Çuvaldızı kendime iğneyi boşverin…

Kayıp Narin’in cansız bedeninin bulunmasının ardından sivil toplum kuruluşları çeşitli siyasi partilerin kadın kolları ve yine toplumdan bazıları her zamanki gibi sokaklara çıkıp katiller en ağır cezaları alsın diye bağırıp eylem soslu basın açıklamaları yapıyor. Neden? Gerçekten amaç “Katiller en ağır cezayı alsın diye mi?

Narin günlerce bulunamamış (!) tüm köy susmuş, susturulmuş ya da konuşmaya korkmuş. Narin’in annesi kadın ifade değiştirmiş. Zaten de ailesi bulunan ilk delil o tek pembe prenses terliği için Narin’e ait değildir dedi. Valilik de kan izleri için Narin’e ait değil demişti. Başka bir çocuğun burnu kanamışmış. Ak Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu da minik Narin’in ölümüyle ilgili yaptığı açıklamada “Bizlerin bazen bilmediği, bazen de bilip söylemememiz gereken şeyler var. Çünkü aile, bizim dostlarımızdır” açıklaması yapmıştı. Haliyle bilip de söylemediği başka neler var soramıyoruz da! Mesela sık sık ifade değiştiren Narin’in annesi “Oğlum ve arkadaşları köpeğe fenalık ediyordu” demişti ya o köpeğe ne oldu? Soramadık bile !

Zavallı Narin de artık istemeden her ne gördüyse anne, baba, amcalar, abi, kuzenler, amca eşleri, ikinci eşler hepsi tüm köy sustu. Artık Narinin kim tarafından katledildiği kadar önemlidir neden katledildiği. Bu köydeki tüm çocuk ölümleri sorgulansın der hale geldik. Zira gizli tanık olmasa 19. günde gelen ihbar olmasa daha çok arardık zavallı çocuğu. Durumu aydınlatacak ne delil kalırdı ortada! ne kanıt! Narin için çok geç kaldık maalesef yine başaramadık ama artık tek amacımız başka Narin’ler olmasın olmalıdır.

Narin’in büyük amcası 70 yaşındaki köyün imamı Hüseyin Güran’ın 40 yaşındaki “ikinci eşi” de göz altına alınmış. Aradaki yaş farkına takılmadım da hala ikinci eşe de göz altı ne demek? Diye sormanın sırası mı? Demeyin! İkinci eşi normalleştirmeyin ! Sorun! Amcaya sorgusunda WhatsApp mesajlarını neden sildiğini sorduklarında “Kardeşim Arif’in mermileri yakalandığında arayıp ‘tanıdık yok mu’ diye sordum. Bu sebeple o tarihte tüm WhatsApp kayıtlarını sildim” demiş. Ne mermisi? diye sorun! amca Salim Güran’ın söylediği o mermilerle ne yapılacaktı diye sorun! Narin’in akrabası bir kadın Narin’in mezarı başında kime nasıl böyle kıydılar diye ağlıyor diye sorun! Narin’in cenazesinde susmadığı için herkesin gözü önünde yumruk yiyen kadıncağızı döven adamın hangi cezayı aldığını da sorun mesela?

Adalet Bakanlığı 2023 verilerine göre; “Her gün 188 çocuk istismara uğruyor.”
2023’te karara bağlanan 14.919 cinsel istismar dosyasının; 6.656’sı mahkûmiyet, 6211’i beraat.
2023’te savcılıklara gelen çocukların cinsel istismarı dosya sayısı 66 bin 138.
Dava sayısı ise 14 bin 919. Suçtan mahkûm olan kişi sayısı 7 bin 88.
2008-2016 arasında 104.531 çocuk kaybolmuş!
Kaçının canlı bulunduğu bilgisi yok. TÜİK 2016’dan beri neden suskun diye sorun!
Hatırlarsanız depremde kaybolan çocuklar araştırılsın önerisi de AKP ve MHP oylarıyla reddedilmişti.
TUİK’e göre son üç yılda en az 81 bin çocuk cinsel suç mağduru.

Çocuk istismarlarını normalleştirenleri, istismarcılardan kendine dostlar edinenlerin kim olduklarını sorun ! Basın ve medya kuruluşlarına getirilen haber ve yayın yapma yasağının sebebi sorun?

PEKİ BİZ NE YAPIYORUZ?
Sanki her davada, her kötü olayda, her çirkin, kabul edilemez durumda o hukuksuz sürecin tamamlayıcısıymış gibi, sanki yeni döngü buymuş gibi bir avuç insan mesela siyasi partilerin kadın kolları, kadın dernekleri, çeşitli sivil toplum kuruluşları ilgili konunun, eylem ya da protestolara sebep olan davanın olayın içini doldurmadan, meselenin asıl dikkat çekilesi taraftarından uzak, sadece de acı üzerine odaklanarak ve genellikle basın açıklaması yapılıyor. Aynı bilindik kişiler, aynı söylemler, aynı eylem ve protesto soslu etkisiz sonuçsuz içi boş, halksız, karşılığı gelmeyen basın açıklamaları.
Maksat ne? Tepki vermek mi? Sorarım basın açıklaması tepki midir? Tek tepki yöntemi basın açıklaması mıdır?
Maksat kendinize gelin bu halk öfkeli, biz çok üzüldük öfkelendik demek istemekse eğer peki o halk nerede? Söyleyeyim size. Halk sosyal medyada Narin’e mektup yazıyor? “Canım Narin, seni koruyamadık. Bizi affetme çocuk ” diye Narin’e sesleniyor halkımız!  Halk özürler dileyip, utanıyor. Halkın bir diğer kısmı da inanın dedektif gibi kendince olayı çözme gayretinde. Adalete ve hukuk sistemine olan güven o kadar yok olmuş ki halktan bazı kişiler de konuyu Allah’a havale etmeyi ve beddua etmeyi hayata küsüp kendini Dünya’ya kapatmayı seçmiş.

