Mustafa Bekar öncelikle Dihad’a olan anlamlı bağışınıza teşekkür ederim ve hoş geldiniz. Sizden bahsederken Didim’in sivri dili, renkli siyasetçilerinden diye tanımadım. Peki siz kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz? Siyasetteki Mustafa Bekar figürü kimdir?
Nedir vallahi ben farklı bir figür olduğumu zannetmiyorum. Normal bir insanım.
SİYASETE DEVRİMCİ HAREKET İÇERİSİNDE BAŞADIM.
Siyasete daha ortaokul, lise yıllarında Rize’de devrimci hareket içerisinde başladım. Türkiye’nin Dünya’nın sorunlarına bu penceren baktım, öyle şekillendim. Liseye kadar Rize’de yaşadığım için o süreçte işte sorumluluk da aldım. Devrimci Liseliler Derneği başkanlığı yaptım.
Mustafa Bey siyasete devrimci hareketten geldiğinizi söylediğiniz için hemen sormak istiyorum, peki devrimci hareketten gelip Cumhuriyet Halk partisine rahat siyaset yapabildiniz mi? Öncelikle hemen bunu sormak istiyorum.
DEVRİMCİ HAREKET BANA OKUMAYI ÖĞRETTİ. KİTAP OKUMAYI ÇOK SEVERİM. GERÇEK BİR KÜTÜPHANEM VAR.
Şöyle söyleyeyim ( gülüyor) , bu durumun olumlu ve olumsuz tarafları da var, Cumhuriyet Halk Partisi’nin tabanı devrimcileri sever ama tabanın aynı ölçüde sevdiğini düşünmüyorum. Devrimci olmaktan rahatsız değilim. Mustafa Kemal Atatürk de bir devrimcidir. Devrimci hareket bana okumayı öğretti, okumayı sevdirdi. Şimdi çok geniş bir kütüphanem var ve her fırsatta okumak istiyorum. Toplumsal gerçekte belki devrimcilerin çok parası olmayabilir ama gerçek de şöyledir, devrimciler bilgi birikimleriyle fark edilirler. Devrimci olarak anılmaktan ve devrimci olmaktan hiç pişmanlık duymadım. Bunun bir parçası olmanın keyfini de her zaman yaşadım.
DEVRİMCİ OLARAK ANILMAKTAN VE DEVRİMCİ OLMAKTAN HİÇ PİŞMANLIK DUYMADIM
Aday adayı olarak sorunları çözme noktasındaki kilit isimlerden biri olarak ki henüz daha adaylığınız açıklanmadı ya da belki de aday bile olmayacaksınız bilemiyoruz tabii her şeyin muallakta olduğu bir dönemdeyiz ama siz yıllardır siyasetin siyasi mücadelenin içerisindesiniz. Bu güne kadar neyi başardınız? Yâda şunu hala başaramadık dediğiniz neler var?
Şöyle söyleyeyim, siyaset mücadeledir. Eflatun’un sözü vardır, bir ülkenin akıllı bilgili, dürüst, namuslu insanları siyaset yapmazlarsa akılsız bilgisiniz, bilgisiz, cahil ve hırsızlar tarafından yönetilir. İsmet İnönü de benzer bir söz söylemiştir. Namuslu insanlar en az namussuzlar kadar cesaretli olmazsa bu ülke kurtulamaz demiştir.
Siyasete 1980’lerde İstanbul’da başladım. 88’de tatil için geldiğim Didim’e 89’da yerleştim. Buradan saygılarımı ve sevgilerimi sunuyorum, çok severim kendisini sağlık diliyorum, uzun yıllar Mehmet Soysalan ile çalıştım. ’94 seçimlerinde Onun mutfağında çalıştım. Bizim bir proje ekibimiz vardı. Katkım olmuştur sanıyorum. Bildiğiniz gibi Didim’i var eden altyapısını oluşturan bugün bile çok kıymetli pek çok proje Mehmet Soysalan’ın vizyonu ile hayata geçmiş üzerinde çalışılmış kafa patlatılmış projelerdir. O çalışma ekibimiz çok başarılı işler ortaya koydu.
SOL PARTİLER RİSK ALIR UZUN VADELİ YATIRIMLAR YAPAR, HALKIN YARARINA GERÇEK PROJELER ÜRETİR, SAĞ PARTİLER ÇİÇEK DİKER, GÖZ BOYAR ALKIŞ ALIR.
Didim’in 35 senelik 40 senelik ihtiyacını karşılayacak alt yapı yapıldı, her yer çamur batak içindeydi seçime gittik ve seçim kaybettik. Halk bu altyapıya ve yatırımı anlamadı onu cezalandırdık. Hâlbuki 100.000.000 dolarlık bir yatırım getirmiştir Didim’e. Cesareti ve vizyonu ile arıtmasıyla kanalizasyon altyapısı ile Ege’nin en sonunu çözülmüş ilçelerinden birisi olmuştur Didim ama solcuların da olayı budur. Gerçek uzun vadeli halkın yararına olacak projeler yaparlar, elbette seçimde o süreçte de Didim’de her yerde başka çukur vardı, çiçek dikenler oy aldı. Ama o çamuru yaşamadan o sorun çözülmezdi.
