İNCİ MERCAN – RÖPORTAJ

Rockcuydum ben ne ara Arabeskçi oldum! “Ben de bilmiyorum?” Bütün öfkemi hıncımı sahnede atıp bir de “ Ohh! Çok eğlendim” deyip iniyorum sahneden…

İnci Mercan; O gerçek bir pavyon star. 1979 İstanbul doğumlu ama aslen Malatyalı. Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü mezunu olarak, bir dönem öğretmenlik mesleği yapmış ve bu süreçte klavye kullanmayı öğrenmiş. Ayrıca    daha sonra kurumlar arası geçiş ile ilk mesleği olan öğretmenlikten, hemşirelik mesleğine geçiş yapmış ve yaklaşık 10 yıldan fazla süren eğitim ve sağlık sektöründe devam eden memuriyet hayatını tercihini müzikten yana kullanarak istifa ederek sonlandırmış.

Gazino ve pavyonlarda solist olarak şarkı söylemek için memuriyetten istifa ederek, aranılan solistlerden birisi olarak hayatına devam eden İnci Mercan gerçek bir Pavyon Star

Güllü’nün diyaframı Kıraç’ın tonu bir de manda ciğeri var bu kadında diyor onun canlı performansını dinleyenler ve Ben de ekliyorum Yıldız Tilbe’nin o kendine has yorumu, kendine has tavrı ile kendinden geçerek şarkılarını söylemesi ile onda Yıldız deliliği de var sanki.

Yaklaşık 4 yıl kadar önceydi  o yıllarda duraklama dönemine giren arabesk müziğini yeniden filizlendiren “Berduş” yorumu ve güçlü sesi ile dikkat çekti. Kendi çektiği amatör videolarla, özellikle Youtube üzerinden ciddi bir hayran kitlesine ulaşmayı başaran, sosyal medya üzerinde kendi kitlesini yaratan sanatçılardan, milyonların izlediği paylaştığı videolar ve canlı performanslarla kendini kendisi var etmiş özel isimlerden “İnci Mercan”.

Antakya’dan Antalya’ya İzmir’e, Ankara’dan Konya’ya kadar Anadolu’nun çeşitli gazinolarında, pavyonlarında ve müzik hollerinde solistlik yaparak başlamış ve sahne aldığı yerleri günler öncesinden doldurması ile ün yapmış, toplumun her kesiminden hayranlar edinmiş, tarzının, sesinin ve yorumunun fanları oluşmuş sanatçının, bugün çoktan playlistlerde ezberlenen ve tekrar tekrar dinlenen şarkıları var.  Arpej Yapım, Trend Müzik etiketi ile çıkan iki ayrı albümü var. ( Berduş / Arabesk Seçmeler) İnci Mercan artık halk konserleri yapan, çok bilindik,  çok ünlü mekânlarda kalabalıkları peşinden sürükleyen solistlerden.

• İlk çıktığında pavyon star demişlerdi senin için Peki pavyonlardan gelen bir isim olmak böyle anılmak seni rahatsız etti mi?

Hayır. Tabii ki de etmedi. Etmiyor. Herkes biliyor pavyonlarda söyleyerek başladığımı kaldı ki bilmeyenlere de ben kendim söylüyorum zaten. Bir şeyi saklıyorsan ve saklama gereği hissediyorsan bu rahatsız edicidir. Ben saklamıyorum, kaldı ki inanın bu durumdan çok da mutluyum.  

Müzik piyasasında özellikle teknolojinin de gelişmesi ile birlikte, çok da iyi sesi olmayan, sıradan yorumcuların iyi reklam ambalaj, etiket ve algı yönetimi ile çok daha iyi kaşelere sahne aldığı çok iyi ve kıymetli sanatçıların ise iş beklediği konser yapmayı dilediği zamanlardayız. Hatta bir duruşu çizgisi olan bazı isimler çeşitli politik vb. sebeplerle hiç iş yapamaz haldeler. Pavyonda müzik yapmış bir solist olarak bu konuda ne düşündüğünü merak ediyorum. 

