DÜNYA’YI BİSİKLETLERİ İLE GEZEN BİR ÇİFT… ELIIOT & MAYU ROWE

Eliiot & Mayu Rowe - Umut Kaşan - Ege İdea Dergi - istanbul
Eliiot & Mayu Rowe – Umut Kaşan – Ege İdea Dergi – istanbul

Üyesi olduğunuz site üzerinden, bir başka üyeye konuk olarak, ücretsiz tatil yapma olanağı sağlayan, ücretsiz konaklama ve konukseverlik sitelerinden couchsurfing web sitesi üzerinden bisikletlerini de alıp dünyayı dolaşan hem birbirlerine hem bisikletlerine aşık bir çift Mayu & Eliiot.

İki ayrı kültürden iki ayrı ülkeden onlar. Biri Japon biri İngiliz. Bu sebepten kendi seyahat deneyimlerini ve çektikleri birbirinden özel fotoğrafları attıkları sitelerinin adı  ‘ 2islandtravellers.com’ siteyi incelemenizi ve onları kendi cümlelerinden de tanımanızı isterim. Koskoca Japonya ve İngiltere için ada tanımı yaparak, onları iki adanın yolcuları gibi düşünmemizi istemiş olmalılar siteye isim verirken. Farklı hayatları ve başka kültürleri tanımak bisikletleri ile dünyayı gezmek en büyük hedefleri.

Sosyal medyadan, rutin iş hayatından ve bildiğimiz tüm öğretilerden uzak doğaya sığınmış aşık bir çift Mayu & Eliiot. Birbirinden ilginç şahane seyahat fotoğraflarını, gözlem ve deneyimlerini kişisel web sitelerinden düzenli olarak paylaşıyorlar. İngiltere’den uçakla geldiler İstanbul hava alanına. Misafir oldukları eve de bisikletleri ile… İstanbul’dan Karadeniz’e doğru yola çıkmadan onları misafir olarak ağırlayan ve bence birbirine aşık bir başka sevimli çift olan Sezin&Eray Ercan çiftinin evinde buluşuyorum ben de onlarla. Haliyle ev sahibinin diğer misafiri de ben oluyorum. Bu ilginç çiftimizi karşılamak onları İdea okurları için tanıtmak ve elbette İstanbul’dan bisikletleri ile çıkacakları Karadeniz yolculuğuna onları uğurlamak hatta sitelerinden yayınladıkları gezi rotalarında olmasa da Didim’e davet etmek istiyorum.

Kullandıkları tüm özel outdoor bisiklet ve kamp malzemelerini  sponsorlar karşılamış. Özel ve güçlü markalar bu yolculuğun ve onların destekçisi. Dünyanın her yerinden onları takip eden benim gibi birbirinden güzel doğa ve gezi fotoğraflarına hayranlıkla iç geçirerek bakan takipçileri var. Onlar hepimizin basıp gitmek istiyorum dediği şeyi yapıyorlar. Pedallayarak  dünyayı dolaşıyorlar.

İstanbul’da hava dondurucu soğuk.  Misafir olduğum evin havuzu bile buz tutmuş. Ben taksinin içinde bile ellerimi cebimden çıkaramazken şimdi bu ikisi bisikletle mi gezecek bu havada? Yanlızca 2 gün soluklanıp İstanbul’dan Karadeniz’e doğru yine bisikletleri ile mi yol yapacaklar? Onları gerçekten tanımak istiyorum…

Ev sahipleri ile kapıda karşılıyorum onları. Japon selamı veriyor ikisi de ilk karşılaşmada. Ben de tek başıma Türk gibi sarıp sarmalıyorum her ikisini de. Hiç de üşümemiş gibiler. Çok mutlu gibiler. Böyle ilginç karşılanma seremonilerine çok hazır gibiler ve biraz da çekingenler ilk yarım saat. Dahası ben onlara bir soru soruyorsam onlar bana 3 soru soruyor çok da meraklı gibiler… Yükte ağır malzemeleri japon eşine taşıtmamaya özen gösteriyor İngiliz centilmenliği ile Elliot. Ev sahibimizin Japon tercüman olması sebebi ile evde bol bol Japonca konuşuluyor. Ama Elliot ve Mayu birbirleri ile İngilizce konuşuyorlar.