Didimliler bu yaz çok susuzluk çekti. Haftalarca yaşanan susuzluk vatandaşı çok zor durumda bıraktı. Bu konuda vatandaş da haklı olarak ben yine susuzluk yaşayacak mıyım? Endişesini taşıyor. Susuzluk hakkında neler söyleyeceksiniz.
DİDİM’DE SUSUZLUĞU ÇÖZMEK MÜMKÜN AMA ÖYLE ÇOK DA KOLAY DEĞİLDİR.
Açıkçası Didim’de susuzluk konusunu çözmek o kadar kolay değil. Önceden 30 metreden çıkan yeraltı suları şimdi artık 300 metreden 350 metreden çıkmaya başladı. Bu sürdürülebilir değil. Bunun sonucu da kuraklık olursa susuzluk olur. Çözümü de Söke tarafında yapılacak olan “Sarıçay Barajı”dır. Büyükşehir yapacaktı, şimdi devlete devredildi. Yaşadığımız susuzluk ve susuzluğa bağlı tüm sorunlar için öncelikli olarak yağmur suyunu biriktirmek Sarıçay Barajı ile çözülür. Değilse pek çok Arap ülkesinde olduğu gibi çok daha maliyeti yüksek bir çözüm olan deniz suyunun arıtılması yöntemi ile su elde edilebilir. Alanında teknik ve uzman kişilerle bir araya gelindiğinde çözülmeyecek sorun yoktur.
Size göre Didim’in en temek ve kronik sorunları nelerdir? Bunlar çözülmesi lazım. Ben olayım ya da olmayayım bu sorunlar çözülsün dediğiniz durumlar?
BANA GÖRE DİDİM’İN EN ÖNEMLİ SORUNU İSTİHDAM YANİ İŞSİZLİK SORUNUDUR
Ben hemen şunu söyleyeyim. Didim’in öncelikli sorunu ne yol ne de kaldırım, ne de kanalizasyon değil! Bunlar sorun çözülebilir sorunlar. Didim’in en önemli sorunu istihdam sorunudur. Giderek çoğalan misli misli katlayan nüfus yoğunluğu karşısında, buraya gelip, yerleşen insanlar ya da çocuklarına istihdam, iş güç yaratmak lazım. Türkiye’nin şartları kişi başı milli gelir rakamları çok ortada. Vatandaş işsiz kalmamalı.
Mustafa Bey iş ve istihdam konusunda, yerel yönetimler başlı başına bu fırsatı sağlayabilir mi?
Evet. Belki doğrudan insanlara istihdam yaratacak iş alanı kuramaz ama şunu yapabilirler, üretimi kalkındırabilir. Denize uzak turizm alanı ilan edilmiş alanlardan bahsediyorum. Bu alanlarda üretimin öncülüğünü yapabilir. Bu söylediğim şey de kooperatifçilikte olur. Tarımla olur, hayvancılıkla olur, sebze meyve üretimiyle olur. Didim’de tarıma uygun geniş araziler var. Bu alanları bizim çok doğru değerlendirmeniz lazım. Benim tarıma ve turizme uygun geniş arazileri, bu alanları üretime kazandırmak gibi hayalim var. Turizm cennetti Didim’de tatile gelen müşterinin otelde sabah kahvaltısındaki tabağındaki zeytin de peynir de zeytinyağı da Didim’in üretimi olmalı.
ÜRETEN VE PAZARLAYAN BİR DİDİM HAYALİM VAR. DOĞRU KOOPERATİFÇİLİK İLE BU MÜMKÜN. ÜRETMEYE İNANMAK LAZIM
Deniz kenarları, denize yakın kesimler turizm alanıdır tamam, ama onun dışındaki alanlar değil Didim belki tüm Ege’ye yetecek kadar tarım ve üretim alanıdır. Şimdi bana su sorunu diyeceksin. Bizim arıtmamız gerçekten iyidir, çok iyi bir arıtma tesisimiz var ve arıtmamızdan çıkan suyu tarımda kullanabiliriz. Size şöyle bir örnek vereyim, tüm bu turizm alanlarını tarım yapacak, üretim yapacak insanlara tahsis edeceğiz ama diyelim ki bana yapma olmaz! Bu suçtur mu dediler? Ben de bazen de suç işlemek o kadar da kötü değildir diyeceğim, projelerimizi hayata geçirmek için gereken neyse yapacağız devam edeceğiz. Üretim kooperatifleri gibi satış kooperatiflerini oluşturmalıyız. Kooperatifçilik zaten sosyalist bir anlayıştır, işte bunu hayata geçirebilirsem üreten de kazanır, tüketen de kazanır. Yerel yönetici yeter ki kafasına koysun, ben yapacağım, artık vatandaş kazansın desin. Vatandaş da kazanır.