Sanatçının tabii ki bir siyasi görüşü bir dünya görüşü olmalıdır ve ben buna müthiş saygı duyuyorum. Ama bana göre bunlar özel şeyler ve sanatçı kimseyle paylaşmamalıdır.

Biz dede deriz, pirlerimiz vardır bizim. Dedelerimizden ben bunu böyle öğrendim. Sanatçının tuttuğu takım olmaz. Sanatçının siyasi görüşü bir partisi olmaz. Sanatçının uğurlu rengi, şanslı sayısı olmaz. Sanatçının bazı şeyleri şahsına özel olmalıdır. Ben artık kişisel bir birey değilim ki, birden fazla kişiye hitap ettiğimi iyi biliyorum. Kurumsallaştığımın farkındayım.

İyi biliyorum ki bazı özel şeyleri kendi dünyamda yaşamalıyım. Şimdi Ben Beşiktaşlıyım desem Galatasaraylılar üzülecek ya da Fenerbahçeliyim desem Beşiktaşlılar üzülecek. Bu sebepten benim tuttuğum bir takımın olmaması lazım. Çünkü beni Beşiktaşlı da Galatasaraylı da Fenerbahçeli de dinlesin ve keyif alsın istiyorum.

Ama eğer sanatçı kendisi diyorsa ki benim dinleyicilerim ile olan ilişkim de böyledir, ben bütün bu detayları paylaşmak istiyorum tabii ki o da onun kendi bileceği iştir. Bu şekilde iletişim kurmak da benim tercihim. Bana göre sanatçı nötr olmalı.

• İnci Mercan okumayı seviyor musun?

Çok kitap gazete dergi okur musun? abone olduğun yayınlar var mıdır?  Hayır. Takip ettiğim düzenli yayın da yok, öğretmenlik yaptım ama inanın okumayı da hiç sevmiyorum ve maalesef edebiyat öğretmenimin de benden en büyük şikayeti buydu. ” Sana her şeyi öğrettim, ama bir tek kitap okumayı öğretemedim” derdi.

• Bazı sanatçılar var kendini izlemekten, hatta kendini dinlemekten hiç keyif almıyor. Peki sen kendini dinlemeyi seviyor musun? 

Evet, yalanı yok seviyorum. Bazen açıp dinliyorum kendimi, hatta kendi şarkılarım arasında tercih bile yapıyorum. Mesela son yaptıklarım arasındaki “Ta Uzak Yollardan” yani çok iyi okuduğundan da değil (Gülüyor) hem şarkıyı çok severim ve kendimden dinlemeyi de seviyorum.

• Son dönem müzik piyasasını hareketlendiren hatta belki Arabesk müziğini bile yeniden canlandıran bir cover salgını var. Yani bilindik eski şarkıların Pop, Rock ya da ve çeşitli başka altyapılar ile yeniden söylenmesi hali olan Cover şarkılar ve arabesk Müziğin yükselen popüleritesi hakkındaki düşüncelerini merak ediyorum.

Artık yeni şarkılar, yeni üretimler yapılmıyor mu da eskiler bu kadar kıymetlendi? Bir şey bir kere yapılmışsa bir daha yapılır. Yeni üretimler de yapılıyor. Çok iyi bestekarları, çok iyi şarkıları da var bu ülkenin ama bana göre işin gerçeği cover olayı tamamen müzikal rant. Şimdi son yıllarda Müslüm Gürses şarkıları çok seviliyor herkes tarafından çok söyleniyor. Neden? Çünkü rahmetlinin en son albüm çıkardığı firmada kaldı şarkılarının telif hakları vs. firmanın elinde çok kıymetli bir şey var ve bunun nasıl paraya dönüşmesi lazımsa firma da onun gereğini yapıyor.

