğitim, sosyal ve diğer alanlarda destek sağlamak, daha iyi örgütlenmek hak ve hukuk mücadelelerinde kadınlarla dayanışma içerisinde olmak adına 19 arkadaş bir araya gelerek kolektif bir oluşuma gittik, biz sonradan da dernekleştik. Yıllar önce de bunu düşünmüştüm, mağdur kadınlara destek olmak yardımlaşmak fikrim hep vardı bende ama bireysel yapabileceklerimiz çok sınırlı, ben örgütlü harekete çok inanırım,. Bugün Hak ve Savunuculuk Dernekleri alanında faaliyet gösteren Kibele Didim Kadın Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği o yıllarda başladı diyebilirim.
- Kibele Didim Kadın Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği kimlerden oluşuyor ve neler yapıyor ? Ayrıca Kibele’nin dokunduğu çok kadın vardır mutlaka ama çok başarılı olduğunuz, çok ses getiren örnek bir mücadeleniz var mı?
Derneğimizde aramızda mühendis var, öğretmen, ev hanımı yani farklı mesleklerden farklı kadınlarız ama sadece Özge Çil Hanım ve ben biz ikimiz hukukçuyuz dernekte. Didim’de eşi tarafından şiddete uğramış mağdur olmuş her kadın bir şekilde bizimle temasa geçiyor. Mümkün olduğunca kadın cinayetleri davalarına, şiddet taciz tecavüz davalarına katılıyoruz, yol gösterici oluyoruz, elimizden gelen desteği oluşturmaya çabalıyoruz. Tüm bunları da bedelsiz yapıyoruz, gönüllü çalışıyoruz.
İnanın biz Didim’de eşi tarafından şiddete uğrayan hemen hemen her kadınla bir şekilde temasa geçiyoruz. Mağdur kadının dilekçelerini yazıyoruz, davasını takip ediyoruz, eğer sığınma evine gitmesi gerekiyorsa yönetim kurulundan bir arkadaşımız da o kadınla birlikte hareket ediyor, ona eşlik ediyor. Tabii ki bize başvuran yardım isteyen kadınları koruyoruz isimlerini hiçbir zaman deşifre etmiyoruz, ama kamuoyu tarafından adı iyi bilinen, geniş yankı uyandırmış, haber olmuş, mahkeme kararı doğrultusunda vekaleti de kendisinde olan 3.5 yaşındaki çocuğunu, boşandığı eski kocasına teslim eden, ancak çocuğunu almaya gittiğinde eski eşinin saldırısına uğrayarak, çocuğunun gözü önünde şiddet görüp hastanelik olan ve çocuğunu kaçıran baba yüzünden daha da mağdur olan Zeliha E. dosyası vardır ki, o derneğimizi hiç tanımazken, bizleri bilmezken, biz onun yanında olduk. Tüm davalarını yakından takip ettik. Başarılı da olduk, ulusal medyada bile haber oldu bu dava. Kaçırılan çocuğunu da bulduk. Şimdi bu hanım bizim tüm etkinliklerimize koşarak geliyor. Tüm dernek çalışmalarımıza katılıyor. Tabii ki benzer örneklerimiz çok var. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ile yakın dayanışma içerisindeyiz. Bu bölgedeki davalarında yardım ve destek istediklerinde Kuşadası’nda bile olsa dava gidebiliyoruz. Derneğimize sadece kadınlar ve LGBT li bireyler bize üye olabiliyor. Bu sebeple derneğimiz veto bile yedi ama biz LGBT bireylerini de kendimizden kabul ediyoruz. İhtiyaç duyduklarında inanın gecenin bir yarısı bile olsa davalarına da gittiğimi bilirim.
- Kibele Didim Kadın Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği olarak eylem ve protestolarınızda erkekler size destek oluyor mu? Aranızda hiç erkek görmüyoruz? Neden yok?
