Dindar nesil istiyoruz diye yola çıkanların çocukları yolda kokain mi içiyor ?
” Suç siyaset ve medya”
Ak Parti Tanıtım ve Medyadan sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı koltuğunu Mahir Ünal’dan henüz devralan #İzmir #Milletvekili Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı #HamzaDağ’ın, görevinin ilk günü başına gelen olayı duymayan kalmadı.
Otomobil içerisinde, direksiyon başında burnunu kullanarak kaka şeyler yapan kişi de HamzaDağ’ın özel kalemi ya da danışmanı olduğu iddia edilen #KürşatAyvatoğlu’na ait kokain içerken çekilen (belli ki gizli çekim) videoyu konuşmayan, duymayan kalmadı.
Bu sevimsiz olaya dair sorularımız da cevaplarını bulmadı ! İzmir Milletvekili Hamza Dağ’dan henüz kamuyounu bilgilendirici bir açıklama da gelmedi.
Gazetecilere sürekli, fotoğraf, video, şikayet, bilgi belge evrak ve hatta zaman zaman dosyalar ulaşır. Bizlere ulaşan bu bilgi ve belgelerin çoğu da kimliksiz gelir. Sahte isimler, sahte mailler, sahte hesaplar verir en olmayacak haberleri ama genellikle de şunu yazarlar. “Gerçekleri yazın, vatandaş duysun, okusun bilsin” derler.
Bu durum iyi bilindiği gibi aslında kamu yararı ya da kamunun bilgi edinme hakkıdır. Bir haberin kamu yararına olup olmadığı ilgili yayının / gazetecinin editöryal bakış açısı ve yayın politikası ile değerlendirilir ve bazen kimin zararına olursa olsun kamu yararı gözetilerek haber yayınlanır.
Bazen bir bakarsınız gerçekleri yazan tek bir kişidir, tek bir yayındır. Bazen de fırından ye çıkmış ekmek gibi gelir aynı manşetler peşi sıra. İşte bu yarar, zarar hesabıdır. Gerçekleri yazmak cesaret ister. Ne yürekli kalemler var kamu yararı gözerek haptığı haber yüzünden artık aramızda hatta bu dünyada bile değiller. Rahmetle ve saygıyla analım hepsini yeri gelmişken.
Kamu da yapılan her özel haberin, kimin yararına ya da zararına yapıldığını trak diye bilir. Okuyucu herşeyi görür ve bilir, iyi bilir ki şöyle der.
– x yayın asla bu haberi yapamaz. Onun maması kesilir’ deyiverir. Tüketici tercihlerimizi de buna göre oluşturutuz.
Geçmiş dönemlerde, vatandaş sesini duyurmak, derdini ifade etmek, sıradışı ve de kamuyu ilgilendiren bir durum ortaya koymak için kitlesel iletişim araçlarına ihtiyaç duyardı.
Gazete, dergi,radyo ve televizyonlarda çıkan haberler ancak kamuoyuna ulaşırdı. İlgili haber de zaten çoktan editöryal bir süzgeçten geçmiş ve haber formunu almış olurdu. Haber formundan da kastım ilgili haberin etik, hukuki ve de kanuni yaptırımları göz önüne alınarak, bilgi ve belgelerde eksik varsa da önce onlar toplanır, haber hazır olduğunda yayına girerdi. Editöryal süzgeç işte tam olarak bu demektir.
Gazeteci sorar!
– Bu haberi getiren kişinin bu işten çıkarı nedir?
– Bu haber ya da dosyanın hedefindeki kişinin bu işten çıkarı/zararı nedir?
Hatta aslında öyle çok soru sorar ki gazeteci, haberi getiren buna pişman bile olur bazen!
Tüm bu soruları soran, ve tüm çıkar hesaplarını gören gazeteci de kamu yararını düşünerek tarafsız hareket etmelidir.
Günümüzde bu durum, gelişen teknoloji ve dijitalleşme ile birlikte kitle iletişim araçlarının ilk devrede, devre dışı kalması, okuyucunun yerini takipçinin alması, eleştiri ve yorumların hızı ve kitlesel iletişimdeki değişim ile birlikte tersine döndü.
Vatandaş açıyor sahte profili, veriyor videoyu veriyor belgeyi, yazıyor derdini. İnananlarla inanmayanlar yorumlarda kapışıyor fakat en büyük skandal en fazla 3 gün sürüyor. Skandalları kapatan yeni skandallardan sebep de biz haberciler de artık haberi sosyal medyadan ayıklar hale geliyoruz.
