KİMİ KİME ŞİKÂYET EDECEĞİM? diyor Nazlı.
Nazlı ile bugün çok özel bir röportaj yaptım (velisinin onayı ile) Nazlı henüz 14 yaşında Didim’de yaşayan Lise 1. Sınıf Öğrencisi.
Anladığım kadarı ile okumayı araştırmayı, sormayı, sorgulamayı öğrenmeyi seviyor.
Nazlı okulundaki bazı öğretmenleri ile sorun yaşıyor. Nazlı’ya yaşadığı sorunların sebebi sormak için buluşup, onunla konuştuğumda yaşananlara inanın ben de çok üzüldüm. İyi notlar almak isteyen, farkındalığı yüksek, henüz 14 yaşında bir öğrencinin ‘Ben terbiyesizlik yapmadım’ çıkışı ile öğretmenlerine karşı verdiği hak mücadelesi ile gurur duydum Nazlı ile. Lütfen dinleyin Nazlı’yı.
Kendince iyi hazırlandığı kompozisyon ödevinden yüksek not almayı beklerken, Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeninden sınıfın içerisinde “Terbiyesizlik Yapma, solcu solcu konuşma, bir daha böyle yasaklı şeylerden bahsetmeni istemiyorum. Otur adam gibi yeni bir ödev hazırla” azarı işitince çok üzülmüş ve öfkelenmiş. Nazlı’nın kendi ifadesini sizlere aynen aktarıyorum.
Türk Dili ve Edebiyatı dersinde öğretmenimiz ödev olarak bizden serbest konulu kompozisyon hazırlamamızı istedi. Ben de “FEMİNİZM üzerine bir kompozisyon yazdım. Çıkıp sözlü olarak da kompozisyonumu anlatmaya başladım. Ama kadın öğretmenimiz anlayamadığım biçimde öfkelenerek, durumdan rahatsız olup, beni yarıda kesip terbiyesizlik yaptığımı, solcu solcu konuştuğumu, yasaklı kelimeler kullandığımı, bunun sapıklık olduğunu (Kürtaj ve LGBT), sınıfta siyaset yaptığımı, gibi suçlamalarla ödevimi kabul etmedi, adam gibi ödev yap dedi ( gülüyor) beni de susturdu. Çok üzüldüm, rencide oldum. BEN TERBİYESİZLİK YAPMADIM.
Sonra sanırım öğretmenim de bana karşı söylediklerine üzülmüş olmalı ki çünkü tuhaf tuhaf davrandı. Durduk yere bana sarıldı. Bir kaç kez de bana bir anne bir abla gibi daha şefkatli yaklaşarak tekrar ödev yapmamı istedi. Atatürk’ü seviyorsun. Atatürk’ü anlatan bir kompozisyon yazabilirsin önerisinde bulundu. Evet Atatürk’ü çok seviyorum ama ödevimi değiştirmeyi ilk başta kabul etmedim. Kabul etmedim çünkü ben kötü bir şey söylemedim ki! Hatta kompozisyon ödevimi okuldaki diğer öğretmenlerimle de paylaştım, onlara da sordum. Diğer öğretmenlerim de bana kompozisyonumda sapıklık, sapkınlık olmadığını söylediler. Ben suçlu değilim, ödevimde yazdığım ve söylediğim feminizm de suç değil ama ben öğretmenimin üçüncü teklifinde geçer bir not alabilmek için Atatürk konulu bir başka kompozisyon yazdım.
Siyer dersimize giren öğretmenimizle de zaman zaman tartışmalar yaşadım diyor. (Siyer Dersi Hz. Muhammed’in Hayatı) “Evet, okulumuzda kulüpler kurup sohbetler yapan, öğrencileri örgütleyen, mezhepçi, bölücü, cinsiyetçi söylemlerde bulunan, şeriatı savunan, Atatürk’e hakaret eden, İstiklal Marşı’mızı bile okumayı reddeden, hatta istiklal Marşımız okunurken eli cebinde gezen öğretmenlerimiz var. Bu duruma çok tepki gösteren diğer öğretmenlerimiz var ama bu sonucu değiştirmiyor. “BEN LAİKLİĞİ SAVUNACAĞIM” diyor Nazlı.
Nazlı’nın iddiasına göre okulda feminizm ya da LGBT(+) dan bahsetmek yasak. “Sınıfta çokça cinsiyetçi söylemler yapılıyor. Ben bunlara karşı çıktım. Mesela Peygamberin Hayatı dersimize giren öğretmenimiz mezhepçilik yaptığında Aleviler için devekuşu dediğinde ki aynen şöyle söyledi “Kuşsun dersiniz deveyiz derler, deve dersin kuşuz derler, hiçbir şey yapmazlar” bu ne demek şimdi? Tabii ki tepki vereceğim.