Halk sokak eylemine protestolara basın açıklanmalarına da tıpkı artık adalete ve hukuk sistemine inanmadığı gibi inanmıyor. Bana göre gerçek bir eylem ya da protesto olsa çıkacak da o da yok. En son Gezi’de sokağa çıkmıştı halk, teyzeler abiler amcalar herkes ama herkes bir aradaydık. Ne güzeldi çok güzeldi. Zaten bir daha eylem ya da protestolara izin vermediler. Ama herkesler daha da öyle delirmesin diye de sanırım sadece basın açıklaması yapmaya izin veriyorlar.

Emniyet her il ilçenin eylem protesto ve basın açıklamaları için sabit güzergahlar belirliyor. Her durum, olay konu için sadece o sabit noktalarda basın açıklaması yapabilirsin, boykot, eylem ya da protesto zaten yasak. Yaptırmazlar. İster sigara zammını protesto etmek için basın açıklaması yap ister sokak hayvanlarına yapılan işkenceleri boykot et, istersen taksi fiyatlarından şikâyet et istersen de Anayasa neden uygulanmıyor diye hesap sor! Hep aynı sabit yerlerde yapacaksın o basın açıklamasını. Genellikle katılımcılar da aynıdır. Sloganlar aynıdır. Eylem ve protesto yürüyüşlerindeki şarkılar playlist bile aynı çoğunlukla.

Sokağından bir kalabalık geçiyor ama esnaf dönüp de sormuyor bile o kalabalığa! Sizin derdiniz ne bile demiyor? Yetkili merciler de zaten halka düzenli olarak sokağa çıkan eylem yapan ya teröristtir ya bölücü söylemi telkin ettiği için, halk sokak eylemlerine en haklı durumlar için bile olsa mesafesini koruyor.

Yürüyüşte otuz kişi varsa otuz kişi de sivil polis ve güvenlik kameraları var. İster Filistin’de çocuklar öldürülmesin diye barışçıl bir eylem yap ister tarikatlar kapatılsın diye hep aynı kişiler var o eylemlerde. Yeni yüzler yeni sesler yok! Haliyle hep aynı yerde aynı kişileri görüp, aynı sloganları duyan halk bir süre sonra olaylara durumlara tepkisizleşmeye, duyarsızlaşmaya başladı ki zannımca olması istenen de buydu tepkisizlik yaratmayı başardılar.

Tüm köy nasıl susabilir diye kızanlar, yüz bin nüfuslu ilçede Narin için yapılan eylemde bin kişi nasıl olmaz demiyor?
Acıyı paylaşmak da tepki vermek de sokağın sesi olmak da bu aynılaşmış basın açıklamaları değil!
Aynılaşmak çürütücüdür. Aynı şeyleri farklı sonuçlar bekleyerek tekrarlamak da delilik belirtisi. Emin olun ki birileri bizlere deli muamelesi yapıyor.

Elbette sokaklar halkındır, sokaklar bizimdir. Elbette susmayacağız ama aynı kişilerle aynı yöntem ve metotlarla aynı şeyi farklı sonuçlar bekleyerek yapıyorsak burada durup kendimize de şu soruyu sormalıyız. Bu basın açıklamalarını hangi halk kim okuyor? (Zaten gazeteci de canlı yayın yapıyor katılımcılar da çünkü kimse okumaz halde artık.)

Bu yapılan eylem mi? Protesto mu? Basın açıklaması mı? Artık nazarımda az kişili, aynı sokak eylemleri bir başka istismar türü haline gelmiştir. Sanki o kötü olayın durumun tamamlayıcısı gibi. Merkezi gündem öyle baskın ki, kimse kendi gündemini, yerelin gündemini ciddiye alamıyor. Merkezi gündemin dışına çıkmak yel değirmenlerine karşı savaşmak gibi. Başka Narinler olmasın diye bağıranlar, kendi yerelindeki çocukların yaşadığından habersiz! Kendi yerelindeki çocuklar için gereken önlem ve tedbirlerin peşinde bile değil. Yani demem o ki ne sosyal medyadan Narin’e mektup yazınca, ne de aynı otuz kırk kişiyle sokakta “Katiller hesap verecek’ diye bağırınca katiller hesap vermiyor. Maalesef ülkemizin tek gündemi açlık, çöpten çıkan bebekler, kayıp çocuklar, hayvana ve insana karşı artan şiddet cahillik, yoksunluk, yoksulluk!

Çöken kurumlar, çöken ahlak ve toplumsal ve sosyal çürümeyi toplumsal çöküşü yapılan basın açıklamaları durdurmuyor. Ne zaman hangi kitleye basın açıklaması yaptığımızı fark edeceğiz?
Ne zaman bir başka yol arayacağız?

Umut Kaşan / Didim – 12.09.2024

Konular

E- Bülten

    Sosyal IDEA

    Bizi takip edip yalnız bırakmayan siz değerli okuyucularımıza teşekkür ederiz.