Proje ekibiniz var mı?
Evet. Sadece Didim’de de değil. Doğru ekibi kurmak ve yetkilendirmek asıl mesele zaten. Ben öyle her şeyi ben biliyorum ben yaparım başkanlarından değilim ve de olmayacağım. Devrimcilik şöyle bir şey ki, çok dostun oluyor, çok arkadaşın oluyor birlikte çalışabileceğim, onların uzmanlık ve fikirlerinden beslenebileceğimiz çok çevremiz var. Mesela bir arkadaşımız vardı, Şeref Kantarcı yıllarca kısmen tarım ve tarımcılık alanında yeni projeler üretti, denedi yapmaya çalışıyordu. Biz bunu sahiplenemedik, kaçırdık. Şimdi yurtdışında yaşıyor. Ben inanıyorum ki onu bile Didim’e geri getireceğim. Daha üretken bir Didim yaratmalıyız.
ÜRETİM KOOPERATİFLERİ GİBİ SATIŞ KOOPERATİFLERİ DE OLUŞTURMALIYIZ
Didim için Flash projeniz bu mudur? Şimdi bu flaş proje olarak demiyorum bunu ama bu hayale buna hepimizin inanması lazım. Kooperatifçiliği canlandırabilirsek bu konuda üretimi hayata geçirecek doğru akademik vasfı olan uzmanlara yetki verdiğinizde her şey çok daha güzel olur ama işte bu hayale buna hepimizin inanması lazım.
Mustafa Bey evet şimdi neredeyse bütün başkanlar, vatandaşa daha ucuz, daha ekonomik, daha üretime dönük güzel projeler vadediyorlar. Ama gerçekte vatandaş da Didim Belediye kafeteryalarının ya da işletmelerinin hizmetleri fiyat olarak diğer özel işletmelerden farklı olmaması, ekonomik olmaması sebebi ile ağır eleştirilerde bulunuyor. Belediye hizmeti ise daha ucuz daha ekonomik fiyatlarla karşılaşmadığı için öfkeli bile diyebilirim. Bu konuda neler söylersiniz?
Şimdi Belediye diğer işletmelerden daha ucuza satarsa bu da haksız rekabet olur. Belediye haksız rekabet yaratırsa kirasını zor ödeyen esnafımıza zarar vermiş olur. Belediye farklı kaynaklarından zararını telafi eder, belediye esnaf gibi kira vermiyor ki! Ama oradaki yanda kirasını veren, vergisini veren, sigortalı çalışanı olan esnaf zarar ederse onun telafi edeceği başka kaynakları yoktur.
O anlamda doğru empati yapmak lazım, doğru düşünmek lazım. Belediye işletmelerinin diğer işletmelerden daha ucuz olmamasını bu yaklaşımla çok da aykırı bulmuyorum. Bu konuyu doğru zeminde tartışıp ortak akılcı kararlar almak lazım. İstihdam sağlayan esnafımızın da yaşaması, kazanması lazım.
ESNAFIN YAŞAMASI LAZIM.
Didim’de mevcut belediyesi iradesi de Cumhuriyet Halk Partisinden seçilmiş bir başkandır. Didim’de CHP rozeti taşıyan ceket aday olsun seçilir gibi genel bir kanaat var. CHp’nin kalesi görünen ilçelerdendir Didim. Bu duruma katılıyor musunuz? Bir de son yıllarda Cumhuriyet Halk Partisi yenilikçiler ve gelenekselciler olarak bir bölünmüşlük içerisindeydi. Siz de bu bölünmüşlüğün yenilikçiler kanadında olan kişiydiniz. Cumhuriyet Halk Partisi ile ilgili eleştirilerinizi, duygu ve düşüncelerinizi partideki mevcut duruma, baskılara rağmen, kötü adam ilan edilme riskine rağmen açık açık konuşup bunu sosyal medyada da paylaşabiliyordunuz, eleştirilerinizi açıkça ortaya koyabiliyordunuz. Şu seçim döneminde bu bölünmüşlüğün seçimlere yansıyacağını düşünüyor musunuz? Nasıl Yansıyacaktır?
Hayır. Hiçbir seçimi almak öyle kolay değildir. Kimse için garanti seçim yoktur. İttifak desteğimiz vardı. Diğer partilerin o seçimlerdeki tutumları ile şimdi oluşan seçim ortamı ve durumlar aynı değildir. Bence Didim CHP için o kadar da çantada keklik değildir. Elbette adaya ve adayın performansına bağlı olarak da değişir durumlar, hatta bir sürü başka parametreler de vardır, halkın kendi kriterleri vardır ama kemik oy oyanlarımız da bellidir. Şimdi Umut hanım bakın bu seçim CHP için %70 başarı ile de bitebilir, ama küskünleri kazanamazsak, ittifak oylarını çıkartırsak %40 ın altına da düşebiliriz. Çok doğru tahlil etmek, doğru politikalarla ortaya çıkıp, partiyi bütünleştirmek lazım, halkla barışmamız lazım.