Elindeki ekmek torbasını bana bırakıp sırasıyla kırmızı bagajlarında taşıdıkları malzemelerini getiriyorlar. Tüm o malzemeyi bir bisikletin taşıdığına inanmak istemiyorum. Hava karanlık olmasa fotoğraflayacaktım ama çok karlı, karanlık ve çok soğuk bir akşamda geldiler. Ekmek torbasını neden bana verdiler yoksa elimdeki torba çöp mü anlayamıyorum. Parça parça yarısı yenmiş ekmek dilimleri var içinde.

Onlara ilk sorum da bu torba çöpe mi gidecek ? oluyor. Ama öğreniyorum ki hayat felsefeleri gereği çöpe atmıyorlar hiçbir şeyi. Sonuna kadar tüketiyorlar. Bayat da olsa gittikleri evde ısıtıp yiyorlarmış kalan ekmekleri. Dünyada o kadar çok aç ve ihtiyaç sahibi var ki bilseydiniz siz de kalan ekmeklerinizi çöpe atmaz ısıtıp yerdiniz diyor İngiliz Elliot. Biraz çılgın biraz deli biraz hippi olduğunu düşündüğüm bu çift beni şaşırtıyor. Ne istediklerini ne yaptıklarını çok da iyi biliyorlar. ‘ Biz bir illüzyonun parçası olmamayı tercih ettik. İnsanlar kazandıkça daha çok harcadıklarının, tükettikçe daha fazla tüketmek istediklerinin, kendilerine ve dünyaya ne kadar çok çöp çıkardıklarının, ihtiyaçları olmayan harcamalar yaptıklarının, ve gerçek hayatın doğanın, farkında değil ’ diyor. Anlatılmaz bir saygı duyuyorum bu özel çifte o andan itibaren.

Öğreniyorum ki Bu sevimli ve birbirine aşık çiftimiz üç yılık evliler. Ama sadece evliler çünkü hiç barklanmamışlar. Hiç kendi evleri olmamış. Çünkü onların hayatı doğada, ücretsiz konaklama sağladıkları ailelerde, çadırda ve bisiklet üzerinde geçiyor. Elliot ana dili olduğu için çok anlaşılır İngilizce konuşuyor onunla konuşabiliyorum ama Japon gelin kızımızla ev sahibimiz Japonca tercümanı Eray bey’in yardımı ile ancak konuşuyoruz.

Mayu ( Suzuki ) Rowe 1986 Osaka doğumlu Elliot Rowe 1989 Londra doğumlu. Dünyayı bisikletleri ile dolaşmadıkları zamanlarda, para kazanmak için 8- 5 mesaide çalışan iş bulma kaygıları olmayacak kadar işlerinde iyi kişiye özel mutfak tasarımcısı. Yaklaşık 6 ay kadar çalışmışlar Türkiye’ye gelmeden önce. Gerektiğinde para kazanmak için farklı ülkelerde çalışıp, yeterince para biriktirince işlerini ve rutin alışkın olduğumuz tanıdığımız hayat biçimini bırakıp, gezmek istedikleri ülkede buluşup bisikletlerine atlayıp geziyorlar. Evlendikten hemen sonra ayrı ayrı ülkelerde çalışmışlar. 6 ay sonra Güney Afrika’da buluşup bir nikah tazelemişler. Güney Afrika gezisi sonrası yine aynı ingiltere’de başka şehirlerde çalışmışlar ve yine ortak çıkacakları gezi için buluşmuşlar.

Bu güne kadar, Sibirya, Çin, Güneydoğu Asya, Zambiya, Tanzanya, Güney Afrika, Kenya ve Malavi gibi ülkeleri  gezmişler bisikletleri ile birlikte. İstanbul ‘dan başlayan Türkiye Rotaları da Karadeniz’e doğru.