Artık öyle kolay ki husumet duyduğunuz kişiye kötülük yapmak. Zaten kötülük yapmak da iyilik yapmak kadar kolaylaştı diye kötü haberlerden, skandallardan başımızı kaldıramaz olduk.
Şimdi yeniden bu sevimsiz ve ilginç konuya habere dönüyorum.
Bu kişisel suç görüntüleri AK Parti’nin toplumsal mühendislik siyaseti ve yarattığı toplumsal algı nedeniyle sosyal medyada beklenildiği gibi geniş ses getirdi. Sosyal medyada yazılanlardan bazıları,
▪︎ Camide içki içilmedi ama lüks arabalarda #kokain çekildi. Dedi hemen muhalefetten bir ses.
▪︎ İki bira içiyoruz diye bize yapmadığınız kötülüğü bırakmadınız, siz #kokain mi çekiyorsunuz. Hani marjinal bizdik.” dedi gençler.
▪︎ Tam 20 yıldır bu kafayı nasıl yaptılar diye araştıranlara süpriz” dedi bir diğeri.
▪︎ Benim artık bira içecek param yok benim vergimle ve bensiz ha ! ” dedi bir keş. Yani herkes bir şeyler dedi…
Biz haberciler için aynı öznel koşullar olmasa da bu ilginç durumu haber niteliği açısından editöryal bir süzgeçten geçirdiğimde iki önemli sorum var !
1- Bu videonun servis edilip, ilk ortaya çıkmasını sağlayan ve ” Aa bak kokain mi içiyorlarmış !” diye haber yapan ilk hesap kim? sorusu ! Sonrası zaten malum. Yazmayan, durumu didiklemeyen kalmadı. Müthiş de bir bilgi kirliliği !
2- Arabada, böylesi özel bir durumda yabancı bir insan olmayacağına göre ” Bu videoyu kim çekti ? Neden servis etti?”
Çünkü gerçek çatışmayı aramak, sebep sonuç ilişkisi ve haberin süreci, sonuç değil bakın, süreci, bu soruların cevaplarında kodlanmıştır ki habercilik de burada başlıyor bence.
Bu kokain meselesinin teşhir olması bence de AKP içindeki güç mücadelesi hakkında bizlere çok net fikirler veriyor! Bu durum da malum köşe yazarlarının ve yorumcuların işi.
Artık tüm işleri neredeyse tek bir kişi yapıyoruz yayınlarımızda. O halde
Bu haberi iktidarın oyuncağı haline gelmiş yazarlarda ve yayınlarda okuyamayacağımızı zaten artık iyi biliyoruz! Tarafsız habercilik malumunuz.
Zaten haberi okursak da bu haberın nasıl servis edildiği de ayrı bir haber değeri taşır ve de haberin kendisi kadar önemlidir.
İşlenen bu suç bireyseldir. Siyasi değildir. Eğer otomobil başında kokain içerken servis edilen görüntüler doğruysa bu #KürşatAyvatoğlu nun bireysel problemidir, bu suç siyasi değildir. Fakat günümüzde suç, haber ve habercilik noktasında geldiğimiz bir diğer dönüşüm de suç aklama ve iletme noktasındadır.
Siyaset artık bir şekillde ve siyasi parti ayırmaksızın, suç aklar hale gelmiştir.
Artık güç, suçtan baskındır.
Benim memurum işini bilir söylemi de artık, çoktan ‘Benim gazetecim ne yazacağını bilir’e dönüşmüştür.
Ama işlenen suça dair, Ak Parti Tanıtım ve Medyadan sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı koltuğunu Mahir Ünal’dan yeni görevinin henüz dün devralan İzmir Milletvekili Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ’ın, görevinin ilk günü başına gelen bu olay sonrası yapacağı açıklama ve kuracağı iletişim dili bizlere yüklendiği görevi ve misyonuna dair önemli sinyaller verir.
O zaman siyaset bunun neresinde? Diye soran olursa da sürekli şakayla karışık, yahu bunların kafası güzel mi? Bunlar ne yapıyorlar, ne yaptıklarının farkındalar mı diye soruyorduk ya hep !
Dindar nesil istiyoruz diye yola çıkanlar, şimdi yolda kokain mi içiyor?
Geldiğimiz noktada ise artık suç da siyaset de medya da birbirinden bağımsız hareket edemez hale geldi. Vatandaş da haberciliğe başladı. Vatandaş haberlerinde editör de yok.
Eyvah eyvah !
#UmutKaşan #Didim #EgeİdeaDergi #ideadergi