8 Mart ya da 25 Kasım’larda yürüyüş, protesto ya da eylemlerimizde asla erkekleri aramıza almıyoruz. Bizi destekleyen siyasi partilerin kadın kolları ya da sendika üyesi kadınlar ama sadece kadınlar katılıyor. Hatta bazı kadınlarla bu sebeple sorunlar yaşıyoruz, ayrımcılık mı yapıyoruz diye? Ayrımcılık olarak değerlendirilmemeli. Didim küçük yer. Adam zamanında şiddet de uygulamış biliyoruz, kalkmış bizimle şiddete hayır diyecek olur mu hiç? Kabul edilemez? Ben bizzat tanıyorum biliyorum bazılarını ama bilmediklerimiz ne olacak? Çoğu kadın da dile getiremiyor! O sebeple bizim eylemlerimizde sadece kadınlar vardır.
Bir gün de erkekler eylem yapsın illa bizimle 8 Mart ya da 25 Kasım mı olması lazım kadına şiddete hayır demeleri için, bizimle mi olması lazım protesto ya da eylemlerin? Bir gün de erkekler eylem yapsın çok güzel olmaz mı?
- Kibele Didim Kadın Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği olarak son başarılı eyleminiz nedir?
En başarılı işlerimizden birisidir ki son günlerde önemli bir dava kazandık. Son 8 Mart protestomuzu Didim Kaymakamlığı yasaklamıştı. Biz de bu yasağı hukuksuz bularak itiraz ettik, dava açtık, bize ‘ Neden dava açıyordunuz ?’ diyenler de oldu. İdare mahkemesinde davayı kaybettik ama tekrar üst mahkemeye itiraz ettik ve sonrasında elimize kaymakamlık yetkisini aşmıştır, bu düşünce özgürlüğüne saldırıdır gibi üç sayfalık çok güzel bir karar geldi yani kazandık davayı. Bu başarıdır.
- Kibele Didim’de yaşayan başta İngilizler olmak üzere yabancı kadınlara da yardım ediyor mu?
Sayıları çok fazla olmamakla birlikte yabancı kadınlara da yardımcı oluyoruz ama onlar bize doğrudan değil dolaylı olarak geliyorlar. Komşusu getiriyor ya da bir arkadaşı getiriyor bize. Yol gösteriyoruz onlara da.
- Kibele Didim Kadın Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği olarak size destek olan yardım eden kişi / kurum çok mu?
Doğrudan destek ya da para yardımı almıyoruz, acil yardım etmemiz gereken durumlarda da kendi aramızda para toplayarak yardım ediyoruz. Pankart ya da döviz mi bastırılacak ne tutuyorsa bu bedeli kendi aramızda paylaşıyoruz.
- Kibele Didim Kadın Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğ’nin daha aktif ve başarılı olması için en büyük ihtiyacınız nedir? Derneği desteklemek isteyen kadınlar neler yapmalı?
Bizim en büyük ve acil ihtiyacımız bir yer. Derneğinin sabit bir yeri yok maalesef. İlk göreve geldiğinde resmi yer talebimiz olmuştu ve Belediye Başkanımız geçenlerde bizi arayarak yer konusunda çalıştığını ve en kısa sürede çözeceği sözünü verdi. Biz de en kısa sürede bu sözünü yerine getireceğinden eminiz.
Bize en büyük diğer destek de kadınlarımızın derneğimize üye olması olacaktır. Eylem ve protestolarda katılım sağlayarak ya da tüm etkinliklerimizde bizi yalnız bırakmayan kadınlar bizlere en büyük desteği vereceklerdir.
Bu özel ve keyifli sohbeti için İdea Dergi okuru olduğunu iyi bildiğimiz bizi seven ve yürekten destekleyen Zekiye Baran’a biz de çok teşekkür ederiz.
Röportaj : Umut Kaşan
Fotoğraf : Ege İdea Dergi
Röportaj Ege İdea Dergi’de Yayınlanmıştır. ( S:3 – Kadın Kahramanlar – Zekiye Baran )