Dergimizde bu ay aşk var dedim ilk sorum da aşka dair olmalı ? İlk Nerede ve nasıl tanıştınız?  Nasıl Evlenmeye Karar Verdiniz ?

Mayu tabii ki Elliot bana çıkma teklifinde bulundu derken Eliiot ise tabii ki Mayu bana deli gibi aşık oldu ve o benimle çıkmak istedi diyor.(  Galiba bu espirili cevabı tanıyorum. Kız oğlandan oğlan da kızdan almıştır evlilik teklifini. ) Bir gece kulübünde tanıştık diyor Elliot ve gördüğüm gibi Mayu ya aşık oldum ve 3 ay gibi kısa bir sürede evlendik. Üç yıldır evliyiz. Birbirimize çok aşığız Mayu’yu ve onunla seyahati, birlikte keşfetmeyi, onunla paylaşmayı ve onu çok seviyorum.

Doğa ile iç içe olan bisiklet yolculukları gezileriniz sonrasında normal bizim çok da iyi bildiğimiz rutin hayat size nasıl geliyor? Bu geçişler sizin için zor olmuyor mu ?

İlk bisiklet gezisinden sonra ailemin yanına eve ilk döndüğümde sıcak suyla yıkamanın tamamen gereksiz olduğunu düşündüm. Ama yine kısa bir süre sonra da musluktan sıcak su gelene kadar soğuk suyu boşuna akıtacağımı da iyi biliyorum. Seyahatlerimizde günlük yaşamlarımızda olduğundan daha az harcıyoruz, daha az ve bilinçli tüketiyoruz. Afrika’dan döndükten sonra İstanbul’da bir bulaşık makinesi gördüğümde bu fikri oldukça komik buldum. Çünkü o an bulaşık makinasına başından beri hayatımın parçası olan doğal bir nesne gibi bakmadığım için komik geldi. Bisiklet ile seyahat ederek çok küçük paralar karşılığında doğayı ve dünyayı başka kültürleri keşfedebiliyorum.

Doğa ile iç içe olmak, bize dayatılan sahte illüzyonun parçası olmamak, kurduğun hayali gerçekleştirmek, gideceğin ülkeyi araştırmak, yeni kültürler, başka insanlar tanımak, gezmek keşfetmek de inanın çok keyifli. Biliyorum genelde insanlar tatilde daha çok para harcarlar. Bizde ise bu durum tam tersi. Seyahatler sonrası döndüğümüzde çoğunlukla ayrılmak durumundayız eşimle. Bizim birlikte yaşadığımız bir evimiz yok. Ben bundan çok hoşlanmasam da ailemle yaşıyorum. 8 – 5 çalışıyorum. Herkes gibi ben de o hayattan, işin yoğunluğundan, trafikten, şikâyet ediyorum. İnsan konfora çabuk alışıyor. Ama yeni seyahatlere çıkmak için para kazanmam gerektiğini de iyi biliyorum çalışırken, hayal kuruyorum. İnsan doğa şartlarına da kolay alışıyor.

Eşinle birlikte aynı evde yaşamak kendi koltuğunda oturmak gibi hayalleriniz yok mu ?

Eşi ile aynı evde yaşayan, yorgunluktan birlikte yarı baygın aynı televizyona bakan o çiftlerden değiliz. Birlikte yeni ülkeler ve insanlar keşfetmek, çadırda kalmak, tamamen birbirimizle ve doğa ile baş başa olmak gibi hayallerimiz var. Hiç o benim evim benim koltuğum duygusunu bilmiyorum. Evet kısa bir süre bir arada da yaşadık Güney Afrika’da. Aynı iş yerinde son derece konforlu bir evde ve iyi şartlarda çalışıyorduk. Başka bir geziye çıkmak için geride bıraktık her şeyi.  Aslında istediğimiz ve hayalini kurduğumuz şeyi yapıyoruz eşim Mayu ile ve bu çok daha heyecanlı ve keyifli.

Hangisi daha zor ? şehir insanı olmak mı bisikletle sıcakta ya da dondurucu havada seyahat etmek mi?