Müslüm filmi çıktıktan sonra bir anda memleketin yarısı Müslüm’cü de oldu.  Yahu bu adam 20 sene önce de bu şarkıları söylüyordu. Ben 15 sene önce pavyonda Müslüm Bey ile birlikte çalıştım. O zaman kimsenin umurunda değildi bu adam da şarkıları da! Şimdi herkes birden bire Müslüm’cü oldu. Evet o zaman da sağlam bir kitlesi dinleyicisi vardı ama rant yoktu, olayı henüz ranta dönüşmemişti. Firma bir Müslüm furyası patlattı.  Ne oldu sonra, A sanatçısı gitti Müslüm şarkısı istedi firmadan, B sanatçısı istedi, herkes bir Müslüm şarkısı söylemek istedi, herkes birden bire Müslüm’cü olunca sanatçılar çok da ciddi paralar ödediler o şarkılar için. Yani o Müslüm şarkıları Müslüm Baba’dan çok plak şirketine para kazandırdı. Yoksa bana göre aslında ne arabesk sevgisinden, ne de Müslüm baba sevgisinden.

Bence cover patlamalarının olayı tamamen müzikal ranttır.

• Sence bir zamanlar tu kaka edilen Arabesk müziğin de birden bire tutulması bu müzik ranta dönüştürülebildiği için mi?

Evet. Şu an Arabesk müzik para kazandırıyor yapımcılara. Ama bu da bir dönemdir. Bir zamanlar da türkü, bir zamanlar da sanat müziği vardı.

• Özellikle son yıllarda Sosyal Medya’nın hayatımızda çok önemli bir yer işgal etmesi ile birlikte sanatçıların dinleyicisi ya da izleyicisi ile doğru iletişim kurması, iletişim dili görsel paylaşımları çok daha önemli hale geldi ve bunun için PR firmaları, profesyonel hizmeti sağlayıcı ajanslarlar var. Böyle bir hizmet alıyor musun?

Hayır böyle bir hizmet almıyorum.  Düşünmüyorum da. Ben dinleyicilerim ile kendim doğrudan iletişime geçiyorum. Beni anladıklarını da hissediyorum, biliyorum. Çok sadık bir dinleyici kitlem var benim.

• Anladığım kadarıyla Sosyal Medya hesaplarını da kendi yönetiyorsun. Sosyal medya üzerinden sanatçıların zaman zaman ciddi linçler yediğini, ciddi eleştiriler aldığını ve kriz yönetimi yapamadıkları durumları da gözlemliyoruz. Peki “Ne yapmalıyım” diye sorduğun fikrine danıştığın akıl hocaların var mıdır?

Evet herkesten fikir alırım. Herkesten akıl alırım ama çaktırmadan, sohbet arasında yaparım bunu karşımdaki de bunu anlamaz bilmez.

Teknolojinin artıları da var eksileri de. Yanlış bir şeyler yapar ya da söylersen gömülürsün de linç de yersin. Yanlış anlaşılmaya imkân veren bir şey yaparsan ya da buna fırsat yaratırsan da bu fırsatı kullananlar olacaktır. İşte ben tam da bu sebepten diyorum ki sanatçı olabildiğince tarafsız olmalı, çok dikkatli ve kontrollü olmalıdır.

• Eskisine göre daha ünlü ve daha popüler olunca hayatında değişen şeyler oldu mu?

Hayır olmadı. Hayatımda hiçbir şey değişmedi ve ben de değişmesine izin vermedim. Eskiden de minimum seviyede ve sade bir yaşantım vardı, hala minimum ve sade bir yaşantım var. Malatyalıyım. Ayrı bir bekar evim yok ailemle birlikte hala Malatya’da yaşıyorum. Gece hayatından ve medyatik camiadan hep uzak durdum. Ailem ve sorumlu olduğum insanlar var onları üzecek rencide edecek yanlış anlaşılmaya sebebiyet verecek her türlü hareketten de uzak durdum. Hayatımın değişmemesine çabaladım.