PARTİYİ BÜTÜNLEŞTİRMEK LAZIM, HALKLA BARIŞMAMIZ LAZIM.
Ben Didim’de uzun zaman Cumhuriyet Halk Partisi ilçe Başkanlığı yaptım. Ben Cumhuriyet Halk Partisi ilçe başkanı olduğum da o yıllarda bu parti barajın altında kalmıştı. Belediyeyi kaybetmişti ve hatta parti kapalıydı. Biz o zaman geldik, bu parti sahiplendik, düşünün yalnızca %8 oy almıştı ama biz çok iyi bir çalışma ekibi kurduk, çok özverili çalışan, çok iyi çalışan bir ekiple Didim’in gerçek sorunlarını tespit edip sorunların çözümüne yönelik projeler geliştirdik. İlk 2002 seçimlerle Türkiye’de ilk defa bak Didim tarihinde ilk defa birinci parti oldu CHP. Didim’de hiç birinci parti olmamıştı, yerel seçim kazanmıştı ama genel seçimlerde birinci parti olmamıştı. Bir sonraki seçimde %50 nin de üzerine çıktık. Şimdi karşımızda nasıl bir bloklaşma çıkacak bizi neler bekliyor bilmiyoruz.
CHP İÇİN BU SEÇİM BANA GÖRE ÇANTADA KEKLİK DEĞİLDİR
Dediğim gibi çok doğru tahlil etmek, doğru politikalarla ortaya çıkıp, partiyi bütünleştirmek ve halkla barışmamız, geçmişte yaptığımız gibi oy oranımızı da yenden yükseltmemiz lazım. Kaygılarımız var. AKP ve MHP’nin oyu %25 civarında iken son seçimde %42 oy aldı. Yaklaşık %17 oy kayması demektir bu. Evet bizim oyumuz da artış göstermiş görünüyor ama dediğim gibi ittifakların desteğini çıkardığımızda bana göre oy seçmen kaybımız. Mutlaka bir performans ölçümü yapılacaktır ama ben bu oy oranlarına baktığımızda sürecin çok da iyi yönetilmediğini düşünüyorum, oy oranının da hizmete bağlı olarak düşmüş olabildiğini de varsayabiliriz. Ben bu süreci böyle okuyorum, Onun için seçim bana göre çantada keklik değildir. Adayımızın Cumhuriyet Halk Partisini tabanından başka partilere gitmiş, oyları geri getirecek kapasitede ve inandırıcılıkta olması, bizi destekleyen ya da desteklenmeyen bizimle ittifak yapmış ya da yapmamış. İYİ Parti, HDP işte bunun dışında diğer sosyalist partilerden de oy alacak potansiyelde olması lazım, Didim’i sorunlardan kurtaracak gerçek projelerle birlikte bu samimiyeti de ortaya koymak lazım.
Çok başarılı inançlı genç, ne yaptığını bilen insanlara yeniden umut olan başından bu yana kendisine çok inandığım, umut veren yenilikçi, halkçı bir genel başkanımız var. Eğer yapay zekaya bize bir lider modeli ver deseydik Özgür Özel’den daha iyisini o bile yapamazdı. Bu durum bizler için avantajdır.
Peki milliyetçi akımın Didim’de bile yükselmesini neye bağlıyorsunuz?
Evet, normaldir. Bütün genel seçimlerde de böyle oldu. Hatta Didim’de de söylediğimiz gibi ciddi beklenmedik bir yükseliş var? Dünya’da bu durum böyle emperyalizm az gelişmiş ülkelerde savaş çıkarırsa, saldırırsa, bunun karşılığında milliyetçi akımlar bir bir güçlenir, bu hep böyledir.
DİDİM’İN TÜRKİYE GENELİNE GÖRE KALİBRESİ BİRAZ DAHA FARKLIDIR
Milliyetçilik anlamında da Didim’in Türkiye geneline göre kalibresi biraz daha farklıdır. öyle ırk etnisite ya da işte din kavramıyla yaşayan insanlar değil, daha laik ve demokrasiye inanan, laikliğe inanan insanlardan oluşuyor Didim. Bir insan laikliğe inanıyorsa kendisi milliyetçiyse bile o Atatürk milliyetçisidir. Biz de Atatürk Milliyetçiliğinden hiç korkmuyoruz. Atatürk milliyetçi insanları ırk üzerinde değil, mezhep üzerinde değil, din üzerinde değildir ulus milliyetçiliğidir ulusal anlamda bir milliyetçiliktir. Bu da çok tehlikeli, zararlı bir şey değil. Bizim de Cumhuriyet Halk Partisinin 6 okulun en büyüğü milliyetçiliktir. Didim’de de Atatürk milliyetçiliği yükseliştedir diye düşünüyorum. Ben Didim’de bir arada yaşayan insanların, hangi kökenden olursa olsunlar, kardeşçe dostça yaşadıklarını birbirlerine saygılı olduklarını düşünüyorum.