Tabii ki şehir hayatından doğaya kaçmak için alıp bisikletlerimizi yola çıkıyoruz.

Kokmuyor musunuz? hiç bilmediğiniz sapa tenha yollarda ya da yoğun trafikte bisikletle yol almaktan?

Hayır korkmuyoruz. Ama güvenli rotalar yaratmaya da gayret ediyoruz. Tüm teknolojik donanıma da sahibiz ama biz cep telefonunu, interneti ya da bilgisayarı da seyahatlerimizde olabildiğince az kullanıyoruz. Kimseye bir zararımız yok ki bizim. Biz zararsız insanlarız. Gittiğimiz her yerde sevgiyle ve ilgiyle karşılandığımızı söyleyebilirim. Türkiye’ye de ikinci gelişimiz.

Sizin yaptığınız şeyin tam bir delilik olduğunu düşünürken şu an hayatımı işimi hayallerimi sorguluyorum. Çok var mı sizin gibi bisikletli gezginlerden?

Evet var. Dünyada herkes gibi yaşamayan, tatil yapmayan, beğenileri ve zevkleri aynı olmayan doğa ile içi içe olmak isteyen çok insan var. Bir aile ile tanışmıştık bir seyahatimizde üstelik onların çocukları da vardı. İki çocuklu bisikletle gezen bir aile?

Hiç tanımadığım bir ülkede, hiç tanımadığım insanların evinde yatılı misafir olmak fikri beni ürkütürdü? Couchsurfing galiba hiç bana göre bir sistem değil. Ben evimi ve Didim’i şimdiden çok özledim. Hiç konuk olduğunuz evden rahatsız olduğunuz, kaçıp gitmek istediğiniz oldu mu? 

Pek çok farklı kültürden çok değişik ailelere konuk olduk. Komik ya da ilginç olaylar yaşıyoruz ama hiç kaçmak uzaklaşmak istemedik daha hiçbir evden hep sarılarak vedalaştık diyebilirim. Bu sistem üzerinden gittiğimiz tüm aileler sistemi bildiği ve belki de kendisi de kullandığı için bizim için kendimizi anlatmak hiç sorun olmuyor. Afrikada ‘da İstanbulda’da gittiğimiz evin kurallarına göre yaşıyoruz kaldığımız sürece. Güzel dostluklar kuruyor, yemek temizlik ve bulaşık gibi işlerde ev sahibine de yardım ediyoruz. Bu arada çamaşır makinasını kullanabilir miyiz?

Kafamda size sormak istediğim yüzlerce soru var. Benim yaşadığım yer de Didim Türkiye’nin en güzel doğasına sahip en turistik gezilecek görülecek yerlerindendir. Hiç Didim adını duydunuz mu daha önce? Didim’e de gelmek gezmek ister misiniz ? denizi de doğası gerçekten çok güzeldir.

Hayır Didim’i duymadık diyorlar merakla. Tabii ben de biraz Didim’i anlatıyorum ve sonradan evet Apollon Tapınağını biliyoruz sadece onu duymuştuk önceden cümlesi çıkıyor ağızlarından. Davetimi başka bir rota programında ve memnuniyetle kabul ediyorlar.  Onlardan ayrıca Didim’in bisiklet yol rotalarında yer almadığını da öğreniyorum.

Mayu & Eliiot ve beni evlerinde misafir eden, Japonca ve İngilizce çeviri, tercümanlık hizmeti sağlayarak bu özel haberi yapabilmemi sağlayan, misafirperver ve sevgi dolu  İdea okuru ve bir diğer aşık çift Sezin  & Eray Ercan çiftine de ne kadar teşekkür etsem azdır. Mayu & Eliiot çifti adına konuşamam belki ama ben kuzenimin evinde misafirdim ve hiç de kendi evimden uzak hissetmedim.

Röportaj Ege İdea Dergi’de Yayınlanmıştır. ( Bisiklet Aşkına – Mayu & Eliiot Rowe )

Konular

E- Bülten

    Sosyal IDEA

    Bizi takip edip yalnız bırakmayan siz değerli okuyucularımıza teşekkür ederiz.