PERSEPHONE DÖNÜNCE YERYÜZÜNE BAHAR GELİR
Canlıların beslenmesini sağlayan bereketten ve üretimden sorumlu Tanrıça Demeter kızı kaçırılınca, Olimpos’a, tanrılara, dünyaya, doğaya küstü. Toprak berketi kesti, kuraklık başladı, kıtlık sardı her yeri. Yer yarılıp içine giren Persephone mutlaka bulunmalıydı.
Tanrılar Tanrısı Zeus ile kardeşi Bereket, Ekin, Toprak, Tarım Tanrıçası Demeter’in kızıdır Persephone.
Asıl adı “güzel kız, genç bakire” anlamına gelen “Kore”dir. Tanrılar ve tanrıçalar dünyasında çocukların en güzeli olacağı, doğduğunda bellidir. Büyüyüp geliştikçe başta tanrılar olmak üzere tüm erkeklerin bakışları ok gibi saplanmaya başlar narin bedenine. Korkar Demeter, kızı daha çok küçüktür, onu korumanın bir yolunu arar. Bulur da. Kore’yi bahar çiçeklerinin donattığı çayırın ortasında bir yere saklar. Ne var ki, babası Zeus iyi iz sürücüdür. Yılan olup süzülür genç kızın yanına. Amacına ulaşır.
Bir başkası daha vardır güzel kızın peşinde, o da ölülere hükmeden yeraltı dünyasının tanrısı Hades’tir. Ortalıkta göremediği genç kızın yerini öğrenmek için Zeus’un kapısını çalar. Tanrılar tanrısı nasıl olsa hevesini almıştır artık. Kore’ye varacak yolu söylemekten çekinmez, bununla da kalmayıp kardeşi Hades’in işini kolaylaştırmak için plan kurar.
Çimenlerin arasına genç kızın çok sevdiği çiçek olan nergisi yerleştirir Zeus, Kore o çiçeği koklamak ve koparmak için tam uzanır ki yer yarılır ve içinden Hades çıkar. Kendini görünmez kılan miğferiyle varlığını gizleyerek, arkadaşlarıyla gezinip baharın tadını çıkaran kızı kucakladığı gibi, kömür karası atların çektiği arabasına atar. Çılgınca kırbaçladığı atlarını hükümdarı olduğu yeraltı diyarına sürer.
TUTSAK EDEN YASAK MEYVE: NAR
Hades, amacına ulaşmış, onu kendine eş yapmıştır. Ayrıca adını da değiştirmiştir Kore’nin. O artık “Persephone”dir. Genç kız, şimdi hükümdarının adıyla anılan karanlıklar diyarı “Hades”in tanrıçasıdır. Yeni evine girer girmez kocasının ikiye bölüp uzattığı narı taneleyerek yer Persephone. Ölüler ülkesinde bu meyveyi yiyenlerin yeryüzüne çıkma hakları bulunmadığını bilseydi, kendisini sonsuza dek buraya bağlayacak bu tuzağa düşer miydi hiç?
Burada, sonraki dinlerde olduğu gibi “cennet”, “cehennem” yoktur, ama benzer bölümler vardır. “Erebus” buraya gelenlerin ilk kabul edildiği yerdir. “Tartarus” dehşetli cezaların çekildiği bölgedir. Bir de “Elysium” (günümüzde Fransa’nın başkenti Paris’te en bilinen yer olan “Champs Elysees” Caddesi’nin adı buradan geliyor) var ki, çayırlarında, hoş kokulu ve güzel renkli çiçekleri arasında gezinebilirsiniz.
KURTULUŞ OLMAYAN YER
“Hades”ten kurtuluş yoktur, çünkü çıkmak isteyenleri kapıda korkunun ve dehşetin simgesi üç başlı şeytansal köpek Kerberos (Yunanca ‘çukur iblisi’) karşılar. Bütün dönüş yolları tutulmuş, kapılar kapanmıştır.
Kızını çok seven, onun ayrılığına dayanamayan Demeter bir gün derinlerden gelen çığlıkla irkilir. Persephon’un sesidir bu. Koşar kırlara ama bulamaz. Aramasını genişletir, dokuz gün boyunca dünyanın her yerini dolaşır. Bir iz yoktur
Demeter onuncu günün şafağında Büyü, Karanlık ve Sis Tanrıçası Hekate’ye rastlar, ona sorar kızını. O da her şeyi gören ve bilen Güneş Tanrısı Helios’a gönderir acılı anneyi. Helios olup biteni anlatır ve noktalar sözlerini: “Zeus’tur suçlu olan. Çünkü kızını Hades’e verdi karı diye.”
Mevsimlerin ve anne sevgisinin Tanrıçası Demeter bu olaya isyan eder, Olimpos’u terk ederek insanlar arasında, ölümlü ve yaşlı bir kadın gibi yaşamaya başlar.Kaybolan kızının bulunamayışı, canlıları doyurup besleyen tanrıçayı çok üzer. Üzüntüsü öfkeye dönüşür. Toprağın bereketini keser, kuraklık başlatır, o zamana kadar görülmemiş bir kıtlık vardır artık.
KUCAKLAŞMAYLA DOĞA CANLANIYOR
Tanrılar, tanrıçalar yalvarır Demeter’e ama hiç biri söz geçiremez. Zeus’tan yardım dilerler. O da Hades’e haber gönderir postacı Tanrı Hermes’le, Persephon’nin bırakılmasını ister. Bu isteği kabul eder ama son oyununu da oynar yeraltı dünyasının hükümdarı, karısına üç nar tanesi daha yedirip gönderir. Bu, Persephone’nin, yılın dokuz ayında yeryüzünde, kalan üç ayında ise yeraltında olacağı anlamına gelir.
Kızının geldiğini gören acılı anne, sevinçten deliler gibi koşarak karşılar onu. Persephone, yeryüzüne çıkış kapısında Demeter’in kollarına atılır, ana kız sıkı sıkı sarılır.Ardından tanrılar mekanı Olimpos Dağı’nın yolunu tutarlar.
Genç kızın yeryüzünde kalacağı üç mevsimin ilkine girilmiş, küsen doğa, barış ışıltılarıyla parlayan güneşin altında canlanmaya, derin uykuya dalan toprak ana uyanmaya, kuruyan bitkiler yeşermeye başlamış, bahar gelmiştir yer yüzüne. Ekinler boy atar, başaklar dolgunlaşır, bereketin kokusu yayılır havaya.
Mevsimler birbirini izler. İkinci üç ay “yaz” geldiğin deyerdeki otlardan, dalları gökyüzüne uzanan ağaçlardan bereket fışkırır.
Üçüncü üç ay “sonbahar”dır, hasat zamanıdır, ürünler toplanır. Dördüncü dilim “kış” olmadan yani Persephone tekrar Hades’e gitmeden, toprak küsmeden, her yer kurumadan, güneşsiz günlerin hazırlığı tamamlanır.
Yazı ve Fotoğraflar: Hüsnü Okumuş – Ege İdea Dergi – Didim