DİDİM’DE DE ATATÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ YÜKSELİŞTEDİR DİYE DÜŞÜNÜYORUM
Didim’de giderek artan hemşeri dernekleri hakkında neler söylersiniz?
Ben kendim hemşeri derneklerine çok sıcak bakan bir insan değilim. Ama varlıkları da varsa saygı duyarız. Bu dernekler bir kültürü unutulmaya yüz tutan bir gelenek ve göreneği, lezzeti yaşatmak amacıyla faaliyet göstermelidir. Dernek dayatmacılığını ise doğru bulmuyorum.
Röportajlarımız öncesi instagram’da sormamı istediğiniz sorular var mı? Demiştim. İlginç bir sorular geliyor. Müsaadenizle toparlayarak bu sorulardan birini sormak istiyorum. “ Seçimlerde partimiz için, koşturan, çabalayan biz partilileriz ama CHP belediyeyi kazanınca belediyede işe alımlar yapılacaksa bizim çocuklarımız işsiz kalır. Bunu neden böyle yapıyorlar?
Siyasetçi açısından çok çok zor bir soru soru, şu anda zor bir soru. Şimdi bu durum yönetim anlayışı ile ilgili bir durumdur. Ben iyi hizmet veren bir belediyeye inanıyorum. Yönetim hiç kimseyi ötekileştirmezse, kimseye ayrımcılık yapmazsa bu sorunlar da yaşanmaz. Bakın mevcut belediyede durum şudur. Örneğin içeriye bir ruhsat veriyorsunuz. ruhsat talebiniz oluyor. Yaklaşık 6 ay ile 8 ay sonra alabiliyorsunuz. Çalışan performansı olsa bu böyle mi olur?
BEN İYİ HİZMET VEREN BİR BELEDİYEYE İNANIYORUM.
Vatandaş şikâyetçiyse zaten ortada performans yoktur. Bence şu anda belediyenin personel sayısı da olması gerekenden fazla olmasına rağmen performansının % 30’u geçtiğine inanmıyorum ve hatta öncelikle bu performansın artması lazım. Benden herkesin belediyede işe alacağız dememi bekliyorsanız da ben asla öyle bir şey de yapamam, diyemem. Zaten ortada bir norm kadro gerçeği var, işe alabileceğiniz insan sayısı bellidir. Adama göre iş yaratılmaz. İşe göre adam seçilir. Biz liyakata inanıyoruz.
GÖREV ALIRSAM PARTİLİLERİME CUMHURİYET HALK PARTİSİNİN İKTİDARDA OLDUĞUNU MUTLAKA HİSSETTİRİRİM
Ama şunu da belirtmeliyim ki daha öncesinde de beni de bilenler bu konudaki tavrımı da bilirler. Bizimle hareket etmiş arkadaşlarımı partinin her noktada savunurum, arkasını dururum. Ben partilerime Cumhuriyet Halk partisinin iktidarda olduğunu mutlaka hissettiririm. O anlayışı hissederler.
HERKES ADAY ADAYLIĞINDA TANITIMLA UĞRAŞTI BEN DAHA BROŞÜR BİLE HAZIRLAMADIM
Bakın herkes aday adaylığında tanıtımla uğraştı ben daha broşür bile hazırlamadım. Ben belediyeyi yönetecek kadroyu yaratmak için uğraştım. Ben doğru kişilere gidip arkadaş gelin elinizi taşın altına koyun Didim. Hepsi konusunda yetkili insanlar olacak ve biz bu insanları oraya taşıyacağız. Hepsi kendi sorumluluk alanında kendi başına bir belediye başkanı olacak. Doğru kişilere yetki ve sorumluluk vereceğim. Herkes kendi uzmanlık alanındaki sorunları tarayacak, çözüm üretecek. Ben her şeyi bilen başkanlardan olmayacağım. Ben bu ekibin birlikte ve uyumlu çalışmasından sorumlu olan denetleyen kişi olacağım. Ben de ekip arkadaşlarım gibi en iyi bildiğim işi yapağım ben de işletmeciyim ve yöneticiyim.
Bakın 2004- 2009 yılları arasına, benim ilçe başkanlığı dönemime belediyeyi kazandığımız yıllar, o yıllar doğru ekiple, özverili çalışmalar yapılmış, büyük projeler hayata geçirilmiş gerektiğinde kolektif çalışmalarla tüm ilçenin aynı iradeyi göstermesi sağlanmıştır. Didim’in altın çağıdır. Kötü yönetilmezse belediyemizin kaynak sorunu da yoktur. Tabii bu durum böyle değilse belediye işçisinin bile maaşını ödeyemeyecek hale gelir.