Sadece ben de değil birkaç arkadaşımız aynı tepkiyi gösterdik, böyle ayrımcılık yapmayın dedik, hatta velilerimiz bu konuyu idareye taşıdılar. Bizim şikâyetlerimiz üzerine durumu öğrendiklerinde gelip benimle konuşan Eğitim-Sen’li olduklarını öğrendiğim diğer öğretmenlerimle de konuştum. Onlar da bana yazdığım ödevi okuduklarını, incelediklerini, kompozisyon ödevimde ve de söylediklerimde bir yanlışlık olmadığını, tüm canlı haklarına saygı içeren bir ödev hazırladığımı, sıkıntı duyduğumuz diğer konularda da haklı olduğumu okul müdürümüze anlattılar.
Gelişmeler üzerine okul idaresi Nazlı’ya ve ailesine çözüm önerisi olarak bir başka okula geçmesini teklif etmişler. Nazlı’nın annesi de yaşananları ve kızını doğrular nitelikle okul idaresinin, kızının okuduğu “Suç ve Ceza” romanı için bile sanki yasadışı yayınmış gibi gündeme geldiğini, Nazlı’nın yaşadığı sorunlar için okul müdürüyle yaptığı görüşmede “Susmayı kabul etmeyen çocuğunu başka okula aldır, ama bu kafayla giderse orada da sorun yaratır” tavsiye cümlesi aldığını iddia ediyor.
Feminizm anlattığı kompozisyonunun öğretmeni tarafından suç kabul edilmesini sorguluyor, okul değişmesi gerekçesini ve olan biteni anlayamıyor Nazlı “Ben suçlu değilim ki! Neden suçluymuşum gibi ben okul değiştirmeliyim? diyor. Sınıf arkadaşlarımdan ayrılmak istemiyorum. Öğretmenimle de sorun yaşamak istemiyorum. Soru sormayalım, merak etmeyelim, araştırmayalım, söyledikleri her şeyi hiç sorgulamadan kabul edelim, kılık kıyafetimizi onların istediği şekilde belirleyelim, istemedikleri hiçbir yazarı, şairi, kitaplarını okumayalım, onların istediği toplantılara katılalım, onların istediği kalıplara girelim istiyorlar.” diyor
Aranızda Nazlı’nın ve ailesinin yaşadıklarını yaşayan ve Nazlı gibi hakkını arayan kaç kişi vardır bilemiyorum, varsa onları da dinlemeye hazırım. Susan, itiraz etmeyen, okul değiştirmeyi kabul edenler çok daha kalabalık olmalılar ki “Nazlı diğer arkadaşlarım korkuyor, korktukları için susuyorlar” diyor.
Cumhuriyet Gazetesindeki köşe yazısında “2009 doğumlu. Henüz 15’inde bile değil. Adını dört sene önce hapiste duydum. Zira “Barış abi” diye seslenerek bana mektup yazmıştı. Ege’de bir sahil ilçesinde, Didim’de yaşıyor. Atatürkçü, CHP’li bir ailenin çocuğu. Her yıl biraz da büyümüş olarak imza günlerime gelir, kitaplarını imzalatır, fotoğraf çektirir. Dünya edebiyatı, felsefe, siyaset kitapları okur. Didim’de 24 Ocaklarda elinde Uğur Mumcu fotoğrafıyla yürüyen bir çocuktur Nazlı.” diye bahsetmiş ondan sevgili Barış Terkoğlu. Lütfen Okuyun. https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/baris-terkoglu/kartallari-sirtinda-tasiyan-nazli-2161552
Kompozisyon ödevinde feminizm konusunu anlatarak alamadığı geçer notu Atatürk hakkında yazdığı bir başka kompozisyonla almış Nazlı. “Beni arkadaşlarımın içinde küçük düşürdüğünde öğretmenime öfke ile cevap vermedim, istemediğim şeyler söyleyip haklıyken haksız olmak istemediğim için o an sustum” diyecek kadar da akıllı ve olgun. Başörtüsü yüzünden dışlanan arkadaşım için de mücadele ettim, sokak hayvanları ya da çocuk hakları ile ilgili konularda da susmadım diyen Nazlı’yı tanımaktan ve mücadelesinin bir parçası olmaktan Nazlı gibi korkmayan, susmayan, hakkını arayan, doğrusu için mücadele veren gençlerin varlığından duyduğum üzüntü ile birlikte gelen iyi ki böyle gençler var mutluluğunun suçluluğunu da hissettim.
Bu ödev artık hepimizin ödevi. Nazlı’nın annesine Cimer’den gelen “Milli Eğitim Bakanlığı, Aydın İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Didim İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından gelen cevapta “Müdürlüğümüzce inceleme süreci başlamış olup sonuçlandığında tarafınıza bilgi verilecektir” bilgi notu ile bilmenizi de isterim ki sürecin yakın takipçisi olacağım.
Bir de galiba Nazlı’nın en iyi arkadaşlarından birisi olmayı çok istiyorum.
Umut Kaşan / Didim / Ege İdea Dergi ( 12.01.2024)