• Çok merak ediyorum sahne adın olan İnci Mercan’ı kendin mi buldun? Bunu sana bir başkası mı yakıştırdı? Sahne repertuvarını kendin mi hazırlıyorsun? 

Ben sahne adımı tam bir hafta düşündüm ve kendim buldum. Repertuvarımı da kendim hazırlarım ama daha çok da doğaçlama sahneler yapıyorum. Ortama göre… O an içimden ne geliyorsa da onu söylüyorum. Stres atıyorum ben sahnede. Bütün öfkemi hıncımı sahnede atıp bir de “ Ohh! Çok eğlendim” deyip iniyorum sahneden.

• Çoğunlukla doğaçlama sahne yapıyorum dedin diye soruyorum. Diyelim ki mekanda seni rahatsız eden, çok rahatsız olduğum bir durumlar gerçekleşti ve o an mutsuzsun. Ne yaparsın?

Yok sayarım. İdare ederim. Çünkü hizmeti verenin öyle tersini yapmak, sahneyi terk etmek ya da benzeri şeyler yapmak lüksü yok. Eğer hizmeti veren bensem, müşteri sonuna kadar haklıdır. Müşteri her zaman haklıdır. Eğlendirmek keyif almalarını sağlamak görevi ile çıkmışım oraya sahneye ve alttan almak bana düşer. Öyle kaprisler yapmam, sorun çıkarmam. Sahnedesin ve alkollü ortamlar duygusal ya da coşkulu şarkılar söylüyorsun yani tabii ki zaman zaman taşkınlıklar olabilir. Bence bunu sorunsuz çözmek de sahnenin özellikle de solistin işidir.

• Kendisinden çok etkilendiğin ya da kendine rol model aldığın bir sanatçı var mıdır?

Öyle özel bir isim veremem sana ama çok sanatçıdan da etkilenmiş, çok sanatçıyı da severek dinlemişimdir.

• Kendi yaptığın müzik dışında dinlediğin özellikle takip ettiğin bir müzik var mıdır? Dünya listelerini trendlerini dinler ya da takip eder misin?

Rock dinliyorum. Çok da seviyorum zaten de Rockcuyum ben. Aslında dikkat ederseniz yaptığım müzik de aslında sadece has ağdalı arabesk değil fazlaca rock alt yapıları vardır. Ben “RockAbesk” diyorum yaptığım bu müziğe. Rockcuydum ben ne ara arabeskçi oldum ben de bilmiyorum. (Gülüyor)

• Memlekette gitmediğin, şarkı söylemediğin bir yer kalmadığını düşünüyorum. Henüz gitmediğin yerler var mı?

Yaklaşık 10 yıl gazino sahnesi yaptım ve gazino zamanlarımda da çok gezdim. Şimdi şu son dört yıldır artık popüler dönemim mi desem ne desem ki ben de bilemedim ama şu son dönemde daha çok gezdim. Hala gitmediğim yerler de vardır tabi.

• Gazinolardan parlayan çıkan bir star olarak sahnenin ve ortamın ne farkı var?

İnanır mısın hiçbir farkı yok! Gazinoda 50 kişiye söylüyorduysam şimdi o sayı 300 – 500 ya da milyonlarca kişi oldu. Algıda çok şey değişti tabii. Popülersen ne söylersen iyisindir algısı var insanlarda. “ Aman Allah’ım ne güzel de söylüyor” diyorlar ama popüler değilsen işin zor. Hatta daha da iyi okumalısın. Hani bu sektörde diyorlar ya bir kere kendini kanıtla yeter, bak o çok doğru laf. Çünkü, o algıyı bir kere yarattın mı, ne söylersen söyle iyi söylüyorsun gibi geliyor dinleyiciye. (Gülüyor)

• Sevgili İnci Mercan evet karşımda “Ben çok uyumluyum, mütevaziyim, idare ederim, kırmam küsmem hiç sivri kenarlarım, köşelerim yok” diyen iyi bir kadın solist var ama neden bana bu kadın hiç göründüğü gibi yumuşak değil, sivri köşeleri var, dişleri var gibi geliyor bana?

