‘Bana yardım et’ Ya da ‘Yardım istiyorum’
Düşündüm de çoğumuz için ne zor bu iki cümleyi kurmak. Oysa maymuncuk anahtarı gibi dolaysız bu bu iki cümle. Ayrıca yardıma ihtiyaç duyduğumuz, çeşitli temel insani ihtiyaçlarımız varken, güzel hayaller kurmak da hiç kolay değil. Oysa hayal ettikçe varız. Hayallerimiz adı konulmamış, rotası çizilmemiş niyetlerimizdir.
Durumu örneklemem gerekirse, diyelim ki kiranı zar, zor ödüyorsun. Ben artık kira ödemek istemiyorum. Neden benim de kendi evim olmasın? Ben de ev almak istiyorum diye düşünmek öyle kolay şey değil. Güzel hayaller kurmak için bile güzel motivasyonlar gerekiyor. İşte sana güzel hayeller kurmaktan hiç vazgeçme diyendir Hızır ve İlyas.
Yeni bir iş, belki bir tatil, kullanmayı bıraktığın o ilaç, dıymayı beklediğin o cümle, belki hayatı bölüşeceğin birileri, belki de bir minik biberon taşımak, belki de bir ev. Hayatı daha da kolaylaştıracak ya da çok daha keyifli ve konforlu hale getirecek minik detaylar.
Gerçekten tüm detayları ile hayal edince gerçek gibi oluyormuş diyorlar. Bak şimdi mesela ağzına kocaman sulu bir limon sıkıldığını hayal et. Muhtemelen tükürük bezlerin çoktan harekete geçti. İşte hayal kurduğun zaman tam da böyle oluyor. Insan beyni öncesinde deneyimlediği bir durum ise bu hayali gerçekmiş gibi algılayıp vücudumuzun tepki vermesini sağlıyormuş.
Her bahar yeniden çiçeklenen ağaçlar, kurumuş dallarda patyalan tomurcuklar, parkta kuru otların arasında kendiliğinden çıkıveren o papatya doğanın her bahar biz insanlara yeniden başlamak, güzel hayaller kurmak ve gerçekleştirmek mümkün toplu telkini gibi. Hıdrellez de bu telkin seanslarının tamamlayıcısı.
‘Derdini söylemeyen derman bulamaz.’ Diyor bence Hızır ve İlyas bize. Hiç kimseye söyleyemiyorsan, dağa, taşa toprağa, suya çiçeğe söyle. Kendini sadece hastalıklarında arızalarında dinleme güzel hayallerini de dinle, kendinle konuş. Bir ateşin üzerinden atlama cesareti göster ve cesaretini mayala diyor. Hıdrellez ritüellerinin tamamını çok seviyorum. Durduk yere hayal kurmak, dilemek, istemek ve bir gül ağacıyla paylaşmak. Içimden diyorum ki insanlarla, makinalarla paylaştık da ne oldu. Bu güne kadar beni üzen tek bir gül ağacı olmadı.
Radyoda kendiliğinden gelen, çok sevdiğimiz şarkıda, en boktan ruh halinde bile direnemediğimiz eşlik etttiğimiz o ruh hali kadar şifalıdır bazı anlar.
Ruhunuza iyi gelen melodiler, duymayı sevdiğiniz cümleler duyasınız. Dokunduğunuz size de dokunsun. Sevdiğiniz kadar sevilin. Hak ettiğinizi düşündüğünüz maddi ya da manevi tüm karşılıkları görün. Vazgeçmeyin. Güzel hayaller kurmaktan hiç vazgeçmeyin ve inanın. En çok kendinize güvenin. En çok da kendinizi sevin. Ne eksikse, olmamış ya da olamamışsa hayalini kurduğunuz o güzelliği bu akşam minik bir gül dalıyla paylaşın.
Çünkü işin sırrı belki de paylaşmaktadır.
Ne diyor Hıdrellez duası” Nesi varsa, bölüşecek biri olsun. Nesi yoksa, bulup getirecek biri olsun” Sevmenin ve sevilmenin güzelliği bulsun hepimizi, doğanın şevkati sarsın kalplerimizi. Bölüşüp paylaşacak kadar bereketli kazancınız her daim sizi diri tutan inadınız ve mücadeleniz hiç bırakmasın peşinizi. Radyodan gelen o süpriz şarkı gibi anlamadan bilmeden eşlik ederken bulun kendinizi.
Umut Kaşan – Didim