Size göre atanmışlar mı daha güçlüdür seçilmişler mi?
Tabii ki seçilmişler. Biz devletin yasalarını halkın lehine yorumlayarak uygulayacak belediye olacağız. Atanmışlar, belki devleti temsil ediyor diye bir gücü olabilir ama Didim’i değiştirecek, dönüştürecek güç seçilmişlerin elindedir. Atanmışlar ancak denetlerler.
Didim’de ana muhalefetin seçim propagandası olarak iktidar partisine oy verin, Didim’e yatırım gelsin, hizmet gelsin, sorunlar çözülsün gibi söylemlerinden yola çıkarak bu söylemler ile nasıl mücadele ediyorsunuz?
POPÜLER ALGI YARATIYORLAR. AK PARTİLİ BELEDİYELERDE HİÇ SORUN YOK MU?
AK Partili belediyelerde sorun yok mu? Sorunları çok hızla mı çözülüyor? Didim de nüfus oranında iller bankasından yardım alır. Başka bir yerdeki Ak Parti belediyesi için de bu durum böyle. Onun dışında da Avrupa Birliği projeleri gibi işlerle de belediyeler pay alır. Şimdi böylesi söylemlerle bu muhaliftir, bu bizdendir bu karşımızdadır gibi uygulama olmaz, normalde olamaz. Devlet de bunu yapmaz. Hükümette ise zaman zaman bazı popülist anlamda yapılandırmalarla bu olur. şimdi şunu da söyleyeyim. Ben ilçe başkanıydım ve Didim Belediyesinin haklı talepleri vardı. Ben AK Parti ilçe başkanı da yanımıza aldım ve AK Partili arkadaşlarımla beraber gittik derdimizi anlattık. Gerektiğinde ilçemiz için tek yürek de olabiliyoruz. Neticede biz bu arkadaşlarımızla da düşman değiliz. Biz de onlar da Didim’i güzelleştirmeye geliyorlar. Biz diyoruz ki biz sizden daha güzel yaparız. Onlar da diyor ki biz sizden daha güzel yaparız. Halkımız da bunun tercihini yapıyor.
Bunca zamandır siyasette olduğunuz için soruyorum. Bu işlerde çok da büyük rant döndüğü için sorun olmuyor mu? Siyaset ticaretinize zarar verdi mi?
Ben siyasi parti lideri olarak toplumsal taleplerin yanında durmasam bir sonrası seçimde nasıl çocuklarımın yüzüne bakardım. aldım karşısına? Mesela bu kadar zaman Belediyelerin yönetiminde parti başkanı olarak kalmışım, belediyelerin hiç birinden Akbük’ten Didim’den köylerden şahsi olarak kesilmiş bir faturam yoktur. Ne bir ihale almışım, ne de bir liralık malzeme satmışım, satmışsam da vermişsem de bağış vermişimdir. Yani parasını almaksızın vermişimdir. Bir sürü de insan yerleştirmişizdir belediyeye ama birinci, ikinci, üçüncü derece çalışan tek bir yakınım yoktur.
Sizin için çapkın demelerini neye bağlıyorsunuz? Gerçekten de sokakta sizi tanıyanlara sizi sorsak çapkın, hayta hovarda gibi tanımlamalar yapabilirler. Hatta bazen erkekler için bu durum çok övünülecek bir durummuş gibi lanse ediliyor ama siz bundan rahatsızlık duyuyor musunuz?
SOYADIM BEKAR YA, SİYASİ RAKİPLERİM BENİ ELEŞTİRİRKEN DİYECEK BİŞEY BULAMAYINCA BU ÇAPKINDIR HOVARDADIR DİYOR.
Siyasette benim adım rüşvete ahlaksızlığa adam kayırmaya asla bulaşmamıştır. Bazı siyasi rakiplerim de ne desin illa bir şey diyecekler ya gezmeyi eğlenmeyi de seviyorum, bu adamın soyadı bekâr, bu kesin hovardadır derler. Evet maalesef Türk toplumunda bazen hovardalık çapkınlık öğünülecek bir şeymiş gibidir. Ben ise bu durumdan övülmüyorum, öyle olduğumu da düşünmüyorum. Benim de kızlarım var. Ben ilişkilerimde karşı tarafın zarar görmemesi adına hassasiyetler gözetirim. Olur ya ilişkiler devam etmez, bazen de etmiyor, kız arkadaşlarımla Didim’de bile baş başa yemek yememeye özen gösteririm ki sonrasında karşımdaki kadın mağdur olmasın. Bir mağduriyet yaşamasın. Umut hanım sen ki beni 15 – 20 yıldır tanırsın. Dostluğumuz arkadaşlığımız var ben. Sen her mekânda olan, herkesi bilen gören kişisin. Sen hiç beni hiç böyle uygunsuz, seni rahatsız eden bir halde gördün mü? ( Gerçekten görmedim.) Kimse de görmemiştir. Siyasi rakiplerimin benimle ilgili diyecek bir şey bulamayıp soyadımdan çıkışla kullandıklarını düşünüyorum.