Hırslıyımdır çünkü. İşimde çok hırslıyımdır ve sen de bunu görmüş olabilirsin. (Gülüyor)

• Gazinoların ve pavyonların bambaşka bir kültürü var. Ama gazino ya da pavyon dendiğinde de benim aklıma niyeyse çok mutlu solistler de gelmiyor? Oysa sen gazino’da da pavyonda da çok mutluymuşsun gibi bahsediyorsun. Bizim yanlış bildiğimiz bir şeyler mi var?

Şimdi aile mekanları diye tabir edilen yerlerde sahne alıyorum, pavyonlarda, barlarda gazinolarda da sahne aldım inan ki bir farkı yok ama dışarıda algısı farklı işte. Evet çok yanlış biliniyor bazı şeyler ve sebebi hep o Yeşilçam Filmleridir. (Gülüyor). Yani aslında gazinolar öyle dışarıdan görüldüğü gibi batakhanelik, çaresiz ve biçare insanların çalışmak zorunda kaldığı, kadınların zorla tutulduğu ve çalıştırıldığı mağdur edildiği yerler de öyle çok kötü ortamlar da değil. Yalan da değil ben çok mutluydum sahne aldığım gazinolarda. Vallahi de kimse oralarda zorla tutulmuyor. Görsen oradakiler de mutlu yani. Ama bu algıyı yaratan da Yeşilçam’dır. Şimdi yanlış anlaşılmayı da istemem ama ben yıllarca öğretmenlik yaptım. Öğretmenlik yaparken ben okula makyaj bile yapmadan gidiyordum ama öyle öğretmen arkadaşlarım da vardı ki hani sanırsın ki birazdan sınıfa değil sahneye çıkacak. İnsanın kendisiyle ilgilidir bazı durumlar. Hangi mesleği yaptığın ya da çalıştığın sektörde değil de içinde insanın özündedir gerçek.

• Dizi filmlerden, sinema ya da reklamlardan oyunculuk teklifleri aldın mı?

Evet. Farklı kanallardan ve doğrudan bir kaç dizi teklifi geldi ama ben konuyu dinlemedim ve senaryosuna bile bakmadım. Çünkü o benim işim değil. Oyunculuk yapmayı da hiç düşünmedim. Benim işim şarkı söylemek.

Dünya çapında üç büyük festivalde yarışacak olan Fransız Türk ortak yapımı bizdeki adı “Umut Kapısı & La Porte de L’espoire” festival filminde “Zamanı Değil ” isimli bir şarkıyı seslendirdim. Vesile ile buradan bu güzel filmde emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum ve çok başarılar diliyorum.

• Son yıllarda iyi seslerin ve müzikal yeteneklerin televizyondaki yarışmalara katıldığını ve keşfedilmeyi beklediğini biliyoruz. Ama bu programlar beğeni  ve takdir aldığı kadar bir taraftan da eleştiri alıyor. Raiting uğruna gençlerin müzik kariyerlerini zedelediğini söyleyenler, gerçekten iyi seslerin ve yorumcuların elendiğini düşünenler de çok fazla. Bu yarışma programları ile ilgili fikrini merak ettim. Bir de mesela sana bir yarışma teklifi gelse diyelim Eurovision teklifi gelse katılır mısın? Ya da hiç keşke şu sanatçı ile düet yapsam dedin mi?

Hayır Eurovision yarışma teklifi gelse katılmazdım. Birincisi önceden belli bir yarışmaya niye katılayım ki! (Gülüyor). Keşke şununla düet yapsam dediğim özel bir isim de yok ama böyle bir teklif gelirse tabii ki de değerlendiririm. Bu tarz televizyon yetenek yarışmalarını da destekliyorum gençlerin kendini ve yeteneğini ifade edebilecekleri platformları olarak görüyorum zaten oraya giden de şartları, neyin ne olduğunu durumları biliyor. Bu işler biraz da şans. Gençler de şanslarını denemek istiyor ve denesinler de tabii ki.

