DEMİŞ Kİ BÜYÜK ATATÜRK:
Beni anlamak, beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kâfidir. Manevi mirasım bilimdir ve akıldır. Adam çok net, bilim ve akıl demiş, anlayın beni demiş. Yeminle adam büyük devrimci dağılın!
AMA BİZ NE YAPTIK?
Bugün parayla akıl satsalar gidip akıl alacaklar tanıyorum. Her yere büstünü koyup, fotoğrafını asıp, heykelini dikip Atatürk fotoğraflarına dekoratif eşya muamelesi yaptık. Atatürk’ün imzasını bile tişörte bastık sattık ama tek bir fikrini yaşatamadık. Neredeyiz, biz ne yaptık muhasebesi yapmadık! Bakıyorum da 100 yıl sonra bir arpa boyu yol almamışız!
ANLAYAMADIK ! KANDIRILDIK !
Misal güne and içerek doğruyum, çalışkanımla başlayıp, günü yalancı ve tembel bitirip bir de oh çektik! TBBM ‘ye vekil olarak gidebilmek için bundan yüz yıl sonra bile devam edecek olan bu halkın Atatürk sevgisini kullanan vekiller, aynı meclisin halkın çıkarlarına ve yararına çalışmasına engel olduğunda, hatta kendi çıkarları için türlü kanun maddelerine el kaldırırken, Atatürk ilke ve devrimlerini Cumhuriyet değerleri yok sayıldığında görmezden geldik. Güya sana dokunmayan o yılan resmen zehir saçtı! Hastalıklı bir topluma dönüştük. Pardon da neyi kutluyorsun ?
Hatırlayın, biz daha çok çocuktuk, tüm o askeri düzen resmi anma ve kutlama törenlerinden de çok çektik. Soğukta donduk ya da ıslandık, sıcakta piştik, güneşten korunmak için şapka takanın, soğukta ceket giyenin yani askeri nizama o kurallara uymayanın kulağı çekildi çocuklar sistematik olarak Cumhuriyet’le özdeşleşmiş Cumhuriyetin kurucusu Atatürk‘ten bile böyle haince tuzaklarla uzaklaştırıldılar. İşte biz de böyle kandırıldık. Köy Enstitüsünden mezun bu toplumu bilim ve akılla donatacak öğretmenleri cezalandırmakla kalmayıp Milli Eğitim’den uzaklaştırıp, Köy Enstitülerini de kapatıp Milli Eğitim’i işlevsiz bir kurum haline getirdiler ki altı yaşındaki çocukla evlenmenin caiz olduğunu söyleyebilecek cüreti kendilerinde bulan cemaatlerin önü açılsın diye…
Ağacı kesmesin diye evinin bile yönünü değiştiren bu büyük sevgi dolu adamı zerrece anlamaya ve doğru anlatmaya çalışmadık, ağaçlar kesilmesin diyen milletin vekillerini bile tutukladık. Okul müfredatında ne varsa not korkusuyla anlattık, aynı not korkusuyla da bir şeyler ezberledi çocuklar, ezbere dayalı sistemde anlamadan tanımadan, anlamlandıramadan, kavrayamadan büyüdüler o çocuklar. Artık büyükler, hatta büyük adam oldular çocuklar, bazıları bakan bile oldular. Dokunulmazlık alan bakan önce TBMM’yi yaraladı. Cumhuriyet’in kurucu önderinin sözlerinden fikirlerinden uzaklaşmamız bir yana bu Atatürk bize ne yapın dediyse ısrarla tam tersini yaptık.
Nerede hani Laiklik, sorarım? Bugün Türkiye Cumhuriyeti laik bir devlettir diyorsanız ÇEDES nedir?
Günah çıkartır gibi bir de utanmadan boy boy her yere…İZİNDEYİZ yazdık. Yaz oraya yaz kocaman kocaman yaz! Biz SUÇLUYUZ yaz.
Hatta bence her yere ‘ÖZÜR DİLERİZ’ bile yazmak lazım.
Türkiye Cumhuriyeti TBMM’de en tepede ne yazıyor. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Yazıyor. 100 yıl önce yazmışlar bunu oraya! Bugün halk ne halde bilen var mı? Egemenlik kimde?
Bu kadar devrimci ve halkçı bir lidere böylesi büyük haksızlık yapabilenler varken, şahsım da çok böbürlenmesin. Fikirler ölmez!
Biz fikirlere sahip çıkıyoruz. Biz bitti demedik! Biz bitti demeden de bitmez!
Ne diyor Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş “100 yılın sonunda cumhuriyet, düşmanları tarafından esir alınmıştır. Cumhuriyeti, halkın gerçek egemenliği olarak, yani sosyalist cumhuriyet olarak esaretinden kurtaracak ve yüzyıllarca yaşatacağız. Patronların, din bezirgânlarının, tarikat ve cemaatlerin, tüccar siyasetçilerin karşısında Cumhuriyet emekle özgürleşecek!” Cumhuriyet’e Özgürlük.
Yaşasın Cumhuriyet! #29Ekim #Cumhuriyet100Yaşında
Umut Kaşan / Ege İdea Dergi
Fotoğraflar için : “Berkman Ulutin” e ve İlker Eray’a teşekkür ederim.