YAŞAMIN ANLAMININ DA KEŞFETMEK OLDUĞUNA İNANIYORUM.
Buna karşın gezmeyi severim. Keşfetmeyi severim. Yaşamın anlamının da keşfetmek olduğuna inanıyorum. hayat yemek içmek ya da işte eğlenmekten ibaret değil. Yaşamak keşfetmektir. Bizim dışımızda da bir dünya var. İmkânlarımız varsa bu dünyayı tanımak görmek, eğlenmek, iyi yaşamak lazım. Öldüğümüzde de cennete gidelim ama ölmeden önce de dünya cennete çevrelerim arkadaş. Yaşamımızdan da hayallerimizi öteleyerek yaşamayalım. Ben mesela, dün akşam edebiyat, edebiyatçı bir profesör arkadaşımla beraberdim. Şiirler okuduk, türküler söyledik, birbirimizi besledik.
HALKIN İÇİNDE BİR BAŞKAN OLACAĞIM
Ben başkan olursam örnekliyorum sevdiğim bir canlı müzik grubu gelirse Temmuz Bar’a da gider izlerim dinlerim. Ara sıra Eflatun’daki çocukları dinlemeye ya da başka bir yere de gider izlerim. Ben kimseye yanlış bir şey yapmayacağıma inandığım için, ben hırsızlık, yolsuzluk yapmayıp, insanlara eziyet çektirmedikten sonra kimsenin de bana karşı da bir tepki vereceğini düşünmüyorum. Ben hep Didim sokaklarında alacağım, oğlumla, kızımla özgürce dolaşacağım yani bir grup zabıtayla ya da işte güvenlik unsurlarıyla da dolaşmayacağım. Ben başka olursam halkın içinde olacağım ve herkesin bana kolaylıkla ulaşabileceği bir başkan olacağım.
TEK DÖNEM BAŞKANLIK YAPACAĞIM
Belediye Başkanı olursam da çok büyük bir zaruriyet gerekmezse tek dönem başkanlık yaparım. Belediye başkanlık dönemim biterse de ben bu sokaklarda yürüyen bir insan olmak istiyorum. Yine herkese merhaba diyen herkesin kapısını çalan herkesle görüşebilen ya da işte ne bileyim sokakta çıkıp pazarda alışveriş yapan herkes kadar normal bir insan olmak istiyorum. Suçlamalara maruz kalmadan yaşamak, ben bu yaşama kadar bunu yapmaya çalıştım yani. Ben şöyle biliyorum yani böyle? Bu kadar üstü inançların beslesin anlamında söylemiyorum. Yanlış anlamayın ama ben bu tarz hani öyle halkın hakkını yiyen insanların da bir güç yanında bırakmıyor. Vallahi bırakmıyor.
ELEŞTİRİYE AÇIK OLMAYAN, ÖZ ELEŞTİRİSİNİ VEREMEYEN BİR İNSANIN DEMOKRASİYE İNANDIĞINI DÜŞÜNMÜYORUM.
Elbette eleştiriler ve eleştirenler de olacaktır. Yani ben de bir devrimciyim. Bir devrimciyi devrimci yapan en önemli kriter de nedir biliyor musun? Eleştiriye açık olmasıdır. Ama bir insan işte bunu yapamıyorsa bana göre onun demokratlığı tartışılır. Yani ben eleştiriye açık olmayan, öz eleştirisini veremeyen bir insanın demokrasiye de inandığını düşünmüyorum.
Olur, da belediye başkanı seçilirseniz nasıl bir Didim hayal ediyorsunuz?
DÜNYANIN EN DEĞERLİ EN KEYİFLİ ALANLARI TRAFİĞE KAPALI ALANLARDIR.
Öncelikle tek dönem başkanlık yapacağım. Şöyle bir hayalim var Didim’de de öyle güzel sokaklar öyle caddeler trafiğe kapalı alanlar olsun ve bizim insanlarımız özellikle kadınlarımız her hangi kültürden geliyorsa gelsin, özgürce rahatsız edilmeden evinden çıkıp alışverişini yapsın yürüyüşünü yapsın. Dünyanın en değerli en keyifli alanları trafiğe kapalı alanlardır. Didim’in havası çok kıymetlidir. Bu havanın tadını çıkarsınlar istiyorum. Yaz kış turizm yapabilmenin önünü açmak istiyorum.