• Yeni yeteneklerden sana teklifler geliyor mu?

İşte benim şarkımı, benim bestemi dinle ya da oku gibi teklifler alıyor musun?  Çoook çok fazla alıyorum. Bazıları o kadar kötü ki direkt de söylüyorum kimseye umut vermek, hayal tacirliği yapmak da istemem, kötüyseler de direk söylüyorum. Ama içlerinde çok yetenekli ve iyi müzisyenler de var, onlarla da iletişime geçiyorum tebrik ediyorum.

• Sizin sektörün çok dile getirilen sıkıntıları da var. Sektörde senin en çok sıkıntıya düştüğün, rahatsız olduğun durum nedir? Yani sahne arkası müzisyenler mi? Menejerlik sistemi mi? Eğlence kültürü mü? Telif hakları meselesi mi? Sana göre en sıkıntılı durum nedir?

Şimdi politik bir cevap verdiğimi de düşünebilirsin ama asla politik bir cevap değil bu söylediğim. Hiç yok. Ben sektörden memnunum. Millet de ne istiyor ki ben anlamıyorum? Gül gibi sektörümüz. O kadarcık bazı kusurlar, kadı kızında da bulunur. Milli Eğitim’de de var sağlık sektöründe de sıkıntılar var. Kaymakamlık da sıkıntılı bir iş. Yani bence sektörümüzün çok büyütülecek abartı sıkıntılı tarafları yok. Az ya da çok tüm sektörler sıkıntılı. Üstelik Türk halkı eğlenmeyi de iyi biliyor eğlendirmeyi de iyi biliyor. Sektörün tek büyük sıkıntısı nedir biliyor musun? Ülkemizin yaşadığı bazı olumsuz durumlardan eğlence sektörünün doğrudan birebir etkileniyor olması. Bu durumdan da aslında herkes kendince başka etkileniyor, bir tek bizim sektörde değil ki etkilenen! Yoksa mis gibi sektörümüz var. Sıkıntılarımız da olacak tabii klişe laflardan kaçmak ve abartmamak gerekiyor.

Her sahne yaptığımızda ya da her eğlence programına çıktığımızda da sanatçı gerçekten eğlenmiyor ki sanatçı için bu bir mesai. Yani sanatçı da kendi işini yapıyor. Ulusal yaslar ya da çok üzüntülü zamanlarda da sahnemiz olabiliyor. İçimiz kan ağlasa da sahnede göbek atıp şarkı söylediğimiz de oluyor. Yani demek istediğim, bizimki de böyle bir iş.  Mekândaki komi de garson da bulaşıkçı da hatta patronu da, arkada çalan müzisyenler de hepsinin kendi sorumlulukları geçim derdi sıkıntıları var. Hepimizin kendi işimizi yaparak para kazanmamız lazım ki hayatta kalabilelim. Sevdiği işi yapanlar olarak şanslıyız. İşimi de zorluk ve güçlüklerini bilerek, çok severek yapıyorum.

• Özellikle sanat camiasında sen iyiysen, popülersen herkes arkadaşın dostun olur ama aslında sanatçının, sanatçı dostu yoktur derler. Yaşlılık zamanlarında ya da doğrusu popülaritesi kalmayınca mağdur olmuş bazı isimler de oldu. Bu bir cadı kazanıdır derler sizde. Gerçekten sanatçının dostu yok mudur? Cadı kazanı mıdır sizin camia?

Var canım olmaz mı hiç ? Çok da kıymetli sanatçı dostlarım var benim. Şimdi gerçekten mağdur olmuşlar da vardır ama bence mağduru oynayarak mağdur taklidi yaparak ilgi bekleyenler daha çoktular bence.

Bizim sektörde çok şey çıkar ilişkisine dayandığı ve sanatçıların diğerlerine göre daha kolay dile getirebildikleri için böyle bir algı var ama çıkar ilişkisi olmayan bir sektör söyle bana ! ( Gülüyor ) yok ki sahiden yok. Cadı kazanı olmayan, çıkar ilişkisi olmayan iş mi var?

• Peki sen popüler olduktan sonra sevenlerin arttı arkadaşların çoğaldı mı? Yani bir ye kürküm ye halleri oldu mu? 

Olmaz mı? ( Gülüyor ) Ben bir kıymete bindim. Bir kıymeti bindim. Belki de iyi niyetli. Ama hayatımı ve çevremi değiştirmediğim için bana yansımadı. Ben özel hayatımda müthiş mesafeliyimdir. Sürprizleri hiç sevmem. Müthiş kontrollüyümdür , garanticiyimdir ve planlıyımdır. Yani hala bir memur kafası taşıyorum diyebilirim.

Aslında kendi kişisel tercihim ile benim çok arkadaşım da yoktur.  Arkadaşlık mesafe sevmiyor ben mesafeliyimdir. Vıcık vıcık ilişkileri sevmiyorum. Sürprizleri hiç sevmem. Arkadaşlık da samimiyet ister, sürprizleri sever.  Oysa her şey benim kontrolümde olmalı.

• En başından bu yana birlikte çalıştığın, hiç ayrılmadığınız birileri var mı ekibinde?

Ömer. Şu an menajerliğimi de yapan Ömer Bey. Biz son 15 senedir birlikteyiz onunla. Kardeşimden de farkı yoktur. Çalıştığım gazinonun garsonuydu, sonra sahne şefim oldu şimdi de menajerim. Onu tanıdığım da daha çocuktu Ömer ve askere gitmemişti. Askere gitti geldi evlendi. Şimdi iki tane çocuğu var ve biz hep bir aradaydık. Katıksız güvendiğim, canımı malımı ve namusumu teslim ettiğim kişidir Ömer.

• Bundan 10 sene sonra kendini nerede ve nasıl görüyorsun? Evli mutlu çocuklu daha sakin bir hayatın mı var ? Yoksa hala oradan oraya sahne alan koşturan bekar ve yalnız bir kadın mısın?

Allah mı söyletti ki sana !( Gülüyor ). Hayatımda hiç bir konuda uzun vadeli planlar yapmayı sevmiyorum da yapmıyorum da. Şu halimden çok da mutluyum ve Allah bozmasın şimdilik her şey çok yolunda.

• Peki sahnedeki İnci Mercan hakkında çok fikir sahibi olduk onu daha da yakından tanıdık ama evdeki İnci Mercan nasıldır ? Yemek yapmayı sever mi? Çiçek yetiştirir mi?

Yemek yapmayı sevmiyorum da bilmiyorum da yapmıyorum da (Gülüyor)  Yaşamak için almam gereken kaloriyi almak için yemek yiyenlerdenim,  yemek de seçmem ekmek varsa gerisi çok da mühim değil. Ama çay öyle mi? Çay yoksa hayat durur. Issız bir adaya gitsem yanıma alacağım üç şey çay çay çay olurdu galiba. (Gülüyor)  Öyle gurme bir tarafım da yoktur zaten benim, ben mutfakta çok yeteneksizim.

Annem de zaten aman kızım sen hiç girme mutfağa, gerek yok der. Doğallığı çok severim. Doğal olmak için de özel bir çabam yok aslında ben öbür türlüsünü bilmiyorum. Özel hayatımda çok sade çok sıradan, biraz da tutucu biriyim. Öğretmenlik yaparken de hemşirelik yaparken de böyleydim. Sahnede de saçımı makyajımı kendim yaparım, sahne kostümlerimi kendim seçerim.