SİYASETİ KİRİNDEN, EGOSUNDAN AYIRACAĞIZ, AYIKLAYACAĞIZ
Şimdi ben birçok arkadaşıma meclis üyeliği teklifi ile gittiğimde, siyasette olmasını istediğim başarılı ve dürüst arkadaşlarımın çoğu bana diyor ki “ Ben girmek istemiyorum, uzak durmak istiyorum” diyorlar. Hâlbuki çok yararlanabileceğimiz, çok da düzgün duruşa sahip siyasete olması gereken insanlar. İyi çalışacağına, üretken olacağına inandığım insanlar neden böyle düşünüyorlar. Böyle düşünmelerinin elbette sebepleri var. Siyaset kirlendi. Biz bu siyaseti kirinden, egosundan ayıracağız, ayıklayacağız eğitimli insanlar, iyi insanlar, düzgün insanlar siyaset yapsınlar istiyorum. AKP’nin içinde de MHP’nin içinde de HDP’nin içinde de İYİ Parti’nin içinde de CHP’nin içinde de en düzgün, en dürüst, en namuslu, en birikimli insanlar siyaset yapsınlar. Bunu sağlayabilirsek bu bizim ilçemiz, ilimiz ve ülkemiz için kazançtır. Bunu sağlayabilirsek, Türkiye’nin de kurtuluşu olur.
EĞİTİMLİ İNSANLAR, İYİ İNSANLAR, DÜZGÜN İNSANLAR SİYASET YAPSINLAR İSTİYORUM.
Çok vaktinizi aldım, sizi çok yordum size son bir şey sorayım. Oldu da aday adaylığı süreciniz karşılık bulmadı ve başka bir adayda karar kılındı. Tavrınız ne olur? Desteklemeye devam mı edersiniz. Küskünlerin arasında mı girersiniz?
Ben şunu söyleyeyim, ben partime küsmem. Ben Cumhuriyet Halk Partiliyim ve partinin sol kanadındayım. Partime küsmem, partim için elimden geleni de yaparım. O konuda geçmişteki bazı arkadaşlarımız, kızıp öfkelenip bir başka partiye gitmeyi ben göze almam. Ha ama günüm birinde düşüncelerim de değişebilir mi? Evet o da mümkün. Ben sosyalist gelenekten gelmiş bir insanım. Şimdi tabi her halde bu talihsiz bir açıklama oluyor ama yani ama olur da bir gün bir başka partiye geçersem, bir gün Türkiye’de gerçekten toplumun her kesimini kucaklayan gerçek bir sosyalist parti kurulur ve bir bütünleşme olursa Türkiye’nin gerçeklerine uyarsa, ben de bir gün buradan gidersem, ancak daha sosyalist bir partiye giderim. Ben daha çok Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidarda olduğu ana muhalefet partisinin sosyalist bir parti olduğu bir Türkiye’nin hayali kuruyorum.
CUMHURİYET HALK PARTİSİ’NİN İKTİDARDA OLDUĞU ANA MUHALEFET PARTİSİNİN SOSYALİST BİR PARTİ OLDUĞU BİR TÜRKİYE’NİN HAYALİ KURUYORUM
Sosyalist ve devrimci olduğunu ifade eden, daha önce de uzun yıllar Cumhuriyet Halk Partisi Didim ilçe Örgütünde ilçe başkanlığı yaparak başarılı siyasi süreçler geçiren ve oldukça tecrübe edinen Mustafa Bekar 89 yılından bu yana Didim’de yaşıyor. Cumhuriyet Halk Partisinin yenilikçi kanadında Özgür Özel’i açık açık destekleyen M. Bekar geçmişte edindiği siyasi tecrübeleri ve güçlü ilişkileri ile oldukça sivri dilli dobra ve açık sözlü bir kişiliğe sahip olarak tanınıyor. Mustafa Bekar tek dönem başkanlık için yarıştığını ifade ediyor ve ekliyor. “Sahiden Didim için daha hayırlı olacağını gördüğüm daha genç bir aday olsaydı aday olmaz onu desteklerdim. O yüzden de sadece tek dönem başkanlık yapmayı ve siyasetten uzaklaşmış ya da partili gençlere cesaret verip onları siyasete çekmeyi, kaybettiğimiz oyları geri kazanmayı ve Didim’de halkla barışmayı ve de yeniden bütünleşmeyi hedefliyorum. Biz bunu daha önce yaptık ve başardık. Yine yaparız.”
Sevgili; Mustafa Bekar öncelikle DİHAD’a ( Didim Hayvanları ve Doğayı Koruma Derneği) yaptığınız anlamlı bağışınız ile birlikte sizi daha yakından tanımamıza fırsat sağlayan özel röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için size çok teşekkür ediyorum. Yolunuz ve şansınız açık olsun.
Seçim Özel Röportaj / Mustafa Bekar / CHP Didim Belediye Başkan Aday Adayı – İş İnsanı ( Karya Grup) – Umut Kaşan ( Ege İdea Dergi )
Mustafa Bekar ile yaptığım röportajın tamamını Youtube’dan da izleyebilirsiniz.
Kamerasını ve Stüdyosunu bizlere açan Didim Star Foto ( Serdar Yazıcı) ya teşekkürlerimle.