• Bugün bizim burada bu röportajı yapmamıza da vesile olan, bu akşam sahne alacağın Kuşadası NeyCazz’ın çok sevdiğimiz işletmecisi İbrahim Bey öyle sevgi ile bahsetti ki senden hatta şöyle özel anısını da paylaştı laf arasında İbrahim Bey. Her sahnesinde programın ortasında illa gelir sorar. ‘Abi her şey yolunda mı?’ der. Bunca yıldır bu sektördeyim tanışmadığımız çalışmadığımız isim kalmamıştır neredeyse ama sahne aldığı mekanı bu kadar sahiplenen, bu kadar bizimle birlikte sorumluluk taşıyan, bu kadar profesyonel çizgileri olan ve bu kadar mütevazı hatta hiç kaprisi olmayan başka bir sanatçı daha görmedim ben” dedi.

Çok sağ olsun İbrahim Bey de çok kıymetlidir. Ne güzel şeyler söylemiş utanırım ben. İbrahim Bey de “Kuşadası Neycazz” da bizim için çok kıymetlidir. Çok özeldir. Eğer sen işletmeye kıymet verirsen işletmede sana aynı kıymeti veriyor. Karşılıklıdır bu jestler. Evet doğru, ben yapıyorum bunu. Bakarım yani patronun, işletmecinin gözüne bakarım mutlu mu değil mi? Gider sorarız da her şey yolunda mı diye…

• Son 15 yıldır sahnelerdeyim dedin. En unutulmaz sahne anın ya da senin için en özel sahne nedir?

15 yıldır sahnelerdeyim,  son 4 yıldır da gazinolarda değilim. İlk halk konserimi Adana’da vermiştim çok kalabalıktı o konser onu hiç unutmuyorum. Bir gün de Ankara’da bir program vardı. Sesim hiç çıkmıyordu ama sahneyi iptal edemedik. O gün sahneye çıktım ben ama dinleyiciler baktılar sesim hiç çıkmıyor,  ben sahnedeydim ama orkestrayla dinleyiciler söyledi şarkıları bense hiç okuyamadım. O gün aldığım o para da helal değildir bana yani. Hiç sesim çıkmadı, hiçbir şey yapmadım sahnede. Ama sağ olsunlar öyle bir kemik, sadık dinleyicim var ki “Helal edin mekana ödediğiniz parayı dedim” hepsi de helal olsun dedi. O günü de hiç unutmam.

Bu keyifli röportaj için, bizim seni daha yakından tanımamıza fırsat verdiğin, bize zaman ayırdığın için çok teşekkür ederim. Politik bir röportaj bitişi gibi de algılama lütfen ama gerçekten seninle tanıştığıma çok mutluyum. Ege İdea dergi okurları için söylemek istediğin özel bir mesaj var mı?  

Umutcuğum gördüğüm kadarıyla sen de işimde hırslı bir başka kadınsın. İnan ben insanları gözünden tanırım. Bu çok özel bir çabanı takdir ediyorum, başarılar diliyorum. Diliyorum Didim’de de bir konser ya da bir programda Didimli dinleyicilerimiz ile buluşma şansımız olsun. Ben de çok keyif aldım bu sohbetten ve öyle röportajı bana gönderip de ön onay almana da gerek yok yayın öncesi. Ben senin beni Ege Dergi Okurlarına tüm sohbetimizi olduğu gibi çok doğru aktaracağından da çok eminim. Ben de seninle tanışmaktan çok mutlu oldum.

En başta Didim’e ve Tüm Ege İdea Dergi okurlarına selamlar ve sevgiler.

Röportaj : Umut Kaşan / Ege İdea Dergi – 2020 ( Kuşadası )  Fotoğraf : Mehmet Beşler

Konular

E- Bülten

    Sosyal IDEA

    Bizi takip edip yalnız bırakmayan siz değerli okuyucularımıza teşekkür ederiz.